Zülfüyâre dokunmak

AK Parti’den ayrılıp yeni parti kuranlar, CHP’nin yanında konumlanarak, ülkeye faydalı olacaklarına inanıyorlar mı? Yoksa onlar da nefretin körlüğüyle, mantıktan uzaklaşarak “Erdoğan gitsin!” diyerek başka bir şey düşünemez mi oldular! 

Kimse bu dünyada bâki değil. Birini alt etmenin yolu, ondan daha iyi olmak veya buna kitleleri inandırmakla olur. Bunun için de CHP ile ittifak etmeye gerek yok. Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama AK Parti, Türkiye siyasetinde öyle noktalara dokundu ki birçok konuda CHP zihniyetini bile köşeye sıkıştırdı. 

Bugün göstermelik de olsa örtülü hanımlarla parti reklamları için poz veriliyor, kendi TV kanallarına çıkartılıyor, iftar sofraları kuruluyor vs. Aslında normal gibi görünen bu durum, onların paradigmalarının sarsılmasıdır. Çünkü onlar için kabul edilemezdi tüm bunlar. 

İnsan alışınca bu görüntülere, sanki hep böyleydik gibi gelebilir. Nisyanla malûldür insan zira. Anadilini konuşmayı bırakın, kimliğini ve inancını ifade edemeyen insanlar, bazı eşikleri geçtiyse işte bu Erdoğan’ın AK Parti’si ile olmuştur.  Bir bakıma mektep gibi olan AK Parti, birçok şeyi değiştirip dönüştürdü. İlginç bir şekilde hem iktidar olup hem de muhalefet gibi kendisinin hatalarını da yine kendisi düzelterek giden, öğretirken öğrenen bir fenomen oldu.

Eleştirecek onlarca yanını bulabiliriz. Ancak AK Parti Hükümetlerinde eleştirdiğimiz şeyleri bile diğerlerinde görmek için ortaya bir iş, eser veya hizmet koymaları gerekir. Yani çalışmayan, üretemeyen ortaya icraat koyamayan; koymayı bırakın, fikri bile olmayanın ne yanlışı olacak ki! Boş laftan başka.

Maalesef değişime kör bakan bir kesim, dişlerini bilemeye devam ediyor. CHP’nin arka bahçesi olan bu kesimler sadece kendine demokrat ve özgürlükçü. Asla farklı olana tahammülleri yok. Hatta artık onlarla ortak olsa da geçmişte AK Partili olanlardan bile hoşlanmıyorlar. ODTÜ’deki bazı sol görüşlü öğrencilerin Ali Babacan’a olan tutumu son örnekti buna. Bu gençlerle aynı düşüncede olmasak da fikirlerini ifade etmelerinde bir engel yok, olmamalı da. Fakat kendilerinden farklı düşünene dahi tahammül edemeyen gerici sosyalistler, Babacan’ı üniversiteye sokmayacaklarını açıkladılar. İktidar olsalar ne yapacaklar acaba; farklı olanın konuşmasına bile tahammülleri yok iken. Üstelik Babacan’ın kusuru da eski AK Partili olması! Medeniyete, çağdaşlığa bakın hele! Bunlar Türkiye’nin aydınlık yüzüymüş! Ayrıca atılan sloganlar ve ifadeleri, bilgiden uzak, içi boş söz yığınları.

Babacan’a gelince; AK Parti deneyimi kendisine çok şey kattı. En önemlisi muhafazakâr kimliğiyle alternatif olabilme özgüveni. Oysa bunun üzerine artı fark koymak dururken CHP’ye yoldaş olmayı seçti. Böylece AK Parti ve Erdoğan siyasetinden bir şeyler öğrenemediğini göstermiş oldu. İyi bir muhalefet olma şansını da aynı nedenle heba etti. 

Yüz yıla yakındır süren ve hatları hayli keskin ve net olan ayrışmada, hangi tarafta duracağını bilmeyenden ne iktidar ne de muhalefet çıkar. Siyasette karakter mühimdir. O masadan da ancak magazine malzeme çıkar. Koca koca insanların siyasetteki tüm idealleri, ‘Erdoğan’ı indirmek’ olmuşsa… 

Yabancı elçiliklerin kapılarını aşındırıyor, metin onaylarını onlardan alıyor ve bundan utanç dahi duymuyorlarsa… İnsan bir sormaz mı; bu yabancılar, ülkemizin hayrına mı Erdoğan gitsin diye oyun kurup, kukla başvurusu alıyor?

Hadi onların niyeti belli!  Ya bizden olanlar! 
“Karışmayın iç işlerimize!” diyemiyorlar; zülfüyâre dokunmasın diye!