Yazı Arşivi

Yazı Arşivi

Mail: arsiv@teknikelektrik.com

İslamcı Yarı Aydınların 106 Yıllık Çıkmazı: Aşağılık Komplexi

Neden 106 yıl dedim. Önce onu arz edeyim. Malum 31 Mart 1908 tarihinin üzerinden 106 yıl geçmiş. Bildiğimiz gibi o tarihte Osmanlı İmparatorluğu’nun 34ncü Padişahı Sultan 2nci Abdulhamit Han o günkü lisan ile Hal edilmiştir, yani tahttan indirilmiştir. Denilebilir ki ne var bunda? İlk tahttan indirilen padişah 2nci Abdulhamit Han mı ki böyle bir kilometre taşından bahsediyorsun. Evet! İlk bakışta doğru gibi gözükebilir. Ne Osmanlı Padişahlarının boyunları vuruldu, zindanlarda boğduruldu, ne sadrazamlar öldürüldü hal edildi yani 2nci Abdulhamit de bunlardan biri değil midir? Denilebilir!!!! Ama işte öyle değil. Zira hiç bir Osmanlı Padişahının hal edilme sebebi ile 2nci Abdulhamit‘in hal edilme sebebi bir değildir. Onun hal edilmesinin sebebi 1898 yılında toplanan Dünya 1nci Siyonist Kongresi’nde alınan karar gereğidir. Neden böyle bir karar alınmıştır. Zira İngilizler ve Kraliçe, 1853 Kırım Savaşı’ndan beri Osmanlı’ya borç satan Yahudiler, •2nci Abdulhamit’den bu borçların silinmesi karşılığında Filistin’den toprak talep etmiş ama olumsuz cevap alınmıştır. 2nci Abdulhamit Flistin topraklarının müslümanlar için mübarek olduğu ve Hz. Ömer zamanında kan dökülerek fethedildiğini belirtmiştir. Bunun bedelinin de para olamayacağını söylemiştir...Bunun üzerine 2nci Abdulhamit’in fermanı siyonistlerce imzalanmıştır. Pekiyi bu fermanı kim yerine getirecektir. Dünya da yahudiler ateşe ellerini sokmazlar ve maşa ile uzanırlar. Osmanlı’da da böyle idi.

Bugün ki Gezi Parkı eylemlerinde bulunan vandalların, çapulcuların dedeleri olan Selanik’den gelen hareket ordusu ve etrafında ki çapulcular saraya yürümüşlerdir. Aynı Haziran 2013’de Dolmabahçe’de Başbakanlık ofisine yürüyen çapulcu vandallar gibi. Şayet Başbakanlık korumaları çapulcuları bertaraf etmese idi amaç aynı Abdulhamit’e yapılan gibi idi.Saray pardon ofis basılacak ve Erdoğan’a sözde diz çökertilecekti!!! O gün öyle yapılmıştı. Mahmut Şevket Paşa komutasında ki çapulculardan müteşekkil hareket ordusu Padişahı ve sarayı kuşatmıştır. Siyonist Kongrenin 1nci toplantısında aldığı infaz fermanını gerçekleştirmiştir.

Şimdi gelelim yarı islamcı aydınlarımızın o günkü ve bugünkü tutarsızlıklarına. O gün olduğu gibi bugün de yarı islamcılar, eyyamcı islamcılar, çifte standartlılar, omurgasızlar aynı davranışlarda bulunmaktadırlar. İsim de verelim ki o günle alakalı daha gerçekçi olsun iddiamız. Belki ilk duyduğumuzda inanmakta güçlük çekeceğimiz isimlerdir bunlar. Mehmet Akif Ersoy, Said-i Nursi, Eşref Edip, Said Halim Paşa vs. gibi bugün nerede ise hâşa salavat ile isimlerini andığımız ve gerçekten islami Harekete hizmetleri olmuş islamcı yarı aydınlardır.Yarı aydın tabirim kaba kabul edilebilir. Kendilerini rahmet ile anmakla beraber, samimiyetlerinden şüphem olmamakla beraber islamcılıkları siyasi açıdan basiretsizdir. Bunu, siyonistler tarafından Kızıl Sultan ve Müstebit denilerek (tıpkı bugün Sayın Erdoğan’a diktatör denildiği gibi) fermanını imzalayanlara destek vermelerinden cesaretle ve üzülerek söylüyorum. Siyonistlerin kararını uygulayanlardan bir kaçı da bizim yarı islamcılarımızdır. Basiretsizce ona cennet mekan hana Müstebit damgasını vurdular. Tıpkı bugün bazı zavallı yarı aydın bile diyemeyeceğimiz islamcı Müsveddeleri gibi. Hak ile Batıl savaşırken tüm dünya yedi düvel batılın arkasında iken utanmadan sıkılmadan sözde tarafsızlık ve objektiflik adı altında hem nalına hem mıhına vurmaktadırlar. Milletine, islama, devlete ihanet eden bir nifak hareketinin, milletin iradesine karşı haince ajanca casusca savaşırken •''efendim iki tarafında hataları var '' gibi omurgasız, eyyamcı yorumların haysiyeti yoktur. Zira merhum Cemil Meriç’in dediği gibi ''zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur.''  Sadece dinine ve müslümanlara değil ekmek yedikleri devlete de ihanet eden bu nifak hareketi ile milletin iradesini aynı kefeye koymak ne kadar vicdansızlıktır. Üzülerek ve utanarak görüyoruz ki bizim bir çok sözde yarı islamcı aydınımız acaba iki taraftan da adam devşirebilir miyiz? Acaba kavga halinde ki iki tarafı da hoş tutmak sureti ile herkese şirin gözüküp reyting sağlayabilir miyiz? Ya da orjinal olabilir miyiz? Veya farklı ve muhalif gözükerek ayrımcılığa pozitif yönde tabi tutulabilir miyiz? Bu soruları çoğaltabiliriz. Hz. Hüseyin’e ''Yezid’in üzerine gitmese idi ölmezdi'' diyenler ne kadar haklı ise yolsuzluk söylenti ve kumpaslarına sarılarak Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’nin en çalışkan iktidarını indirmeye ve yeniden dünyaya açılmaya çalışan milletimizi tekrar kabuğuna çekmeye çalışanlarda o kadar haklıdır. Küresel emperyalist güçlerin ekmeğine istemeyerek de olsa yağ süren bu yarı islamcı aydınlardan utanıyoruz. Yok öyle o da hatalı bu da hatalı diyerek haklı ile haksızı doğru ile yanlış ı aynı kefeye koymaya kalkmak. Yemiyor milletimiz artık bu safsataları.Hakkı hak, batılı batıl olarak tarif etmek zorundasınız. İki taraf da haksız veya haklı ''Yezid de Hüseyin de hatalı idi.. ikisi de fevri davrandı...veya ikisi de haklı idi Allah ikisine de sevap verdi'' demek dediğim gibi eyyamcılıkdır, omurgasızlıktır. Bize düşen Hüseyin haklıdır ve Yezid zalimdir diyebilmektir. Başka Türlüsü doğru olmaz.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar