Cem KÜÇÜK

Cem KÜÇÜK

Mail: cemkucuk@gmail.com

Rıza Zarrab Yem, Esas Hedef Erdoğan

2008 ila 2013 yılları arası paralel yapının kurgu ve kumpas davalarıyla geçti. 17-25 Aralık darbe girişimleri sonrası paralel ihanet çetesinin gerçek yüzü ortaya çıktı. Türkiye Cumhuriyeti devleti Kırmızı Kitap’a da giren bu çeteyle hukuki mücadelesini devam ettiriyor. 

Bu yapının en tehlikeli ayağı olan polislerin defteri dürüldü. En önemli polis şefleri şu an cezaevinde. Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün gibi polisler birçok suçtan dolayı içerideler. Ve işledikleri her suçun cezasını en ağır şekilde çekecekler. TİB, TÜBİTAK gibi kurumlardaki paralelciler de kumpas davalarda ifa ettikleri suçlarının bedelini ödeyecekler. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Tabii polislere hesap sorulurken bu işin bir diğer can alıcı ayağı hakim ve savcıları da unutmamak gerekir. İllegal dinleme, kurgu davalar, karartılan hayatlar, casusluk vb gibi suçları polisler tek başına işlemedi. Paralel hakim ve savcıların bu kirli işlerde rolü büyüktü. Sözde Selam Tevhid Örgütü davasıyla yüzlerce ismi haksız yere dinleyen,  Odatv, şike, Ergenekon, Balyoz, 7 Şubat, İstanbul Casusluk, Poyrazköy, Hrant Dink gibi davalara bakan savcı ve hakimlerin 49’ü görevden uzaklaştırıldı.

İş bununla kalmayacak. Sahte belge üreten ve çete gibi çalışan bu savcı ve hakimler tutuklanacak. Binlerce insanın hayatıyla oynayan ve herkesin nefret 

ettiği paralel yapının hakim ve savcıları mahkemelerde yaptıklarının hesabını verecekler. Türkiye Cumhuriyeti devletine diz çöktürmek isteyen bu çete mensupları pabucun pahalı olduğunu görecekler.

Bizler polislere hesap sorulduğunda sıranın hakim ve savcılara geleceğini de çok yazdık çizdik. İşte tablo ortada. Paralel yapı mensubu olup suça bulaşan ve bunlarla işbirliği yapan herkes devletin nefesini ensesinde hissedecek. 

Öte yandan Aydın Doğan’ın paralel yapıyla bağlantısı devam ediyor. 17 Aralık sürecinde Radikal gazetesini Eyüp Can üzerinden paralelin emrine vermişti. O süreçte ben Hürriyet gazetesi muhabiri Arda Akın’a dikkat çekmiş ve bu muhabirin paralel yapı mensubu olduğunu yazmıştım. O günden beri ortalarda görünmeyen Arda Akın 7 Haziran sonrası yeniden ortaya çıktı. Neredeyse her hafta bir manşet atan Arda Akın’dan vazgeçemediğine göre Aydın Doğan’ın paralel yapıya bir gebeliği var. Kokusu yakında çıkar.

“Bizim paralel yapıyla ne işimiz olur? Bize kesilen vergi cezası paralel yapının işidir” diyen Aydın Doğan paralel yapının gazetecisi Arda Akın’ı hala istihdam ediyor. 17 Aralık sürecinde illegal tapelerle ilgili, “Bir sabah kalktığınızda mail kutunuzda kendi ses kayıtlarını duysanız ne hissedersiniz?” diyen Sedat Ergin de demek ki bu lafları boşuna etmiş. Yayın yönetmeni olduğu gazetede paralel yapının adamını çalıştırıyor.

Ayrıca Arda Akın aynı gazetede birlikte çalıştığı Toygun Atilla’yı da tutuklatmak istemiş biridir. Toygun Atilla Hürriyet gazetesinde paralel yapıyla ilgili haberleri düzgün veren yegane muhabir. 2011’de Şike Davası’nda Arda Akın, polis şefi Mutlu Ekizoğlu’na SMS atarak Toygun Atilla’nın sanıklardan İbrahim İşçan’ın ifadesini ve 2530 kare fotoğrafını aldığını ve bunların kendisine de verilmesini istedi.

Yürüttüğü soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiğini düşünen Mutlu Ekizoğlu, Arda Akın’ın kendisine attığı o mesajları tutanağa bağlayarak savcılığa ihbarda bulundu. Yani Toygun Atilla’yı tutuklatmak istedi. Bir muhabir aynı gazetede çalıştığı bir başka muhabirin içeri girmesini niye ister acaba? Ağabeylerinden emir geldiği için olabilir mi?

Arda Akın’ın gazeteci olmadığını, paralel örgütün üyesi olduğunu buradan bile anlayabiliriz. 7 Şubat gibi bir ihanet davasını Hürriyet’te duyuran Arda Akın, Rıza Zarrab’ın eski bakan Zafer Çağlayan’a gönderdiği iddia edilen 700 bin TL’lik saatin vergi cezası makbuzunu bularak yazdığı “İşte belgesi” başlıklı haberiyle Çetin Emeç Gazetecilik Ödülü’ne layık görülmüş biri.

Hürriyet gazetesinde ilginç şeyler oluyor. Bir gazete HDP’li, CHP’li, MHP’li, AK Partili muhabir çalıştırabilir. Bu normal. Ama paralel yapı mensubu biri nasıl olur da Hürriyet’te çalışabilir? 

Bir süredir Fethullah ve Aydın Doğan medyasında son dönemde ısrarla şu an İran’da tutuklu Babek Zencani ile Recep Tayyip Erdoğan’ı aynı finans ilişkileri bağlamına oturtmak isteyen zorlama uydurma haberler yapıyorlar. Elbette  bu konuda 17 Aralık’tan beri yaptıkları gibi Reza Zarrab’ı yem olarak kullanarak Erdoğan’ı avlama stratejisini işletiyorlar. Daha evvel yazdığım gibi paralel örgütün tetikçisi olduğu kanıtlarla sabit Hürriyet muhabiri Arda Akın bu işte başı çekiyor. Fethullahçı tetikçi Arda Akın’a ise bilgiler her zaman olduğu gibi devlet içindeki paralel örgüt üyelerinden geliyor.

Devlet içine çöreklenmiş bu hain örgüt hala bitmiş değil. Bilakis hala bazı bakanlıklarda çok canlı. Bunların başında da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı geliyor. Nurettin Canikli’den evvelki bakan Hayati Yazıcı açık açık paralel yapıya inanmadığını ve iddiaların safsata olduğunu utanmadan söyledi. Kendi hukuk bürosunda paralel yapı kökenli avukatları istihdam etmeye devam etti. Nurettin Canikli paralel yapıyla mücadeleye tam inanan ve bu konuda net olan bir bakan ama daha öncesinden enkaz devraldığı da çok açık. Yazıcı döneminde neredeyse her mevkiye Fethullahçılar getirilmiş. Nerdeyse tüm Gümrük Başmüfettişleri paralel örgüt mensubu. Alt kadrolarını da o şekilde oluşturmuşlar ve bakanlığı adeta kuşatmışlar. Siyaset kurumu da bu noktada tıkanıyor. Gümrük Başmüfettişi Mehmet Eryılmaz da Pensilvanya’nın kontrolünde olan bürokratlardan ve yukarıda bahsettiğim Recep Tayyip Erdoğan’a kumpas planının yerli ayaklarından biridir. Yazdığı raporu doğrudan aynı örgütten olduğu Arda Akın’a gönderiyor ve Hürriyet de bunu manşet yapıyor. Sonra da Hürriyet’in manşetini öbür gün tüm paralel medya büyüterek hedefe Erdoğan’ı koyuyor. Cumhurbaşkanı’na kumpas kuran Mehmet Eryılmaz tüm bu ihanetine rağmen de hala aktif görevde olan bir paralelci. Tüm devlet birimlerinin ve bakanlıkların paralel örgüt noktasında daha hassas olması zorunludur...

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar