Nazan ALPTEKİN

Nazan ALPTEKİN

Mail: nznalptekin@gmail.com

Yaşamın İçinde Her Şey Var

Usulca açtım çekmeceyi, içimde mahreme el uzatmanın sıkıntısı, gözlerimde yaşlar ve burnuma çarpan o kendine has sabun-lavanta karışımı koku ile…

Çekmecede duran her aksesuar gardıroptaki bir elbisenin, bir takımın veya bir bluzun parçasıydı. Özenle alınmış, katlanmış ve saklanmış. İçinden en çok kullandığını bildiğim iki tanesini alıp kenara koydum. Öbür çekmeceyi açmaya yüreğim dayanmadı. Az önce toprağa verdiğimiz, toprağa vermeden önce mermer üzerinde yıkadığım beden yoktu artık. Toprağa giren kim geri dönmüş ki?

Ölümle karşılaşmak, ölümü yaşamak insanın kendine dönmesini, hesaplaşmasını ve bakış açısını değiştiriyor. İstanbul’daki Zincirlikuyu mezarlığının kapısında “Her canlı ölümü tadacak.” diye yazar. Bunu okuyan herkes bir gün öleceğini düşünür. Ben öyle düşünmüyorum. Tam da yukarıda anlattığım gibi, bence her canlı ölümü bir başka canlıda görünce aslında ölümü tadıyor/yaşıyor.

Şimdi söyleyeceğim şey size garip gelebilir ama ben yine de söylemek istiyorum: Zaman zaman mezarlıklara gidin, mezar taşlarını okuyun. Her mezar taşının hikâyesinin farklı olduğunu, her ölümün çeşitli yaşlarda geldiğini, ne bilmem ne eşrafından ne de garibanın bu dünyada kalıcı olmadığını görün. Mermerle en pahalısından yapılan mezar da bir metrekare, başında sakil bir taş ile yapılan da…

Hayatın kısa olduğunu, geriye bırakılan en önemli şeyin insanlık adına yapılan iyilikler olduğunu, kefenin cebinin olmadığını ve ölümün her yaşta gelebileceğini öğrenin. Beden çürüyüp gidecek, kalan şey yaşayan bedenlerde bıraktığınız duygular. Ya özlemle anılacaksınız ya şükür gitti denileceksiniz. Karar sizin.

Biliyorum, tarzım olmayan bir yazı ile geldim bu ay size. Kusur ettiysem affola. Aslında daha bu konuyla ilgili yazacağım birçok şey var. Örneğin uçakla cenazemize yetişirken arka sırada koltukta oturanların sevinçle ve heyecanla yetişecekleri düğün için konuşurken gülüşmeleri ile doğumun-ölümün-düğünün hep yaşama dair olduğu düşünmem; defin işlemleri bitince mezarlık yolunda oğlumun yanıma gelip uzun uzun yine ölüm ve yaşama dair tespitleri ve benim bu tespitlerdeki olgunluğu görüp şaşırmam; taşrada ölü evine gelen ziyaretçiler/yemekler/yardımlaşmalar… hemen hepsi uzun uzun anlatılacak şeyler. Hele yazdığım “ziyaretçiler/yemekler/yardımlaşmalar” konusu ile sayfalar dolusu yazabilirim. Bu değerlerin yok olmaması gerekli. Yalnız modern insan kimliği yerleşmemeli.

Bir sonraki yazımı kısmet olursa artık size emekli kimliğim ile yazacağım. Geçen sene devlet tarafından emekli olmama rağmen hala okulumda çalışmaya devam ediyordum. Önümüzdeki ay inşallah artık gerçek emekliliğe geçiş yapacağım. Bakalım emekli yazılarım nasıl olacak?

Sözü uzun olanın yalanı bol olur. Kısa kesip işe koyulmalıyım. Bayram yaklaşıyor, okullar açılıyor, sıcaklar canıma tak ettiriyor, emeklilik de devreye girince halletmem gereken çok iş var.

Şimdilik aşk’ınız daim olsun, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar