Mustafa ALBAYRAK

Mustafa ALBAYRAK

Mail: mustafa@teknikelektrik.com

ARKA SOKAKLARDA NELER OLUYOR?

Şu konkordato meselesi
CEVABIMIZDIR…

Merhum şair Ahmet ARİF’in dizelerinde değindiği gibi;

Vurun ulan,vurun
Ben kolay ölmem
Ocakta küllenmiş közüm
Karnımda sözüm var.
Haldan bilene.

Evet Teknik Elektrik’le alakalı elektrik sektöründe 15 yıldır o kadar söz söylendi ki bunları bir araya getirsek bir kitap oluştururuz.
Bu ay ki baş yazımı aslında sektörde ki sıkıntılara ayırmaya devam edecektim. Fakat firmalarımla alakalı o kadar söz söylendi ki belli merkezlerden kampanyalar yürütüldü ki, bunlara bir açıklama yapmam gerektiği için böyle bir yazıyı kaleme aldım. Öncelikle Teknik Elektrik Postasının değerli müdavimlerini, okurlarını şahsi meselemiz için vakitlerini aldığım için üzgünüm. Ama madem Teknik Elektrik Postası,Teknik Şirketler grubunun bir yayın organıdır o zaman Postamızın sayfalarıda şirketimizin dertlerine açıktır. Birkaç aydır bahsettiğim Dünya’da ve Türkiye’deki ekonomik sıkıntılar ve bunun uzantısı olan elektrik sektörünün içine gireceği darboğazı geçen sonbahar gördüğüm ve hissettiğim için kendimizce birkaç tedbir almaya çalıştım. Öncelikle şirketlerimizin tüm bankalara olan borçlarını kapattık. Yani finans kurumları ve bankalarla olan ticari tüm münasebetlerimizi iptal ettik. Çünkü ekonomik sıkıntı ve darboğazlarda banka ve benzerlerinin esnafa yaklaşım biçimi çok farklıdır. Birincisi bankalar kurumsallaşmış işletmelerdir. Esnaflık ise şahsa bağlı kurumların inhisarın da yürüyen işletmelerdir. Sıkıntılı günlerde bir esnafın alacaklısına yaklaşımı ile bir banka veya benzerinin yaklaşımı bir değildir. İnsanın acımasızca üstüne giderler. Ben sırası gelmişken çok hayati olmadıkça asla bankalarla da çalışmamalarını tavsiye ediyorum. Sıkıntıya düşmüş bir esnafla da normal piyasa alacaklarının tahsilatı ile banka veya benzerlerinin tahsilat şekli bir değildir. Bu tip sıkıntılı anlarda bu daha da önem kazanmaktadır. Bizde Teknik Elektrik olarak bu krizleri hissettiğimizde önce banka ve finans kurumlarını kapatırdık. Şimdi de öyle yaptık.Ticari çalıştığımız tüm banka ve finans kuruluşlarına olan ufak-büyük hepsini kapattık. Sonra piyasa ya yazdığımız çekleri müşteri çekleri ile değiştirip geri almaya karar verdik. Bununda yarısından fazlasını da gerçekleştirdik. Ocak ayının sonları idi ki bu rakamlara ulaşmıştık. Ticarete başladığımdan beri genel karakterimdir ki hiçbir zaman iyi yada kötü olduğumu gizlememişimdir. Çok mahrem ticari konular hariç iyi günümü de kötü günümü de ticari partnerlerimle ve dostlarımla paylaşmışımdır. Bunun da hiç zararını görmedim. Ve hepte faydasınıgördüm. Bana güvenen mal versin,güvenmeyen vermesin dedim. Durumum iyi olduğunda da, kötü olduğumda da. Bizim şirketlerimiz 3 yıldır üretimlede hasbel kader iştigal etmektedir. Toptancılığımızda devam etmektedir. Bu esnada elinizde şu an okuduğunuz dergide faaliyet alanlarımızdandır. Tabii ki istemeden üretim,toptan ve dergi faaliyetlerimiz esnasında bazı refiklerimizle cedelleştiğimiz olmaktadır. İstemeden rekabet ettiğimiz ve birbirimizi incittiğimiz olmuştur. Serbest piyasa şartlarında bunlar normaldir.
Şimdi biz şahsi çeklerimizi müşteri çekleri ile değiştirirken bunları deklare edince küçük kıyamet koptu. Özellikle ocak ayı sonu ve şubat başları bizim piyasamızda kapı kapı dolaşıp firmamızın konkordato • ilan ettiğini söylediler. Önce ciddiye almadık. Ama her gün onlarca arkadaşım arayıp “ya konkordato ilan ettiğini söylüyorlar” dediklerinde bende cevap vermek durumunda kalıyordum. Ben konkordato’nun tam olarak ne olduğunu bilmesem de böyle bir şeyi kim uydurdu desem de çare olmuyor telefonlar devam ediyordu. Tabii ki böyle bir şey uydurulmasa konuşulmazdı. Yani şöyle söylense “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” Biz zaten Ateş’i inkar etmiyoruz ki. Ateş’ten anlaşılan ne? Şahsi çeklerimizi topluyoruz,müşteri çekleri ile değiştiriyoruz. Yani yıllardır bankalardan yüzlerce trilyon (yüzlerce milyon YTL) çek ödeyen Teknik Şirketler Grubu 6 ay boyunca çeklerini elden veya müşteri çekleri ile ödeyecekti. Bununda yarısından fazlasını ödemiştik. Hadi biraz da gecikecek de olsa ödenmiş olacaktı. Bu kadar konuşmaya değer miydi? Bu dedikodulara değer miydi? Ne konkordato’muz kaldı ilan etmediğimiz? Ne batıp yurt dışına kaçtığımız? Ne 50-100 trilyon para kaçırdığımız? Ama normaldir! Niye biliyor musunuz? Biliyorsunuz bizim piyasamız Şişhane –Karaköy arasına sıkışıp kalmıştır. Burası yaklaşık 2000 yıldır ticaretin merkezidir. Her türlü ticaretin merkezidir. Maalesef malüm ticaret de burada yapılır. Bizim biraz üstümüz yüksek kaldırımdır. Ve İstanbul’un malümevler buradadır. Dar bir kapı arkasında olan yüzlerce ev şehrin içinden tecrit edilmiş bir vaziyettedir. Eski esnaflarımızın anlattıklarına göre eskiden bu kapı yoktu. Ve bu malümevleri şehir içinde idi. Ve diğer dükkanlarla iç içe idi.
Piyasanın neden bu kadar dedikoducu olduğu, yediği kaba ettiğini sorduğumuz zaman malesef ahlaki ve etik değerleri olmayan bir yerde kurulmuş olmasından kaynaklandığını söylerler. Üzüm Üzüme baka baka kararır atasözüyle bağdaşmaktadır diyebiliriz. Malesef piyasa da bu semtin etik olmayan değerleriyle bagdaşan insanların var olması çok üzücüdür. Bu tip insanlar laf ve dedikodu taşımaktan başkada birşey yapmazlar. Bu tür Ahlaksız ve karaktersiz insanlar yanındayken sırtını sıvazlarlar ama arkandan da demediklerini yapmadıklarını bırakmazlar. Bunlar hem gelir senin malını alır satarlar ,hem yemeğini yer çayını içerler,hem de sen batıyorsun diye dedikodu yaparlar. Bu arka sokak çocukları diye tabir ettiğimiz karktersiz,şerefi olmayan ve şerefinizle oynamaya kalkan lafını,sözünü bilmeyen ve size sürekli iftira atarak piyasada laf üretip dedikodu yapan insanlardır. Rabbim bu tür insanlardan bizleri muhafaza eylesin. Benim ve çalışanlarımın ekmekleriyle oynayarak emeklerine iftira attıkları için onları Allah’a havale ediyorum.Aslında Ben bunlara kızmıyorum. Bunların sayısı çok azalmıştır. Yakında da bitecektir. Benim kızdığım bunlar değil. Bu arka sokak çocuklarının zaten durumları bellidir. Ama bunların sözünü alıp yayanlar,bu uyduruk haberleri ekmek yapıp, yiyen dostlarıma kızıyorum. Ey Anadolu daki elektrikçi esnaf kardeşim hani sana gelip şöyle olmuş bu batmış bu çıkmış diyen insanlar varya; bunlar piyasanın ayak takımı müsvettelerdir. Ben ve firmam Elektrik sektörünün en meşhur en tanınan ve en kolay ulaşılan iş sahibi ve firmalarından birisiyiz. Bu kadar kolay bana ulaşabilip,soru sorabilecekleri halde gidip sağda solda bilgi(veya dedikodu alışverişinde bulunmaları) çok garip ve acıdır. Bu sektörde toptancılık,üreticilik ve sektörel yayıncılık yapan bir esnafım. Sosyal ilişkileri üst seviyede olan bir insanım. Herkes cep telefonumu bilir.15 yıldır aynı hattı kullanıyorum. Bütün şubelerimden ve üretimlerimden bana ulaşabilirler. Beni aramayıp “ya duydunuz mu şöyle olmuş” diyenlere …Benimle yeyip, içtiği, dost olduğunu söylediği halde arka sokak çocuklarının kapı kapı dolaşıp hakkımızda şayia üretmelerine fırsat tanıyanlara ben buradan hakkımı helal etmiyorum. Bir telefon kadar uzağız birbirimize bu kadar zor muydu beni aramak. Tanımayanlara, ilgim olmayanlara hakkım helaldir. Onlara çok görmüyorum. Ama bir aydır bu piyasayı çalkalayıp durdukları halde, beni tanıdıkları halde bana sormayıp birbirlerine laf götürüp getirenlere hakkımı helal etmiyorum. Haram olsun. Yazıklar olsun bunların hepsine evet sıkıntı yaşayabiliriz. Hepimiz yaşayabiliriz. Ama burada dimdik durduğumuz halde bu şayiaları nasıl üretiyorsunuz. Bunlar konuşulurken bizden 110 kişi maaş alıyordu. Bu emekçi kardeşlerimizin demi hakkı yoktu.onların nasıl ekmekleri ile oynadılar. Ben yine başladığım gibi

Ahmet ARİF’in dizeleri ile bitiriyorum.

Vurun ulan,vurun
Ben kolay ölmem
Ocakta küllenmiş közüm
Karnımda sözüm var.
Haldan bilene.


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar