Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Siyaset’ de İstikrar Ekonomi’ de İstikrar

7 Haziran Genel Seçimlerine siyasi partilerimizin hummalı bir şekilde hazırlandığı şu günlerde ülkemiz de 8. Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özal’ın tabiri ile “Seçim sathı-ı mailine girilmiş durumda.”

 

3 Kasım 2002’ den beri fasılasız, kemiksiz ve tabiri caiz ise lop bir şekilde iktidar olan Ak Parti 12,5 yıl sonra gireceği bu seçiminde tartışmasız favorisi… Ancak bu seçimin daha önceki seçimlerden bir farkı var o da Ak Parti kurulduğundan beri ilk defa kurucu genel başkanı ve doğal lideri olan Recep Tayyip Erdoğan başında olmadan seçimlere hem de genel olanına giriyor. Artık seçime hazırlanan Ak Partinin başında siyasetin yeni dönem hocası, Türkiye’ nin neredeyse son 7 yıllık dış politikasının mimarı ve Konya milletvekili Sayın Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu var.

Tabii ki kendinden sonra gelecek hiçbir siyasi parti lideri Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Ak Partide ki boşluğunu dolduramayacaktı. Evet, hiç kimse…  Ama mevcutlar içerisinde bana da sorsalar bu makama en uygun kişi siyasetimizin ve dış politikamızın son 7 yılda ki gözde ismi Ahmet Davutoğlu olacaktı. Şunu da unutmamak gerekir ki Sayın Recep Tayyip Erdoğan belki Cumhurbaşkanı oldu ama o artık elit bir gurubun kendi aralarında seçtiği değil Türkiye halkının seçtiği hem de % 52 gibi blok bir oyla seçtiği bir Cumhurbaşkanı…

 

Ve halkın seçtiği hem de cumhuriyet tarihimizde bir ilk olarak seçtiği Erdoğan’ın siyasetten uzak durması imkânsız idi… ve öylede oldu. Şimdi Sayın Erdoğan milletinden ülkemizin başkanı olacak kişiyi seçmesi ve Yeni Anayasayı yapabilmesi için 400 milletvekili istemektedir. Haksız mı dersiniz?

 

Gelelim bu seçimin başka bir kırılma noktasına. Evet, 3 seçim sonra ilk kez partilerinin çatısı altında seçime girecek olan HDP’nin durumuna…

 

HDP’nin durumunu yazacağım ama daha öncesinde HDP’nin veya önceki adları ile (BDP-DTP-HEPHADEP-DEP vs…) temsil ettiklerini iddia ettikleri milletimizin doğal bir parçası olan Kürtleri veya onları 13 yıldır farklı bir siyasi noktaya sürükleyen Ak Partinin Kürtlerle olan durumunu yazmak isterim birkaç satırla.

 

İktidara gelişinin daha ilk ayında OHAL denilen sıkıyönetimi Kürtlerden kaldıran bir siyasi partidir Ak Parti.

 

Bu ülkede Kürtçe bir şarkı klibi yapacağım dediği için adeta linç edilip sürgünde ölüme mahkûm edilen Ahmet Kaya’dan sadece birkaç yıl sonra devletin televizyonuna 24 saat Kürtçe yayın yaptırıp 24 saat Kürtçe şarkı türkü söyleten bir siyasi partidir Ak Parti. Anadilde savunma ve eğitim haklarını veren partidir Ak Parti.

 

Bu hakları verirken de sanki lütuf da değil hattı zatında Kürtlerin anne sütü gibi öz haklarını iade ediyorum diyerek geçmişteki ret –inkâr ve asimilasyonlardan dolayı devlet adına adeta zımnen özür dileyen bir partidir Ak Parti.

 

Şimdi bundan sonra HDP’nin 2015 7 Haziranda neler yapabileceğine gelelim. Olaya HDP –Kürtler açısından baktığımızda HDP (veya daha önceki adları ile)siyasette asla Türkiye Kürtlerinin tek temsilcisi olamamıştır. Türkiye halklarının % 20’sini oluşturduğu ve yaklaşık 15 milyon nüfusu olan Kürtlerin sadece 1/3 ‘ü (3’ de 1’i) HDP ye oy ve destek vermektedir.  Bu destek veren 1/3’ ün ise sadece Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı birkaç vilayette ve köylerde yaşıyor olması da dikkat çekicidir.

 

Ülkemizin en büyük Kürt nüfusu başta İstanbul olmak üzere İzmir, Antalya, Mersin gibi metropol şehirlerinde yaşamaktadır. Öyle ise neden bu kadar batıda yaşayan Kürt nüfusu ekseriyetle Ak Partiye oy vermekte ve yalnızca seçim emniyetinde devletin maalesef zayıf kaldığı Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizin kırsal alanında ( o da o bölgede dahi 18 vilayet te % 50) destek alabilmektedir.

 

Peki o zaman Kürtler için HDP başka ne ifade etmesi gerekmektedir? Ya da şöyle soralım; HDP Kürtlere artık ne verecektir? Okuyun bakalım HDP’nin seçim vaatlerini ne taahhüt ediyor Kürtlere?  Ben inanın hiçbir şey göremedim. O zaman bundan memnun mu olacağız?

 

Tabi ki memnun olacağız da… Şimdi tüm Türkiye’ye hitap ettiğini iddia eden HDP Türklere ya da tüm halkımıza ne vaad ediyor?

 

Ben baktım ve çok şaşırdım hatta dehşete düştüm HDP’nin seçim vaadlerinden. Adeta Gezi Vandalizm’inin temsilcisi olan Taksim Dayanışma Platformunun vatana ihanet isteklerini vaad olarak sıralamış. Tüm dünyanın gıpta ile baktığı ama birkaç emperyalist ülkenin çıkarlarına ters ne kadar mega proje varsa durdurulacağını vaad etmiş. 3. Boğaz Köprüsü, 3. Hava Alanı, Kanal İstanbul, Metro ve Otoban yapımı gibi ülkemizi muasır seviyeye çıkaracak olan projelerin durdurulması vaadi ise tam bir cehalet örneğidir şayet ihanet değilse… Ha bir de haklarını yemeyelim sevgili HDP yönetimin; Eşcinsel evliliği de dahil olmak üzere her türlü cinsel serbestliği de vaad etmişler !!!  Tebrikler HDP!

 

Evet şimdi şunu bilelim ki HDP sadece Kürtler için değil Türkler içinde hep soru işareti olmuştur ve olmaya adaydır.

 

O zaman tek alternatif kalıyor ülkemizin siyasi ve ekonomik istikrarı için o da malumunuz.

 

Neden ekonomik istikrar için siyasi istikrar gerekir denilebilir. Şayet Türkiye 2003 öncesi olan koalisyonlu ve çok başlı hükümetlere dönerse tekrar yüksek enflasyonlu, İMF’ den para dilenen ve tekrar siyasi bağımsızlığını batının ağzından çıkacak 2 kelimeye bağlayan Kemal Derviş gibi emperyalist para fonunun Türkiye sorumlusuna ellerinden kelepçelenmiş bir duruma dönecek olması bir kehanet değil çıplak bir gerçektir.

 

Her zaman için bu böyledir… Siyasi istikrarın olduğu ortamlar ancak ekonomik istikrarı getirir…

 

Eğer siz mevcut siyasi istikrarın ekonomide de sürmesini istiyorsanız bir seçmen olarak şüphesiz yapmanız gereken bellidir.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar