Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Son Olaylardan Alınacak Dersler

Ülkemiz gerek iç gerekse dış gelişmelerle çok ciddi bir kuşatma altındadır. Pekiyi nedir bu kuşatma. Hem içten hem dıştan önce bunu tahlil etmeye çalışalım; Bakın İngiliz Devlet Adamı ve Türkiye Uzmanı Churchill ne demiş yıllar önce; “Türkiye Batı’nın emrinde ve hizmetinde olarak Batı’nın tayin ettiği gücü aşmamalı. Zayıflayınca desteklenmeli.
Varsayalım gücü aşırı artarsa Ortadoğu’da, Balkanlar’da ve de Kafkaslar’da Osmanlı’nın boşluğunu doldurmaya asla müsaade edilmemelidir. Türkiye’nin aşırı güçlenmemesi için her çareye başvurulmalıdır. Bu işte Batı sahnede yer almamalıdır. Milli ve manevi değerlerden koparılarak batı kültür potasında eriyen aydınlar, etnik ve mezhep kışkırtmaları, ideolojik ve iktidar kavgaları ile aşırı güç çökertilmelidir. Hatta iç savaş veya komşularıyla savaşa bile gidilsin. Yeter ki Batıya hiçbir konuda rakip olmamalıdır.” Winston Churchil

Evet meşhur İngiliz Devlet Adamı Churchil’in bu ifadesi zannederim günümüze ışık tutmaktadır. Bu sözü temel alan başta İngiltere ve Batı ülkeleri bu düstura tam anlamı ile riayet etmişlerdir. Türkiye’yi seksen yıl ne tam palazlandırmışlar ne de çökertmişlerdir. Tabiri caizse ortalama on yılda bir Türkiye’ye operasyon çekmişlerdir.

Türkiye’nin atak yaptığı 1950 – 1960 sonrasında 27 Mayıs’ı, 1965 – 1970 sonrasında 12 Mart’ı, 12 Eylülü ve nihayet 1983 – 1989 arası gelişme ile 28 Şubat’ı hazırlayanlar hep bu Churchil’in temel attığı düstur gereğidir.

Türkiye ve onun necip milletinin bu olaylardan çıkaracağı çok dersler vardır. Biz bir defa başkalarının bizlerin kaşıyacak yaralarına sahip olmamamız gerekir. Bu şu demek! Türkiye kendi halkının iç dünyasında olan tüm sorunları hal etmelidir. Yeni yapılacak anayasa ile dış güçlerin kaşıyacağı Laik – İslamcı,  Kürt – Türk, Alevi – Sünni gibi yaraları iyileştirmesi gereklidir. Bunu dış güçler kaşıyor, kanatıyor denilecek tek bir yara bırakmamamız gereklidir. Son on yılda genişletilen özgürlük alanları, anayasal güvence altına alınmalı ve bir daha kaybedilmemek üzere halkımıza kazandırılmalı.

Halkımızın ve tüm ülkemizin devleti ve milleti ile alacağı bir başka ders de şudur. Türkiye’yi, Türkiye halkı yönetmelidir. Bunun birinci şartı borçlu olmamaktır. Kırım Savaşı’ndan beri batıya borçlu olan Türkiye artık borçlu olmamalıdır. Bir atasözümüzde olduğu gibi “Borç alan emir alır”  Biz millet olarak borcumuz oldukça emir almadan ülkemizi yönetemeyiz. İşte bu yüzden IMF’ye mayıs ayında bitirilen borç çok önemlidir. Mayıs 2013 sıradan bir ay değildi bu millet için.

1830 Kırım Savaşı’ndan beri borçsuz olarak yaşadığı ilk aydır. Anladınız mı neden Mayıs 2013 sonundan itibaren ülkemizin karıştırıldığını. 31 Mayıs’dan itibaren ülkemizin karıştırılması için basılan butona bakarsanız kumandanın kimlerin elinde olduğunu görürsünüz.

Her zaman siyasi gösteriler; açlık, sefalet ve fakirlik ekseni baz alınarak yapılırdı, yada yolsuzluk iddialarını içerirdi. Ama 31 Mayıs’da başlayan ve haziran ayı boyunca devam eden vandalizmin başlangıcındaki kumanda çok ilginçtir. Sermaye sahipleri, varlıklılar, faiz lobisi yani merhum Erbakan Hoca’nın tabiriyle rantiyeci kesimdir.

Hiçbir işçi, dar gelirli, yoksul bu gösterilere katılmamıştır. Hatta sarı sendikaların düzenlediği protesto eylemcilerine de kimse destek vermemiştir. Yani Gezi Taksim Olayları diye bilinen vandalizmi büyük sermaye ve uluslararası kapitalist faiz lobisi başlatmıştır. Ülkemizdeki işbirlikçileri de yine daha çok azınlık ailelerinin sanatçı kılığındaki çocuklarıdır.
Taksim kalkışmasının içinde Anadolu çocukları olmamıştır. Daha çok Beyaz Türk diye bilinen; tuzu kuru, zengin, faiz lobisinin etkisindeki Bağdat Caddesi, Ulus, Beşiktaş, Kadıköy ve Şişli sakinleridir.

Olay çok açıktır. Türkiye dış borcunu bitirmelidir. Borç almadan ancak emir almayan bir ülke oluşturabiliriz.

Demek ki çıkaracağımız en büyük ikinci ders; Birbirimize tahammül edecek bir anayasal güvenceye sahip olmak ve dışarıya borcumuzun olmamasıdır.

Aksi takdirde yüzseksen yıllık makus talih devam eder. Hem anayasal değişiklikleri hem de ekonomimizi buna göre şekillendirmeliyiz.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar