Yazı Arşivi

Yazı Arşivi

Mail: arsiv@teknikelektrik.com

Matematiğin Mimarları - 4 -

Matematikteki ilginç olaylardan biri de Gauss, Rieman, Fermat gibi matematikçilerin o gün için ispatı olmayan bazı teoremler yazıp ispatını geleceğin matematikçilerine bırakmalarıdır.

Her asırda gelen insanların bir şeyler eklemesiyle sürekli gelişen matematik, sonunda bugünkü muazzam şeklini almıştır ve dünyanın her yerinde insanların çalıştığı, kullandığı evrensel bir dil olmuştur.

Matematiğin mimarları -4- başlıklı yazı dizisini Ünlü matematikçilerin ilginç hayat hikayeleriyle ve matematiğe katkılarıyla  tamamlamış oluyorum. Aslında daha paylaşılacak ve yazılacak çok şey olduğunu düşünüyorum.  Hepsini 4 bölüme yazmak ve sığdırmak tabi ki mümkün değil. Belki bazı bilgiler sizin için yeni,  bazıları da tekrar olmuş olabilir. Yinede sıkılmadan okumuş olduğunuzu umuyorum. Matematik, tarihten bu güne kadar insan topluluklarına müspet yol gösteren ve uygulanmasında yarar sağlayan müspet bir ilim dalı olduğu için bende bir eğitimci olarak  bunları sizlerle  paylaşmak istedim.

Ünlü matematikçilerin matematikle ilgili söyledikleri sözler aslında hayatımız-daki matematiğin önemini ve varlığını çok güzel vurgulamıştır.

ATATÜRK  "Ben öğrenim devrimde matematik konusuna çok önem vermişimdir ve bundan hayatımın değişik safhalarında yararlanmış olduğumu söyleyebilirim. onun için herkes matematik bilgisinin çok gerekli olduğuna inanmalıdır." demiştir.

CAHİT ARF “Matematik esas olarak sabır olayıdır. Belleyerek değil keşfederek anlamak gerekir.  Ben matematiğe hayatımı adadım, karşılığında bana hayatımı geri verdi.
Çocukluğumda benim için üç şey vardı. Matematik, tarih ve politika. Ama matematik zaten hepsini anlatan şeydir diyerek önemini bir kez daha anlatmıştır.

Lord  KELVIN “Matematikle ifade edebiliyorsanız, bilginiz doyurucudur.”

BAYKUL “Matematik, dünyayı anlamamızda ve yaşadığımız çevreyi geliştirmede başvurduğumuz bir yardımcıdır ”

HARDY “Dünyadaki en masum uğraş MATEMATİKTİR” demiştir.

Bernard le Bovier FONTENELLE“Geometri zekayı aydınlatır ve aklı doğru yola sokar. Onun bütün kanıtları açık ve düzenlidir. Çok iyi düzenlendiğinden geometrik mantık yürütmeye hata girmesi neredeyse imkansızdır. Bu nedenle sürekli geometriye başvuran bir aklın hataya düşmesi çok nadirdir. Buna göre de geometri bilen kişi zeka kazanır. Eflatun'un kapısında aşağıdaki sözlerin yazılı olduğu nakledilir: "Geometrici olmayan evimize giremez."

EINSTEIN ise kendi başarı sırlarını açıklarken “Benim özel bir yeteneğim yok. Sadece biraz tutkulu ve meraklıyım. Sizde başarmak istiyor-sanız merakınızın peşinden gidin“  demiştir.

Tabii ki; biraz azim, biraz hırs, biraz hayal gücü, iyi düşünmek, sorgulamak, merak etmek, araştırmak, inanmak, merhamet, hoşgörü ve tabıîki  SAYGI ve SEVGİ başarıya giden yolda olmazsa olmazlardandır.

Belki bizim de gençliğe emanet edeceğimiz değerlerden bazıları da bunlardır ne dersiniz?

BLAISE PASCAL (1623-1662)
Pascal,19 Haziran 1623 günü Fransa’da Clermont’ ta doğdu. Babası kültürlü bir adamdı. Descartes ve Fermat gibi büyük matematikçilerle çağdaş olması bir yerde kendisi için bir şanssızlıktı. Bu nedenle, tek başına oluşturabileceği olasılıklar kuramının keşfini Fermat ile paylaştı. Pascal, çok erken gelişen bir çocuktu. Fakat, vücutça oldukça zayıftı. Bunların tersine kafası çok parlaktı. Çok küçük yaşta olmasına rağmen, matematiğe gösterdiği ilgi çok dikkat çekiyordu. Hatta matematik problemleriyle gece gündüz uğraşmaya başladı. Sağlığının bozulacağından kuşkulanan babası, onun matematik çalışmasına engel olduysa da onun bu davranışı, Pascal’ı matematiğe daha da çok yöneltti. Pascal, on altı yaşından önce, 1639 yılında, geometrinin en güzel teoremini ispat etti. İngiliz matematikçisi ünlü Sylvester, Pascal’ın bu büyük teoremine “Kedi Beşiği” adını vermiştir. Pascal, on bir yaşına gelince sesler hakkında bir eser vermiştir. On altı yaşındayken, konikler üzerine bir eser yazarak, ünlü Descartes’i hayretlere düşürmüştür. On sekiz yaşına gelince, şimdi Paris sanayi müzesinde saklanan hesap makinesini bulmuştur. Fizikte, havanın ağırlığını, sıvıların denge halini ve basıncı hakkında Pascal kanunlarını bulmuştur.

1648 yılında Toriçelli’nin çalışmalarını inceleyerek, onun da önüne geçti. Yükseklikle basıncın değiştiğini saptadı.
 
1658 yılının bir gecesinde, uykusuzluk ve diş ağrılarından kıvranan Pascal, kerpetenin egemen olduğu bir zamanda, korkunç ağrılarını unutmak amacıyla, birçok ünlü matematikçinin uğraştığı zarif sikloid eğrisine daldı. Tüm ağrılarının geçtiğini gördü. Ya da, sikloid üzerine o kadar daldı ki, tüm ağrı ve acılarını unuttu. Tam sekiz gün sikloid geometrisi üzerine çalıştı.

1658 yılında kendini oldukça hasta hissetti. Kısa aralıklarla gelen uyuklamalar dışında, şiddetli ve dinmek bilmeyen baş ağrıları ona çok eziyet ediyordu. Tam dört yıl bu ağrılarla kıvrandı. 1662 yılının Haziran ayında otuz dokuz yaşındayken öldü. Ölümünden sonra yapılan otopsisinde, ağrılarının nedeninin ciddi bir beyin hastalığından ileri geldiği saptandı.

Pascal, Fermat ile birlikte olasılıklar kuramını kurmakla, yeni bir matematik dünyası yaratmış oluyordu. Pascal üçgeni, binom açılımındaki katsayıları bulmaya yarar.

GAUSS (1777 – 1855)
Henüz 16 yaşındayken Herschel’in 1781 de keşfettiği Uranüs gezegeninin yörünge elemanlarını hesaplayarak, Yer’in bir noktasından yapılan ölçülerle, bu gezegenin yörünge elemanlarını bulmaya yarayan ve günümüzde hala kullanılan bir metot ortaya koydu.

Alman astronomu, matematikçisi ve fizikçisidir. Daha çocukluğunda, erken gelişmiş zekası, matematiğe karşı zekasıyla sivrildi ve Brounseweig dükünün ilgisini çekti.Dük, okul masraflarını üzerine alarak O’ nu Göttingen Üniversitesine gönderdi.
Sayılar üzerine incelemeleri topladığı Disqvisitiones Arithmetice’de (Aritmetik Araştırmalara) (1805), eşitlikleri, ikinci dereceden şekilleri, serilerin yakınsaklığını v.b. ele aldı.

Piazzi tarafından 1810 da, küçük gezen Cerez’in keşfinden sonra Gauss, çeşitli gökmekaniği araştırmaları yaptı, hayatının sonuna kadar bağlı kalacağı Göttingen rasathanesine müdür oldu (1807) .Theoria Motus Corporum Coelestium İn Sectionibus Conicis Solem Ambientium (Konik kesitIi ? gökcisimlerinin güneş çevresindeki hareket kuramı) (1808) adlı ünlü eserini yazdı.

Legendre ile hemen aynı zamanda düşündüğü ve daha önce 1797 de yararlandığı ?En küçük kareler metodundan (1821) başka, yanılmalar teorisi ve iki terimli denklemlerin çözümü için genel bir metot buldu; uygun tasvir üzerine araştırmalar, yüzeylerin eğriliği ve Disqvisitiones Generales Carca Sperficien Curvas’ta (eğri yüzeyler üzerine genel araştırmalar) (1827) , ispat ettiği ünlü teoremi de yazmak gerekir.

Bu teoreme göre, bükülebilen fakat uzatılamayan bir yüzeyin eğriliği, yani eğriliklerinin çarpımı değişmez. Göttingen ile Altona arasındaki meridyen yayının ölçülmesi sırasında (1821,1824), Gussu, geodezi çalışmalarında ışıklı işaretler verebilmek için, kendi adını taşıyan Helyotropu tasarladı.

Optik alanında, eksene yakın ışık ışınları için düzenlenmiş merkezi optik sistemlerinin genel teorisini kurdu. Elektrikle özelIikle magnetizma ile ilgilendi, bu alanda magnetometreyi icat etti. Ve Resultate Aus Den Beabochtungen Des Manetischen Vereins (Yer magnetizmasının genel kuramı) (1839), adlı eserinde, magnetizmanın, matematik teorisini formülleştirdi.

ALAN TURİNG •(23 Haziran 1912 - 7 Haziran 1954)
Matematik ile ilerleyen hayatını bilgisayar üzerinde yoğunlaştıran ve bu sayede savaşlar bile kazandıran ünlü insanlardan birisidir. Alan Turing 23 Haziran 1912 yılında Londra’da dünyaya gelmiştir. Babası Hindistan’da devlet memuru olarak görev yapmıştır.  İngiliz matematikçi, bilgisayar bilimcisi ve kriptolog. Bilgisayar biliminin kurucusu sayılır.

Bilgisayarların daha çok gelişmesinde ve matematiksel işlevlerini geliştirmek amacı ile yaptığı çalışmalarıyla ünlenen Alan Turing, 2. Dünya Savaşında Alman şifrelerini çözerek savaşı kazandıran kişi olarak tanınmaktadır.   Genellikle o dönemde yeni filizlenmekte olan kuantum mekaniği konusunda çalışmıştır. Alan Turing, Cambridge Üniversitesi’nde otomatik hesaplamaların tüm matematiksel problemleri çözemediğini kanıtlamıştır. Bu konsept ayrıca Turing makinesi olarak da bilinmektedir ve modern hesaplama teorisinin temelini oluşturmaktadır.
           
Bilgisayar dışında yaptığı matematiksel buluşları ve geliştirmeleri ile de bilinen Alan Turing bir çok farklı adımları ile farklı alanlarında fazla gelişmesini sağladı. 1952 yılında özel hayatı ile de ünlenen ve eşcinsel olduğunu açıklayan Alan Turing, aldığı ceza ile bir yıl östrojen iğnesi olmaya mahkum edildi. 1954 yılında da bir ilaçlı elma yüzünden ölen Turing, polis kararı ile intihar ettiği belirtildi.

Tüm hayatı boyunca ünlü ve renkli kişiliği ile bilinen Turing, bilgisayar sistemleri üzerinde yaptığı gelişimlerle adını unutulmazlar arasına yazmayı başardı.  Adı ayrıca anısına verilen ve bilgisayar biliminin Nobel’i sayılan Turing Ödülü ile de akademik bilişim dünyasının bir parçası olmuştur. Gelişim biyolojisi alanındaki en önemli matematiksel modellerden biri olan reaksiyon-difüzyon modeli de Turing tarafından formüle edilmiştir.

“Hypatia çağının tek bilim kadını“ ve ilginç ölümü
İSKENDERİYELİ HYPATİA  (MS.  370- 415)

Babası ünlü gök bilimci ve matematikçi Theon'du. O dönemde hiç bir kadın babası yada kocasının desteği olmadan eğitim alamadığı için Hypatia babası Theon sayesinde kendini geliştirme olanağı bulmuştur. Aslen Yunandır. Genç yaşta matematik ve felsefeye derin bir ilgi gösterdiği için babası tarafından özenle yetiştirilmiştir. Yetenekleri babasını da aşmıştır. Aynı zamanda çok iyi bir eleştirmen ve yorumcudur.

O zamanların üniversitesi kabul edilen İskenderiye'deki  Museion'da felsefe, matematik ve astronomi dersleri vermiştir. Platon ve Aristoteles'in tanıtılmasında dersleri etkili olmuştur. Tam olarak onun felsefesi bilinmemekle birlikte, daha az metafizik içerikli bir Yeni Platonculuk  olduğu varsayılmaktadır. 

Zamanının iktidar ilişkilerinde ve politikada yeri olduğu sanılmaktadır ve etkili bir kişi olması nedeniyle bazı entrikaların kurbanı olduğu düşünülmektedir. Bu süreç bir yandan da, Antik bilimlerin ve Pagan  felsefesinin sona erdiği ve Hiristiyanlaşmanın güclendiği bir süreçtir.Doğa bilimleri ve matematik gibi alanlarda yoğun bir gerileme dönemi bu tarihlerden itibaren başlamıştır. Zeki ve güzel bir kadın olarak zamanındaki erkek dünyasında etkili olmuştur. Aritmetik alanında 13 ciltlik bir yapıtı söz konusudur.

Aslında Alman matematikçisi ve astronomu Johannes Kepler'in gezegensel hareket yasalarını ondan önce anlayan ve açıklamaya çalışan kişidir. Tarihte sık sık yaşandığı gibi cadılıkla suçlanarak Hristiyan dinine hizmet ettiğini sanan yobazlar tarafından (Başta  İskenderiye Patriği Cyril ) acımasızca taşlanarak katledilmiştir.   Etleri ve kemikleri sokaklarda sürüklenmiş yakılmıştır.Hayatı  2009 yapımı Agora adlı filmde oscar ödüllü yıldız Rachel  Weisz tarafından başarıyla canlandırılmıştır. Hypatia din uğruna acımasızca katledilenlerden biri olmuştur hatta en önemlilerindendir.

Tekrar buluşmak üzere SEVGİYLE KALIN….

Kaynak: http://www.yabanci-matematikciler-kimlerdir ,  Meydan Larousse, Cilt 8, S. 536

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar