Güldalı COŞKUN

Güldalı COŞKUN

Mail: yazarlar54@teknikelektrik.com

YAZIKLAR OLSUN!

Hafızalarımıza kazınan trajik görüntü ve söylemlere, gün geçmiyor ki yenileri eklensin.

Aylan ve Ümran bebekler, göçmen dramlarıyla, savaşın çirkin yüzünün sembolleri oldular.

Bir görüntü daha vardı; kucağında oğluyla sınıra doğru koşan mülteciye tekme atan kadın kameraman. Evet, “kadın” kameraman ve o bir anne!


Özrü kabahatinden beterdi. Çok korktuğundan ne yapacağını bilememiş de, ona doğru gelmiş de\u2026. Öyle ya karşısındaki, Avrupalı olmayan bir insan! Tabii “insan” bizim tanımlamamız. Olay Macaristan sınırında gerçekleşiyordu.

Sınırlarına dikenli teller çekenler, köprülerin altını göçmenler barınmasın diye büyük kaya parçalarıyla dolduran Fransa, yine copla, banliyölerdeki 22 yaşındaki bir gence taciz vakası\u2026


Yakılan camiler, bazı yerlerde örtülü kadınlara uygulanan durumlar (plaj vakası), gün geçmiyor ki, bunlara yenisi eklensin.

Tüm bunlar olurken, bu devletlerin çoğunda Türkiye’ye karşı AK Parti ve Erdoğan fobilerinden dolayı nahoş tutumlar da ekleniyor.

En son Almanya’nın tutumu, nasıl da çifte standartlı olduklarını bir kez daha ortaya koydu? Kendi çıkarlarına dokununca, gazeteci mazeteci dinlemez hapse atarlar, hatta nedeni bilinmeyen intiharlar yaşanır ve olaylar kapanır.


ABD durur mu; Başkan Donald Trump, çoğunluğu Müslüman olan 7 ülke vatandaşının ve mültecilerin ABD’ye girişini 120 günlüğüne durdurma kararı alır. Ayrıca bu ülke vatandaşlarının vize işlemleri de 90 günlüğüne durduruldu. Nobel’de en iyi belgesel ödülünü alan Suriyeli kameraman, ödülü için bile vizeyi aşamadı. Çünkü o da bir Müslüman!


Suriye’de yaşanan savaş, bir iç savaş olmanın yanı sıra, gelişmiş ülkelerin de satranç tahtası durumunda. Buradaki asıl hedef de son yıllarda güçlenen Türkiye. Rahmetli Erbakan’ın dediği gibi, “Bir gün Suriye’de savaş çıkarsa, hedef Türkiye’dir.”


Bunun için de Hükümetin tüm ısrarına rağmen, bir tampon bölge oluşturmayarak göçmen akınıyla ekonomik ve sosyal olarak Türkiye’yi yıpratmayı düşündüler. Zira, Erdoğan’sız Türkiye onlar için idealdi.

Bu topraklar, tarihinden beri hiç kimseye kapılarını kapatmamış ve ekmeğini bölüşmüştür, yine öyle oldu. Sınırımızdaki bir ülke ve yüz yıl önce bu sınır da yoktu. Bizim insanımız, akrabalarımız, birlikte aynı cephede savaşan dedelerin torunlarıyız.


Öyle olmasa bile, bu topraklar Osmanlı’dan bu yana gelene kapanan bir kapı olmamış.(İnönü’nün Boraltan Katliamı dışında)

Şimdi de aynı zihniyet, Suriyeli göçmenleri doladı diline. İsterdik ki, göçmenlerin yaratacağı sosyal ve ekonomik sorunlara çözüm üreten yaklaşımlar olsun. Tam tersi öyle bir dil gelişti ki, insanın tüyleri ürperiyor.


Ne vicdan, ne insaf var bu dilde. Bunlara oy veren beyaz ablalardan tutun, vekillerine, esnafına kadar, olmadık davranışlar görüyorsunuz. “Suriyeli giremez”afişleri gördü bu topraklar.

Biz de bunları afişe ederek, utandırırız umarım. Bunları, şöyle bir alt alta sıralayarak, bir ayna tutmaya çalışalım.


Sinan Ogan, artık o bir HalkTV müdavimi:”Sahillerde Türk kızlarını dikizleyen Suriyelileri beslemeye mecbur muyuz?”

CHP’nin Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz:”Bizim Mehmetimiz El Bab’da, Suriye’de şehit oluyor. Ama Türkiye’ye gelen Suriyeli erkeklerin yaş aralığına baktığımızda, 15 ila 44 arasında 819 bin 350 askere alınabilecek erkek, Türkiye’de kafelerde, pub’larda Türk kızlarıyla geziyor. Bizim Mehmetimiz Suriye’de şehit oluyor!”


Meclis grubunda aşağıdakileri söylerken, alkışlarla desteklenen K. Kılıçdaroğlu:”Bizim çocuklarımız, gençlerimiz Suriye için Suriye’de şehit oluyorlar. Onların gençleri Türkiye’de, nasıl oluyor bu? Üstelik iş bulup çalışıyorlar. Bizim çocuklarımız işsiz\u2026 Onlar düşük ücretle çalışıyor. İşsiz genç arkadaşım, bu düzene “hayır” demeyecek misin, tepki göstermeyecek misin?

Suriyeliler gelmiş olabilirler, savaştan kaçmış olabilirler, hiçbir itirazım yok. Kamplarda durabilirler, yemeklerini verelim, aşlarını verelim ama 81 ile yayılmış durumdalar.Esnafın yanında dükkan açıyorlar, vergi vermiyorlar. Nerede rekabet?”


Bazen ne deseniz az gelir. Boğazıma bir yumru takıldı ve gözyaşlarıma engel olamadım. ‘O mültecilerden biri olabilirdim’ diye düşünmek çok mu zordu?

Ne denirdi bu acımasız ve kötü insanlara, neyden utanırlardı acaba!


Böyle düşünürken, Suriyeli yazar, Abdelqader Abdelli’nin şu satırlarına rastladım:”80 darbesinde Türkiye’den kaçan yoldaşları hep evimde ağırladım. Evimin bahçesinde o kadar çok rakı sofrası anımız var ki. Ama ben Suriye’den kaçıp Türkiye’ye geldiğimde, Esad karşıtı olduğum için beni cihatçıları desteklemekle suçladılar, bir şeye ihtiyacım olup aradığımda telefonlarıma cevap bile vermediler.”

Haberi paylaşan arkadaşım; “Orhan Kemal, Orhan Veli, Aziz Nesin, Orhan Pamuk’unkiler de dâhil olmak üzere, kırktan fazla eseri Arapça’ ya çevirmiş Suriyeli yazar, dün akşam Adana’da vefat etti “diye eklemişti...


Yazıklar olsun!


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar