Güldalı COŞKUN

Güldalı COŞKUN

Mail: yazarlar54@teknikelektrik.com

İlkesel İttifak

Sol iyi laf üretir, güzel “hikâye” yazar. Tüm kötü özelliklerini ise sanki başkasındaymış gibi yadsır ve yansıtma yaparak, aklınca kendini aklar. Demokrasi ve özgürlük der; kendisinden farklı olandan hazzetmez ama hümanisttir, eşitlikçidir aklınca! Barış der, terör örgütlerinin sözcülüğünü üstlenir. Sonra da siyasete ayar vermeye kalkar, ahkâm keser. 
Kobane olaylarında kırktan fazla kişinin ölümüne sebep olan Selahattin Demirtaş’ın geçtiğimiz günlerdeki bir yazısı da böyle işte. Hırsızın, hırsızlığı kınaması, katilin insanlıktan dem vurması misali.

Ah nasıl da düşünüyorlar demokrasimizi ve cumhuriyetimizi! Gözlerim yaşarıyor, zat-ı şahaneleri dinlerken! Ama Allah için tüm koşullardan bağımsız ortalama bir siyasi parti olarak düşündüğünüzde ne cici şeyler söylüyorlar! Kim özgürlüğe, demokrasiye ve hak-hukuka karşı ki? Bilmesek “Oy canım canım!” diyesi geliyor insanın! Ah işte bilmesek!

Şöyle yazmış Demirtaş: “Tam bir yıkım ve çöküş yaşayan devlet, baskıcı karakterini güçlendirip sorunların üstünü din ve milliyetçilikle örterek orta vadede dağılmaya doğru mu gidecek yoksa tüm sorunlarla hakiki bir yüzleşme sağlanarak demokratik cumhuriyetin inşası mı gerçekleşecek? İşte önümüzdeki seçim, bu önemli soruya yanıt verecek tarihi bir seçim olacaktır.” 

Aslında diyor ki; ‘Artık PKK’ya destek olan çeteler ve vesayet ortaklarının defterini düren Türkiye Cumhuriyeti Devleti, daha fazla toparlanmadan, eski düzene dönmemiz gerekiyor.’ Araya da klasik din düşmanlığını koyup, etnik siyaset yaparken milliyetçiliği kınaması komedi! Devam edelim:

“…sırf seçim kazanmak için yapılacak ilkesiz ittifaklar sonucunda ortaya çıkacak “kazanarak kaybetme” olasılığıdır. Bu ifadeyle kast ettiğim, özetle, AKP ve Erdoğan gitsin de yerine kim gelirse gelsin anlayışıyla oluşacak vizyonsuz, ilkesiz, programsız bir siyasetin seçimi kazanmasıdır. İşte bu olasılık, yüz yıldır ilk kez ortaya çıkan, seçim yoluyla demokrasiyi kazanma fırsatının heba edilmesi anlamına gelir.”

Açıklaması: ‘Kürtler, Erdoğan’ın sağladığı kazanımların farkında ancak yeni gelen, eski anlayışa dönerse HDPKK için sorun olmaz da bırakın bize oy vermeyi bir daha yüzümüze dahi bakmazlar.’  Sanki yüz yıldır ülkeyi Erdoğan ve onun anlayışı yönetiyormuş da şimdi ilk kez ondan kurtulma şansı doğasıymış! 
Devam…

“…HDP’yi ve açıklayacağı ilkeleri ciddiye almasında, Türkiye’nin geleceği için büyük yarar var. Çünkü demokratikleşme konusunda HDP’nin şakası yok, HDP blöf yapmıyor, taktik yapmıyor. HDP’nin demokrasi ilkelerini ciddiyetle ele alıp tartışmaya yanaşmayacakları, HDP de asla ciddiye almayacaktır.” 
Açıklamaya gerek yok, şaka yapmış!

“…seçilecek yönetim, bir süre sonra devleti ele geçirip kendisinden başka tüm kesimleri yok saymayacağını, ezmeyeceğini kesin olarak güvence altına alan bir program açıklamalı, gerekirse kamuoyu huzurunda ilkesel protokol imzalamalıdır. Ayrıca iktidar asla tek bir siyasi çizgiye veya kişiye dayalı olmamalı, Cumhuriyet ve devlet yeniden inşa edilirken yüz yıl önceki hatalar tekrarlanmamalı; Kürtler, Aleviler, muhafazakârlar, sosyalistler, Atatürkçüler, demokratik milliyetçiler dâhil her kesimden liyakatli kadrolar, demokrasi ortak paydasında yan yana durarak, el ele vererek birlikte hareket etmeyi başarabilmelidir. Demokrasinin kurumsal ve kalıcı hale gelmesinin biricik yolu budur. Önce ilkeler, sonra ilkesel ittifaklar.”

Evet, ne kadar doğru değil mi? Önce ilkeler, sonra ilkesel ittifaklar…

Peki siyaset yapmanın temel ilkesi, PKK terör örgütüne mesafeli olup, onların sözcülüğünü reddetmek değil mi?  Oysa imzamızı atardık yazılanlara, ilkeler konusunda ilkesel olunsaydı!

“Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” demişler.

Geçiniz; yine “hikâye” yazmışlar…
 

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar