Geleceğin İnşaası Ancak Geleneğin İhyası İle Mümkündür...

Tarihimizi bilhassa yakın tarihimizi bilmezsek bugünümüzü sağlıklı değerlendiremeyiz.. olaylara sadece bugünün şartlarında bakıp nereden nasıl ve hangi koşullardan geçerek bugünlere geldiğimizi iyi hatırlamalıyız.. Türkiye Cumhuriyeti Nevzuhur (yeni doğmuş), Tarihte ilk defa yerini almış bir Devlet Türk Milleti de uzaydan 19 Mayıs 1919 da ışınlanmış bir millet değildir.. Anadolu coğrafyasında 1000 yıllık Rumeli de de en az 650 senelik bir geçmişimiz Devlet ve Millet geleneğimiz vardır.. Türkiye Cumhuriyeti de bu geçmiş ve gelenek üzere kurulmuş bir devlettir.. Geçmişini Aslını inkar edenler kendilerine yeni gelecekte kuramazlar.. Geleceğin İnşası ancak ki Geleneğin İhyası ile mümkündür. Gelenek nedir peki? Bizi biz yapan değerlerin tamamı; eksiği fazlası hatası sevabı ile bize ait olan her şeydir Gelenek... Gelenek de yapılan hataların tekrarlanmamak sureti ile giderilmesi ders çıkarılması neticesinde İhya olunabilir.. Gelenek de bize ait bir Tarih vardır. Coğrafya ise zaten kaderimizdir.. Kaderimizi Red ederek değil ancak kabul edip ama Coğrafyamızın şartlarıyla mücadele ederek yaşamak zorundayız.. Bir Misal verecek olursak ; şayet Alpaslan Gazi Malazgirt Meydan Muharebesini 1071 yılında Muş da değil de İsviçre’nin Zürih veya Norveç in Oslo şehrinde yapmış olsaydı Türk Milleti belki de bambaşka bir Coğrafya da Çok değişik bir Kaderi yaşıyor olacaktı.. O yüzden diyoruz Coğrafya Kaderdir diye.. Eğer Hicret imkanınız yoksa (ki bu çok az insanın imkan Hudutları içerisindedir) bulunduğunuz Coğrafya ya intibak edip onun şartlarında yaşamak mücadele etmek zorundasınız.. Türk Milleti Malazgirt den bu yana (1000 yıla tamamlamak üzeredir) onlarcası Haçlı Saldırısı olmak üzere yüzlerce düşman saldırısına maruz kalmıştır... Yendiği yenildiği zamanlar olmuş ama Devlet ve Millet olma özelliğini hiç kaybetmemiştir... Anadolu Coğrafyasında bu 1000 yıllık zaman zarfında 3 Tane Devlet kurmayı başarmış ve ayakta kalmıştır... Yani Türklerin Devletini yıkabilirsiniz ama Türk Devletsiz Kalmaz ve yeni bir tane daha kurar... Onu da yıkarsanız yenisini kurar bu mütemadiyen böyle devam eder… İyi ama burada övünülecek durum olduğu gibi mahzun olunacak da bir hal mevzu bahis değil mi? 16 Devletin neden yıkıldığını sorgulamazsak 17.Devletin de Allah Korusun Yıkılmasına mani olamayız... İş 18.Devleti de kurarız demek değildir. İş 17.yi yıktırmamak böldürmemek çürütmemektir... Yoksa nasıl olsa yıkılıyor ama yenisini kuruyoruz diyerek adam sendecilik yapamayız... Bu Mesuliyetli bir yol değildir. 1912 yılının bir sabahı idi Selanik elimizden gitti... 1913 ün bir sabahı uyandığımızda ise tüm Balkanlar elimizden gitmişti.. Aynı sonla karşılaşmamak için 1912 ye 1913 e götüren yılları bilhassa 1908 31 Mart’ına giden süreci iyi bilmek ve yorumlamak durumundayız. Şu an da ülkemize aynı 31 Mart 1908 e götüren süreci yaşatmak istiyorlar. Aynısını hem de... Filmi başa sarmışlar. Aradan geçen 110 yılı ve yeni kuşakları bahane ederek Unutmuş olmamıza güvenerek aynı filmi tekrardan seyretmemizi istiyorlar... Hayır! aynı filmi tekrar seyretmemeliyiz. Bile Bile aynı acıları çekmemeliyiz. Bakın ne diyor Mehmet Akif ‘’ geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey.


Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi.


Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar.

Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi Evet... Tarihten ders alacağız ki Tekerrür etmesin... Vesselam...