Nazan ALPTEKİN

Nazan ALPTEKİN

Mail: nznalptekin@gmail.com

Hayat

İçim sıkılıyor. Sevimsiz bir yaz geçiyor. Hava adada hep bozuk, televizyon/radyo ve sosyal medyanın haberleri endişe verici. Bu yıl sanki diğer yazlıkçılar da az geldi. Hatta gelenler de erkenden döndü. Geçen hafta da adamızda yaşayan Kore Gazisi Ahmet Kalafat hakkın rahmetine kavuştu. Gidenler, göçenler, bir türlü düzelmeyen hava şartları derken bir de ailece yaz gribine yakalanmamız üstüne tuz biber oldu sanki.

 

Bu sabah nihayet günlerdir süren fırtınadan sonra güneşin yüzünü görüp bahçeye çıktık. Salatalıklar bitmiş. Domatesler kupkuru kalmışlar. Yine de üzerlerindeki kırmızı meyveleriyle umut vermeye çalışıyor sanki. Biberler rüzgardan yatmışlar kuru toprağa. Çam gökten iğne gibi yapraklarını saplıyor yere. Bahçe koltukları, salıncak ve hamak toz içinde. Toplamaya kıyamadığım incirler yerle bir olmuş. Üzüm salkımları her bir yere dağılmış. Hasat zamanı özenle parmaklarımızı değdireceğimiz zeytinlerin çoğu heder olmuş, yerde yuvarlanıyor.

 

Her canlı gibi insan da hayata sarılmayı beceriyor. Tüm aile bu duyguyla bahçeye attık kendimizi. Fırtınadan önce arka bahçede sadece odun kalacak şekilde kestiğimiz emektar zeytin ağacımızın tomurcuklandığını gördük. Sanki bize güç verdi o minicik yapraklar. Ve o güçle ben yerleri tırmıkladım. Düşen, kopan, kuruyan ne varsa tırmığın arasında çöpe gitti. Oğlum mobilyaları yıkadı, yerine yerleştirdi. Eşim kuruyan ne varsa kökledi. Bitmiş tüm bitkileri ortadan kaldırdı, suda köklendirdiğimiz sardunyaları saksılara ekti. Verandayı yıkadım. Sermeye kıyamadığım masa örtüsünü çıkarıp serdim. Nar ile zeytinin altına da iki koltuk atıp mis gibi bir kahve yaptım. Fırını yeniden dışarı çıkarıp poğaça kokusuyla doldurdum her yanı ve hayat yeniden başladı...

 

İstanbul keşmekeşine dönmeye az kaldı. Yine bir yıl boyunca burayı özleyeceğim. Yine taze sağılmış sütün kokusu burnumda tütecek. Kapıma gelip koyduğum suyla yıkanan ördekleri anacağım. Komşularımı, çay/kahve fasıllarını ve denizimizin Karadeniz gibi kah hırçın kah dupduru halini düşüneceğim. 

 

Yazımın sonunda demek istediğim şudur; hayat tüm fırtınalara rağmen sürüyor ve güneşli günlere çıkılıyor yeter ki umut bitmesin...

 

Adada olunca bu ay da teknik şartlar daha fazla yazmama izin vermiyor. Cep telefonuyla emek emek yazabildiğim bu kadar. Önümüzdeki ay İstanbul’da görüşmek üzere, aşk’ınız daim olsun, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar