Atilla YEĞİN

Atilla YEĞİN

Mail: atilla@teknikelektrik.com

HAYIRDIR OLiMPOS DA DARBE Mİ VAR?

Doğayı bir yaba darbesiyle fırlatıp atabilirsiniz.Ama o hep bir koşu geri gelir. Ve sizin o budalaca zafer keyfinizin ortasında patlayıverir. Horace, Epistles.

Ne gariptir ki tam dört yıl önce Trump iktidara geldiğinde kabinesini detaylı bir şekilde sizlerle paylaştığımda pentagon menşeli asker ağırlıklı ekibin yönetime gelmesi sebebi ile ‘’ABD’de Askeri Darbe ‘’ diyerek başlık atmıştık. Birçoğumuz tarafından komik karşılandı, belki de absürt bulundu. Gülerek geçtiniz yâda algılayamadınız. 

Üzerinden dört yıl geçti ve Cumhuriyetçiler iktidarı kaybetti ve Demokratlar iktidarda fakat Senato binasında on binlerce asker var. Neredeyse askerden adım atacak yer yok. İnsan hemen aklına 12 Eylül 1980 darbesinde CIA Türkiye Masası İstasyon Şefi Paul Henze askerî müdahaleyi haber alıp o zamanın Amerikan Başkanı Carter’a ‘’our boys have done it”  ‘’bizim çocuklar işi bitirdi’’ mesajını iletmesi geliyor. Yüceltilmiş Amerikan demokrasisine rağmen süper gücümüz acaba çöküyor mu? Ya da dünyanın her yerinde darbeleri gerçekleştiren ABD kendine darbe mi yaptı? İşte Amerikan İmparatorluğunun akıl küplerinden birisi olan son otuz yılın sansasyonel tarihçi ve toplumbilimci Francis Fukuyama 1990 yıllar ’da ‘’Tarihin Sonu’’ makalesini yayınladığında, tarihin bir amaca doğru ilerlediği görüşüyle, beraber bu amacın liberalizm olduğunu savunuyordu. O’na göre, farklı dinsel, kültürel, geleneksel yapılardaki her devlet, eninde sonunda aynı düzlemde buluşacaktır. Bu ortak noktayı ifade etmek için kullandığı ‘tarihin sonu’ kavramı, tarihsel olayların tamamen son bulması anlamına gelmemektedir. Fukuyama bununla, beşeri, siyasi ve iktisadi kurumların, gelişip değişerek ulaşabilecekleri en ideal formda, yani liberal demokrasi ve serbest piyasa ekonomisinin zaferinde, birleşmelerini kastetmektedir. Fukuyama’yı bu konu da motive eden Sovyetlerin girdiği ekonomik buhran ile beraber kurguladıkları Glastnost (açıklık) politakasının gösterdiği yön ile libarilizmin zafer sarhoşluğu idi. Açıkça o dönem açısından bu doktrinler müşteri buldu ve parlak fikir olarak sahiplenildi. İlerleyen dönemde bunun gücü ile kendini dünyanın tek hâkimi görme psikozu dünya düzenini bozan bu durum karşısında, ABD’nin dünyaya çeki düzen vermesi; zayıf yönetimleri, başarısız ya da zayıf devletlere düzenlemeler yapması, hatta yıkıp yeniden inşa etmesi. 

Kısaca dünyayı kaba güçle yakıp yıkması sürdürebilir bir durum değildir. Eninde sonunda ABD’nin dünyaya saldığı bu ateş kendi paçalarına da ulaşınca seyreyle son o zaman yangını. İşte Amerika’nın akıl hocalarının liberalleşme ile beraber globalleşme ile direksiyonu ellerinden kaçırdıklarını fark ettiklerinde kendi ulus devletlerine yani özlerine çekilme refleksi Trump’a karşılık Biden’ın kazanmasıyla sonuçlandı. Biden galip çıkması Amerikan Ulusalcılarının kaybetmesi anlamına geliyor. Fakat bu maçın son düdüğü halen çalmadı bekleyip sabırla bizim çocukların darbeyi Olimpos’ta yapmasını bekliyoruz.

Hayırlı işler dileği ile rabbim yar ve yardımcımız olsun.
 

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar