Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Risk Analizi

Bu kelimeyi çok duyarız. Bazen de konuşuruz, yazarız. Gazetelerin ekonomi sayfalarında, TV’lerin ekonomi veya benzer isimli programlarda hep tekrar edilen bir kelimedir. Bazen bilerek bazen bilmeyerek kullanırlar.

Bizim sektörümüzde de özellikle ekonomik krizin olduğu dönemlerde çokça tekrar edilir. Her sektörün kendine göre özel şartları durumları olsa da bence temel risk analizi evrenseldir. Tüm ticaret yapılan sektörlerdeki temel kavramlar gibi risk analizi de değişmez öğelere sahiptir. Hani insanlığın tarihi kadar eskidir ticaretin tarifi; kâr amacı ile yapılan alışveriş derler. Bunun kadar kesin kâideleri vardır risk analizinin. Dönem dönem öğelerin adı değişse de temelde aynıdır. Aynı sonuca varırlar. Hep bu öğelerle değerlendirilir. Özellikle kâğıt paranın yaygınlaşması ile daha çok paranın cebe girene kadar ki geçen süre olarak düşünsek de Barter (Takas) ticari metodunun da sıkça denendiğini düşünürsek; kâr amacı ile satılan (bir değer karşılığında, bu para veya başka bir emtia olabilir) emtianın bedelinin satıcının cebine girene kadar geçen süre içerisindeki tehlike yada olumsuz durum olarak tarif edebiliriz.

Gelelim elektrik sektörümüzdeki risk analizine. Elektrik sektörümüz diğer bir çok sektöre göre daha uzun vadeli ürünlerin satıldığı; üretici ve toptancı olarak rekabetin yüksek, buna mukabilde risk ve kârlılığın az olduğu bir sektördür. Zaten bu sektördeki riski incelememizin bir sebebi de yukarıda saydığım sebeplere dayanmaktadır. Vadenin yüksek olduğu sektörümüzde risk de yüksek ve uzun süreli olmaktadır.

O zaman daha açık yazalım. Ürün satıcının deposundan çıktıktan, müşterinin uhtesine geçtikten sonra müşterinin satıcıya olan şahsi çek, müşteri çeki, açık hesap ve protesto olmuş müşteri çeklerinin toplamı kadar riski vardır demektir. Ya da ticaret yapan, üretim yapan bir işletmenin piyasaya yaptığı satışlar neticesinde; piyasadaki müşterilerinin kendisine yukarıda saydığımız öğeler adedince riski vardır demektir.

Şayet satıcının tüm bu risk öğeleri kadar sermayesi var ise siz işletmeci olarak bu riski bertaraf etme şansınız vardır demektir.

İşte meselenin püf noktası budur. Bizim sektörümüzdeki ticaret bu evrensel kritere oturur ise o zaman sektörce daha mutlu ticaret yapacağız demektir.

Yani hepimiz sermayemiz kadar riske girersek doğru ticareti yapmış olacağız. Bizim sektörümüzün temel problemi de budur. Verdiğimiz batağı, yazdığımız çeki, fazla miktarda tanınan açık hesaptan dolayı stoğumuza aldığımız gereksiz mamülün – ürünün ödemesini alım yaptığımız işletmeye – ticarethaneye yapabilirsek işte o zaman risk analizini gerçek manada yapmış olacağız. Ticaretimizi gerçek ve sağlam temellere oturtacağız demektir.

Bu bir çok sağlam sektörde bu haldedir. Bu kurallar çerçevesinde cereyan etmektedir.

Fazla dağıtmadan 2 örnek vereyim. Siz bir Mercedes veya BMW bayisinin gerekli risk analizini yapmadan üreticiden araba alıp satabileceğinize inanıyor musunuz?

Ya da bir Arçelik ve ya Vestel bayisinin sermayesinin çok çok üstünde fabrikalardan mal alıp ticaret yapabileceğini düşünüyor musunuz?

Tabii ki ikisine de hayır cevabını verdiğinizi duyar gibiyim. Biz de elektrik sektörü olarak yukarıdaki örneklerde ki gibi ticaret yaparsak daha az üzülüp daha fazla mutlu olacağız.

Kısaca tekrar edelim ve yazımızı bitirelim. Şahsi çekimiz, arkasını cironto ettiğimiz müşteri çekleri, protesto olan müşteri çekleri ve bizlere tanınan açık hesapların toplamı kadar sermayemiz (tabiri caizse paramız) varsa risk analizini yaptık ve doğru ticaretteyiz demeliyiz.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar