Diyarbakır’ın Geleceği ile İlgili Projeler
25 Kasım 2014, Salı 17:00 2683 kez okundu.Diyarbakır gibi İslam alemi için çok önemli bir merkez olan, Eshabeler ve Peygamberler diyarı için bir çok proje hazırladım ve hükümete sundum. Bu ayki yazımda bu projelerden ve başardığım bazı kanun değişikliklerinden bahsetmek istiyorum ve şunu belirtmek isterim ki bu çalışmaları yaparken toplum da sıkıntıya düşmüş bir ferdi kurtarsam bir nesil kurtarmış olacağım, bunun bana mükafatının yeterli olacağı inancıyla hareket ettim;
Uyuşturucu İle Mücadele
Diyarbakır’da avukatlık yapmaktayım, 2012 yılında Diyarbakır Adliyesi’nde küçük yaştaki çok sayıda çocuğun uyuşturucu suçundan denetimli serbestliğe tabi tutulması dikkatimi çekmesi üzerine kolları sıvadım. Birey olarak, uyuşturucuya karşı savaş açtım. Bu çerçevede, 2012 yılında uyuşturucu ile ilgili kapsamlı bir rapor hazırlayarak dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayip Erdoğan ve AK Parti Genel Merkezi’ne sundum, Rapor üzerine bir çok çalışma yürütüldü ancak sadece güvenlik çalışmaların etkili olamayacağını fark ettim ve sosyal projeler ve çalışmalar yürütmek için uyuşturucuya bulaşan çocuk ve gençleri sporla rehabilite etmek, hem de sosyal alan bulamayarak, uyuşturucuya bulaşma riski olan çocukları bundan uzaklaştırmak için bir gençlik ve spor kulübü satın aldım. Önce kendi imkanlarım ile kulüp üzerinden çalışmalar yürüttüm, daha sonra ise biri İçişleri, diğeri Gençlik ve Spor Bakanlığı’na olmak üzere iki ayrı proje sundum, projelerin onaylanması ile çalışmalarımı daha aktif şekilde hızlandırdım. Kentimdeki sorunlar ile ilgili mücadelem uyuşturucu ile de sınırlı kalmadı. Daha sonra tefecilik, cinsel istismar, hırsızlık ve kentin ekonomik sorunları ile ilgili de hazırladığım raporlar ve önerilerimi, AK Parti Genel Merkezi’ne sundum. Sunduğum raporlar sayesinde, şimdiye kadar birçok yasa değişikliği de yapıldı.
Yüz Kızartıcı Suçlarla Mücadele
"Diyarbakır’da ciddi manada tefecilikten sıkıntı yaşamış çok sayıda iş adamı olduğunu duydum. Bu ve diğer sorunlar belki de Türkiye’nin ortak sorunları. Bu toplumda yaşayan bir fert olarak bir şekilde bu sorunları dile getirmemiz gerektiğine inanarak. Bu bağlamda tefecilerden zarar görmüş kişilerle görüşüp bir çalışma yürüttüm. Çalışmam yaklaşık 3 ay sürdü. Bu işeten zarar görmüş birçok kişi ile bir araya geldim. Ciddi manada veri topladım. Ve yine 13 sayfalık bir rapor hazırlayarak, AK Parti Genel Merkezi ve dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayip Erdoğan’a sundum. Bunun yanı sıra toplumda sıkıntı yaratan, toplum içerisinde infial uyandıran olayların da biraz üzerine gittim. Diğer yüz kızartıcı suçlarla ilgili de çalışma yaptım. Çünkü bütün suçların ana kaynağının aynı olduğuna inanıyorum, hiçbiri birdiğerinden bağımsız değil. Bakın, adliyede neredeyse hırsızlık suçundan 50 dosyası olup da, aynı şekilde yargılanan ve bir yıl sonra cezaevinden çıktıktan 3 gün sonra yine aynı suçu işleyip, adliyeye gelenler var. Dolayısıyla yasal düzenleme yapılması gereken çok konu olduğunu belirtim. Ayrıca bu durumlar toplumda da devletin imajını olumsuz etkilediğini. ‘Devlet isterse bu suç makinesi haline gelen şahısları toplar, ama bilinçli bir şekilde toplamıyor. Çünkü devletin de bu işlerde parmağı var’ düşüncesine neden olduğunu belirtim. Bununla ilgili düzenlemelerin yapılmasına inandığım için yapılması gereken düzenlemelerin nasıl olması gerektiğini belirterek dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayip Erdoğan’a sundum. Raporu sunduktan 3 ay sonra tefecilikle ilgili bir yasal düzenleme yapıldı, Cinsel istismar, Uyuşturucu ticareti yapanlar ve hırsızlık yapanlarla ilgili de 7 ay sonra yasal düzenleme yapıldı." ve Nihayetinde Sayın Ahmet Davutoğlu Başbakan olduktan sonra Uyuşturucu ile ilgili daha aktif bir mücadele başlattı ve uyuşturucu ticareti yapanların terör suçu kapsamına alınması için bir çalışma başlattı ve yine uyuşturucu ile mücadele noktasında bir yol haritası belirleyip çalışmaları hızlandırdığını açıkladı . Bu noktada 2012 yılının başında sunduğum raporda belirtiğim bir çok önerinin bu yol haritasında yer alması çalışmalarımdan faydalandığının da göstergesidir.
Diyarbakır‘ın Sağlık Kenti Olması Önerisi
Diyarbakır’ın sağlık kenti yapılması, kentte ciddi bir uyuşturucu önleme ve tedavi merkezi kurulması, Diyarbakır’ın Mersin limanı ve Karadeniz ile bağlantısının kurulması için demir yolu yapılması ile ilgili de raporlar sundum;
"Raporlarımda Diyarbakır’ın Ortadoğu’ya hitap eden bir sağlık kenti haline getirilmesi gerektiğini yazdım. Çünkü yeni havaalanının tamamlanmasıyla birlikte Suriye, Irak, İran, Suudi Arabistan ve diğer Ortadoğu ülkelerinden hastalar tedavi olmak ve organ nakileri için rahatlıkla Diyarbakır’a gelebilir. Bu da kente hem istihdam hem de ekonomik anlamda ciddi katkılar sağlar. Yine bir başka raporumda Mersin limanının Diyarbakır’a bağlanmasını istedim. Çünkü Ovuk tüneli tamamlandıktan sonra Karadeniz sahilleri ile Diyarbakır arası mesafe neredeyse 2,5 saate inecek. Bir demiryolu ağı oluşturulursa hem Diyarbakır’dan Ortadoğu’ya bir kapı açılır, hemde Karadeniz insanı ile Diyarbakır insanı kaynaşmış olur.
Nihayetinde Diyarbakır’ın ciddi anlamda işsizlik ve ekonomik problemleri var. Eğer toplumda huzur ve refah oluşturulmak isteniyorsa bu sorunlarda ele alınmalı ve üzerine gidilmeli. Çünkü hiç bir toplum da öne çıkan sorunlar birbirinden kopuk ve bağımsız değildir. Tüm sorunlar ele alınarak, çalışmalar yapılmalı. Siyasetçiler tek sorun etrafında birleşmişler ve hep aynı şeyleri tekrar ediyorlar. Devletin bu sorunlarla ilgili ciddi politikalar üretmesi ve yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının harekete geçmesi gerekiyor. Ortak çalışmalar yürütülmesi gerekiyor. Bunlar geleceğimiz açısından çok ciddi sorunlar olduğuna inanıyorum.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum