Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

Kıbrıs’ dan Çözüm Sürecine Diplomasi Ne Getirdi Ne Götürdü?

3 Kasım 2002’ den 7 Haziran 2015’ e kadar aralıksız 12,5 yıl Türkiye’ yi idare eden Ak Partinin belli çevrelerce en ağır şekilde eleştirildiği iki uygulamasını hatırlıyorum. 

1.ncisi 2004 yılında Kıbrıs Rum Kesimi ile Annan Planı çerçevesinde anlaşıp referanduma gitmesidir. Bu referandumda hem Rum kesimi hem de Türk kesimi “Kıbrıs’ da beraber tek çatı altında yaşamaya razı mısınız?” diye halklarına sordular. 

Rumlar bu referanduma “Hayır” diye Türkler ise “Evet” diye cevap verdiler. Yani Rumlarla Türklerin bir devlet çatısı altında beraberce yaşayabilmesi mümkün mü sorusuna Rum kesimi Hayır Türk kesimi ise Evet diye cevap vermiştir. 


Bu esnada Türkiye de muhalefet Kıbrıs da neden bu referanduma gidiyorsunuz? Kıbrıs’ı Avrupa Birliğine girmeye karşılık Rumlara peşkeş mi çekiyorsunuz diye kendince hesap sormaya kalkmışlardır! 

Oysa Türkiye de Kıbrıslı Türklerde bu referandumdan bir şey kaybetmemiş aksine kazanmıştır. “Türkiye Kıbrıs da çözüm istemiyor”, “Türkiye ada da işgalci ve çekilmeyecek” tezini savunan Yunanları ve Rum kesimini boşa çıkarmıştır. Eline de Uluslararası diplomaside büyük bir koz almıştır. 


O gün ki Ak Parti İktidarı da “ Türkiye Kıbrıs’ı Avrupa Birliği için Yunana sattı” diyenleri de mahcup ve mağlup etmiştir. 


Yani hem mevcut durum korunmuş hem de Türkiye hiç olmadığı kadar Kıbrıs konusunda haklı bir pozisyonda olmuştur. 


Yani şunu soralım; bu teşebbüsten ne kaybetti ki Türkiye? 


2.ncisi yani yüzyılın projesi ediğimiz çözüm sürecine ciddi bir eleştiri oldu. Gerçi 2004’ de Kıbrıs’ a olduğu kadar 2013’ de çözüm sürecine geçiş bir tepki olmalı. 


Sadece bir partimiz bu sürece tamamen karşı idi. Sonraları toplumda %70’ e yakın bir geniş destek buldu çözüm süreci…


Ülkemizde 2,5 yıl boyunca kan akmamasından, Batıya şehit asker ve polis cenazelerimiz, Doğuda ise terörist de olsa bu ülkenin analarının doğurduğu gençler ölmüyor diye hiçbir aklı selim insan itiraz etmedi. 


Eleştiri getirenlerin ise iddiaları şu idi; Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusunu PKK’ ya peşkeş çekti ve kendisini başkan yapmak istiyor.  Yada 30 Mart 2014 seçimlerinden sonra PKK özerklik ilan edecek devlet de tanıyacak!!!


Peki şimdi aynı çevreler ne diyor? Erdoğan çözüm-barış sürecini neden bozdu! (Neyse bu yanar-dönerlik ayrı bir konu ve başka bir yazımızda ele alırız)


Evet çözüm süreci dendiğinde ne anlıyorduk? Şiddetle karşı çıkılan çözüm süreci ve buna bağlı gerçekleşen çatışmasızlık ortamı Türkiye’ ye ne kaybettirdi. 


Bu satırları yazdığım sırada tetiğe tekrar dokunarak çatışmasızlık ortamına bir yerlerin talimatı ile son veren terör örgütünün şehit ettiği polis ve askerimizin sayısı 50’yi bulmuştu.  İşte çözüm süreci bu şehitlerimizin cenazeleri evlerimize, camilerimize gelmesin diye; kandırılmış ve batıl bir dava için dağlarda ölen Kürt çocukları ölmesin diye başlatılmıştı. 


Yani tamamen iyi niyetle ve analar ağlamasın diye başlatılmıştı çözüm süreci.  Şimdi çözüm sürecine karşı çıkanları dinlersek 2,5 yıl kaybettik diyorlar. Allah aşkına bu 2,5 yılda bu hayır niyetli denemeden ne kaybettik ey gözünü kan bürüyen kesim? Kan mı istiyordunuz? Alın size kan! Tekrar oluk oluk akıyor! 


Şehit cenazesi polis ve asker mi istiyordunuz? Alın size her gün cenazelerimiz, şehitlerimiz. Evlatlarımız ölüyor. 


Dağlarda teröristlerin ölüsünü mü istiyordunuz? Alın size yüzlerce hadda binlerce terörist cenazesi! Bu mu idi istediğiniz? Buyurun cenaze namazlarımıza! Gözünüz aydın vampirler, kan emici yarasalar! Alın size savaş süreci! Çözüm yok yine eskisi gibi… 


Bu kadar sitemden sonra birde çözüm sürecinin diplomatik faydasını yazalım ve yazımızın başlığına sadık kalalım. Yoksa konu çok sıcak ve hemen dağılıyor. 


Evet, aynı Kıbrıs 2004 referandumu gibi çözüm sürecinde neyin olma neyin olmama ihtimallerini bize göstermek açısından hayırlı bir teşebbüs idi. Denendi ve şimdilik gerçekleşmedi. Ne zarar ettik? 100 milyar dolar harcanmadı, binlerce insanımız ölmedi. Terör örgütü şayet verdiği sözleri tutup silahları ile beraber ülkeyi terk etse idi umulan gerçekleşecekti.  

Her şeye tüm şımarıklıklarına rağmen devlet çözüm sürecinin bitmemesi için dişlerini sıkıyordu. Ama hiçbir insani, ahlaki değeri kalmamış terör örgütü bu süreci de kendince sudan sebeplerle bozmuş olduğunu görmüş olduk.  Hiçbir faydası yok diyenlere şunu desek yeter mi acaba? “Artık kimse diyemez ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti silah bıraktırmak için hiçbir denemede bulunmadı? Baldıran zehir’ i de içerek bu örgütle devlet müzakerede bulundu ama artık terör örgütü olma vasfından daha çok yabancı istihbarat örgütlerinin neferi olmuş olan örgüt bu müzakereye de ihanet etti!” 

Yetmez mi? 


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar