Nazan ALPTEKİN

Nazan ALPTEKİN

Mail: nznalptekin@gmail.com

Ön Yargı

TDK’ye göre “Bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı, peşin hüküm, peşin fikir.” diye tanımlanıyor ön yargı. Bence insanın en büyük yanlışı, burnu büyüklüğü, adaletsizliği ve saçma sapan taraf tutma güdüsü hatta insanın kendine taktığı at gözlüğü olarak tanımlanmalı.

 

Kendimi bildim bileli mümkün olduğunca karşımdaki insanların kişiliğine yönelik az hata yapmak için kendimi eğitmeye çalıştım. Empati kurmayı, karşımdakini rahatsız etmeden tavır almayı, gücendirmemeyi, kırmamayı “insan olmanın şartı” olarak gördüm. Defalarca kırıldım. Kırıldığımı göstermenin bile karşımdakini üzeceğini düşünerek belli etmedim. Bu ne ölçüde doğruydu veya ne ölçüde anlaşıldı umurumda bile değil, yaradanın içimdekini bilmesi yeterli.

 

Neden bunları yazıyorsun demeyin. Her şeye rağmen insanız ve ne yazık ki ne yaparsak yapalım, kendimizi ne kadar eğitirsek eğitelim yine de hata yaptığımızı fark ettim. Geçen gün arkadaşımın cafesinde oturuyordum. Masamızda arkadaşımın arkadaşı olan bir bayan da vardı. Sert konuşan, aklı pek de yerinde olmayan, konuşulan konulardan alakasız cümleler kuran bir tipti. Bir ara masadan kalkınca arkasından neden böyle bu dedim? Dedim de, demez olaydım… Tıp okumuş, doktor olmuş ve hayatının baharında evladını, kızını kaybetmiş bir anne olarak daha nasıl olabilir ki dediler. Yıkıldım… 

 

Ön yargı gerçekten insanların taktığı at gözlüğü. Yıllar önce daha üniversitede öğrenciyken arkadaşlarımızla yaptığımız kampta yan tarafta kalan aileler bize düşman gibi bakmışlardı. Oysa biz sessiz sedasız üç kuruş paramızla kimselere rahatsızlık vermeden oturuyorduk. Bir akşam korkunç çığlık sesleri ve bağırmalar duyduk. Arkasından insanlar toplandı ve biz de gittik. Gördük ki yerde biri baygın yatıyor. Boğulmak üzere, öldü ölecek… Bir kısmımız son sınıftan tıp öğrencisiydi. Hemen müdahale ettiler ve kadının hayatını kurtardılar. Ertesi gün kamp yerinin istenmeyenleri değil kahramanları olmuştuk. Herkes yemekler getiriyor, yanımıza geliyor, bizimle konuşuyordu. 

 

Ne yazık ki her ön yargının sonu bu iki olaydaki gibi farkına varma ve mutlu sonla bitmiyor. Düşmanlıklar, cinayetler, yıllar süren husumetler gibi örnekleri zaten hepimiz biliyoruz. 

 

Peki, bizi ön yargıya kim veya ne yönlendiriyor? 

 

Bence çağımızdaki ilk sebep hepimizin maruz kaldığı reklam ve diziler. Hapsi yanlış örnek ve yönlendirmelerle dolu. Sadece TV reklamları değil sokakta gördüğümüz afişler bile ön yargı oluşturmamıza sebep. Öte yandan yapılan araştırmalar 5-10 yaş arasındaki çocuklarda önyargının aile tarafından öğretildiğini kanıtlamış durumda. Dolayısıyla bir sürü uyaran ve öğreten varken ön yargının sonuçları da önümüze düşen haberlerde veya şahit olduğumuz olaylarda apaçık ortada ve ne yazık ki genelde şiddet ile sonuçlanıyor. 

 

At gözlüğümüzü çıkartıp kibrimizi bir kenara koyup empati ile yaklaşmayı öğrenirsek, psikolojik bir sorunumuz yoksa bu konunun üstesinden geliriz diye düşünüyorum. Önce kendimizi sonra neslimizi bu konuda eğitmeli ve yönlendirmeliyiz. Cinsiyet, ırk, siyasi görüş gibi birçok damgalayıcı şekillendirmeleri bir kenara bırakmalıyız. Hepimiz insanız ve insanca yaşamak için buna mecburuz.

 

Ön yargıdan uzak günlerde Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar