Yazı Arşivi

Yazı Arşivi

Mail: arsiv@teknikelektrik.com

Empati Kurmayı Becerebiliyor Muyuz?

“İki öğrenci sınıfta ciddi bir biçimde tartışıyorlarmış. Durumu gören öğretmenleri, onlara çok önemli bir ders vereceğini söyleyerek, masasının iki ucuna karşılıklı oturmalarını rica etmiş. Aralarına, iki renkli bir vazo getirip koymuş. Öyle ayarlamış ki, masadaki vazoya, bir taraftan bakınca siyah, diğer taraftan bakınca beyaz görünüyormuş. Sırayla vazonun rengini sorunca, bu sefer öğrenciler vazonun rengi için tartışmaya başlamışlar. Biri “Siyah”, diğeri de “Beyaz” diye itiraz ediyormuş. Öğretmenleri olaya bir kez daha müdahale etme ihtiyacı hissetmiş. Öğrencilerinden bu dersin tamamlanması için bir şey daha rica edeceğini belirterek, yer değiştirip vazonun rengi hakkında tekrar konuşmalarını istemiş. Yer değiştirdiklerinde anlamışlar ki vazo siyah değil beyazmış, aslında beyaz değil siyahmış. “

Peki bizler, kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak, olaylara onun açısından  bakıyor muyuz? Karşımızdaki kişinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlıyor muyuz, anlıyorsak bu durumu o kişiye hissettirebiliyor muyuz? Kısacası empati kurabiliyor muyuz?
 
Empati kurabilmek için oturduğumuz yeri değiştirmemiz gerekmiyor.  Karşı tarafi tanımak ve 'bu insan böyle bir durumda ne yapar, nasıl davranır’ı anlamamız yeterlidir. Ama Ben merkezci davranan biriysek, ne yazık ki bunları gerçekleştiremeyiz. Bu durumda atılması gereken ik adım ben merkezci davranış tarzımızdan kurtulmamız gerekir.
 
“Bill Gates, Microsoft’un bir seminerinde bilgisayar sektöründeki gelişmenin hızını anlatmak için şöyle bir benzetme yapmış:
- Eğer Wolkswagen firması, son 25 yıl içinde bilgisayar sektörü kadar hızlı gelişmiş olsaydı, bugün 500 dolara alacağımız arabalara 25 dolarlık benzin koyup, dünya turu atmamız mümkün olacaktı.
 
Birkaç gün sonra Wolkswagen firması bir basın açıklaması yayınlamış ve açıklamada Gates’in sözlerine şu şekilde cevap verilmiş:
- Eğer otomotiv sektörü Bill Gates’in işletim sistemi gibi gelişmiş olsaydı, alacağımız her arabada tek koltuk olacak, diğer koltuklar için ekstra lisans parası ödemek zorunda kalacaktınız. Arabanız sadece bizim ürettiğimiz benzinle çalışacak, gösterge tablosundaki tüm ikaz ve uyarı ışıkları yerine üzerinde, “Arabanız geçersiz bir işlem yürüttü, kapatılacaktır!” yazan tek bir lamba olacaktı. Ayrıca kaza sırasında arabanın hava yastıkları

açılmadan önce bir düğmenin üzerinde “Hava yastıkları açılacak, emin misiniz?” diyen bir ışık yanacaktı!”

Bu örnekten anlaşıldığı üzere, empatide ben merkezcilikten kurtulmadıkça kendimizi istediğimiz kadar başkasının yerine koymaya çalışalım, onun gibi düşünüp anlayamayız. Gördüklerimiz hala bizim bakış açımızladır. İletişimde başarılı olmamız için “ben” basamağını terkedip, “sen” basamağına atlamamız gerekir.  Sen basamağına geçtiğimizde, karşımızdakini ve toplumun genel yargılarını gözönünde bulundurarak alıgılarız.
 
Bireyleri en çok tedirgin eden şeylerden biri başkaları tarafından eleştirilmektir. Empatik dinlemede birey karşısındakini ne över, ne yargılar, ne de suçlar; sadece onu anlamaya odaklanır. Onun bakış açısını görmeye, onun duygularını anlamaya çalışır. Bu anlayış insanların birbirlerine yaklaşmasına ve aralarında gerçeğe dayanan sevginin gelişmesine yol açar. Bunun dışında empati becerimizi geliştirmek istiyorsak eğer, diğerlerinden önce kendimizi tanımamız gerekli. Başkalarının duygularını anlamak ve onlara cevap verebilmek için kendi duygularımızı anlamamız gerekiyor.

Peki empatinin bize ne faydası olabilir? İster ebeveyn, ister öğrenci, ister bir şirkette yönetici vs kim olursa olsun karşımızdaki kişinin herhangi bir davranışında hangi düşüncelere sahip olduğunu bilebilirsek, onlarla iletişim kurarken daha sağlık mesajlar gönderebiliriz ve o kişinin de o mesajları almasını sağlayarak sorunları çözebiliriz.

Örneğin bir işletmede çalışıyorsunuz

ve göreviniz, müşterilerinizin ürünlerini tercih etmelerini sağlamak. Empati burada nasıl işimize yarar diye mi düşünüyorsunuz? Elinizdeki ürün kadar işinize yarayacağından emin olun. Ürünü elinizden bırakın ve onu satmak için değil, almak için orada olduğunuzu düşünün. Siz bu ürünü almak isteseydiniz satıcının size nasıl yaklaşmasını, ürünün hangi özelliklerini vurgulamasını beklerdiniz? Kısacası; Satıcının sizi ürünü satın almak için nasıl ikna edebileceğini düşünün. Müşteri gelmeden, siz alıcı olarak ilk ürünü kendinize satabilirsiniz. Yani kendinizi ürünü almaya ikna edebilirseniz, herkesi ikna edebilirsiniz demektir. Empati, her zaman karşınızda insan varken yapılmaz, insanların önceden nasıl davranabileceklerini düşünerek, bu davranışın nedenlerini anlayarak, ona göre kendi davranışlarımızı geliştirerek de yapılabilir.

Empati kurmayı sadece insanlar arasındaki iletişim ve etkileşim olarak değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı olarak değerlendirdiğimizde ise kainatın her zerresinde empatik bir insan göreceğiz. Doğadan hayvanlara, atmosferden uzaya kadar her alanda empatik düşünen insan, en küçük bir canlıyı bile incitmemesi gerektiğini hisseder.
 
Sonuç olarak empati, insanlarla olan ikili ilişkilerimizde başarıyı belirleyen ve sosyal ilişkilerimizi yönlendiren bir etmendir. Bunun yanı sıra insanın ailesiyle, diğer çevresiyle ve doğayla olan ilişkilerini belirleyen ve toplumumuzun dokusunu koruyan oldukça önemli ve gerekli bir beceridir.

Hayatınızda empati yapmayı unutmayın... Sevgiyle kalın...

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar