Yazı Arşivi

Yazı Arşivi

Mail: arsiv@teknikelektrik.com

BİR ÇİFT AYAKKABI

Kardeş çok olunca birde yokluk varsa ,sana sıra gelmez birşey alınmasına.Oysa nasıl heves ediyorum yeni çıkmış sandaletlere.Her çarşıya inişte göz kırpıyorum onlara''bekleyin gelip alacağım sizi''der gibi.Aşıp zorlukları kavuşuyorum onlara.

Orta iki yaz tatili . Rehavet çökmüş üstüme, evde bir yatıp bir kalkıyorum.

Ortalık Pazar günleri izlediğimiz kovboy filmlerindeki çöl sessizliğinde.Sokakta arkadaşlarla Oynamanın da tadı kalmamış.Artık büyüdüğümüzden mi nedir çocuk oyunları oynamıyoruz.

Ablam yaz başı işe giriyor fakirlik var evde.’ Zaten yok olduğunu bildiğimde yok ama‘büyüdükçe fakirlikte büyüyor sanki.yada ben daha çok anlamaya başlıyorum fakirliğin olduğunu.

 

İçin,için düşünüyorum bende çalışmayı ama ne yapacağım bilmiyorum.Hoş geçen Sene tatilde ablamın çalıştığı yerin imalathanesinde çalışmış kutulara uzun uğraşlarla karbonat paketleri yerleştirmiştim (yarısını yerlere döküp bir sürü fire vererek)ha birde koca bidonun ispirtosunu kap yerine yere boşaltınca iş maceram son bulmuştu.Zaten sessiz çelimsiz bir kızdım hatalarda olunca elimde birkaç kuruşla eve dönmüştüm.

 

Şimdi çelimsizliğim gitmiş biraz daha büyümüşken sesimi de çıkardım mı kaçmazdı hiçbir iş benden.Bu niyetle iş bulunca işe atladım her işi yaparım der gibi..

 

İşyerim artık bir şekerlemeci.Aman Allah’ım içerisi bir şeker lokum deryası ,sanki rüyadayım.. Biri dürtsün beni yoksa şekerler arasında yok olacağım şimdi.Koca kazanlarda şeker lokum kaynıyor iri, iri adamlar çeviriyor biz küçükler lokumları kutulara diziyoruz..İlk Lokumu dizerken gülüyorum karbonattan lokuma terfi etmek sevindiriyor beni.O kadar tazeler ki hemen ağzıma bir tane atıyorum ve bir parmak havada lokum boğazımda, in inmez.

Parmak inse belki o da inecek, ha boğuldum ,boğulacağım.Yok diyor şefimiz’’ yemek yok bak yazıyorum maaşından keserim’’.Hadi oradan diyorum boğazımda takılı lokumun tadını alamadan yutarken. Eh dedik, nasıl olsa kendi paramızla değil mi yutalım gitsin.

Koca yerde yüzlerce lokum arasında her gün okşar gibi onları dizerken yiyememenin özlemi Burnumda kokusu eve dönüyorum. Hani göz görmese mide dayanacakta göz her gün onlarla bayram ediyor cilveleşiyor.

İçimde lokumların hasreti ayağımda yegane ayakkabım sayılan yeşil terliklerim Omuzlarım düşmüş şekerlemeci yolundayım yine.’’Ah terlikler maaştan sonra vedalaşacağım sizinle.Zaten sizi hiç sevmemiştim hem yazlıkta değilsiniz burnunuz kapalı’’.Gerçi geçen gün bıçağı alıp burnunu kesme çalışmaları yapmıştım da kıyıp kesememiştim. Şefin ayakkabıları da canımı sıkıyor gıcır, gıcır. Her sabah çıkarıp küçük dolaba koyuyor,terliklerini geçiriyor ayağına benim terliklere bakıp olmayan dişlerini gösterip sırıtarak.Yok bu adam

Bir ders istiyor istemesine de, benim lokumlara zaafım var,şimdi yapamam bir şey.Yine,terliklerimin yerini alacak ayakkabının hatırına ağzıma lokum sürmeden eve dönüyorum.

 

Bu akşam değişiklik olsun diye kızlarla yürüyoruz.Onların adımları hızlı ayaklarında bağcıklı ayakkabılar, benim terlik ikide bir çıkmakta. Bir süre sonra onlarda gülüyor emektar yeşil terliklerime kestirme olsun diye yan bahçeden geçiyoruz, az ilerde birkaç inek..Tam bu inekler nerden çıktı derken üstümüze doğru bir hareketlenme oluyor. Kızların ayağı sağlam kaçıyorlar ben terlikleri düşürmeme telaşında önüme bile bakmadan deli gibi koşuyorum.Tam kurtuldum derken koca bir inek pisliğinin içine dalıyorum.Arkamda kalan inek bile halime acıyıp dönüp arkasını gidiyor.Benim sağ ayak tepeleme pisliğin içinde ,çekiyorum, çekiyorum çıkmıyor. Kızlar geliyor iki yandan çekiyorlar ayak kurtuluyor kaldı mı terlik orda. .’’Ya maaşa da daha vardı bırakamam ki terliği. ‘’Orda bir naylon bulup doluyorum elime ya Allah ya Bismillah dalıyorum pisliğin içine ,karıştırıp terliğimi kurtarıyorum .Az önce sıralı dişlerini göstererek gülen kızlar bu sefer küçük dili görünecek kadar gülüyorlar.Karakol yanındaki çeşme sanki ruhumu,utancımı temizleyecek terliğimi değil.Uzun uğraşlar sonucu temizlenen terlikle eve varıyorum Rüyamda gördüğüm uçuşan şekerlere lokumlara kavuşmak için sabah daha hızlı gidiyorum. Zaten maaşıma iki gün var yerim birkaç lokum keserler maaşımdan olur biter diyerek koca bir lokumu keyifle atıyorum ağzıma şefin elinde kalem hemen not alıyor. Senin Dersin yaklaşıyor diye bu sefer ben sırıtıyorum inci gibi dişlerimle.Zaten kararlıyım buradan ayrılmaya.İki gün daha dayandıktan sonra ayrılık günü ve maaş günüm geliyor.Suratsız patron odasına çağırıyor elinde bir kağıt bak diyor bu kadar yemişsin hadi ben yarısın keseyim sana bu kadar maaş.Maaş ne kadar bilmeden elime alıyorum saymaya utandığımdan

Teşekkür edip çıkıyorum odadan. Hemen giysi dolabının yanına gidiyorum tam sayacakken ‘’dur önce şu şefin dersini vereyim’’ diyorum. Gizlice ince uçlu bıçağı alıp kesemediğim terliğimin burnunun ucu niyetine onun ayna gibi parlak ayakkabısının yanını kesiyorum. Bu yetmez diyip bir parça yeni çıkmış lokumu ceketinin cebine sürüyorum. Sonra keyifle paramı saymaya başlıyorum. Ne parası, ne maaşı elimdeki iki helva parası. Bir yanlışlık var diyorum yoksa Allah ceza verdi paramı mı düşürdüm. Sağa sola bakıyorum yok bir şey. Gitsem patrona

Ben ayakkabı alacaktım desem faydası olur mu acaba?Yada şimdi tekini alsam bir ay daha çalışıp ötekini alsam, iyide şefin ayakkabısın kestim buralarda duramam.Birde adam gidiyorum diye bir kutu lokum vermiş zaten utançtan yerlerdeyim.

Yakalanmadan gitmek en

İyisi diyip hemen hazırlanıyorum. Şef olmayan dişlerini ben inci dişlerimi göstererek birbirimize sırıtıyoruz. Hatırına çok şeye katlandığım lokum kutum elimde bir ayakkabı param cebimde çıkıyorum bir ay önce umutla girdiğim kapıdan omuzlarım düşük şekilde..

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar