Yazı Arşivi

Yazı Arşivi

Mail: arsiv@teknikelektrik.com

(Talak/Boşanma II) İyiliği Sonsuz İkramı Bol Olan Allah’ın Adıyla

“İçinizden kadınlarına zıhar yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Onların anaları ancak, kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar (zıhar yaparken) hoş karşılanmayan ve yalan olan bir söz söylüyor. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.”1
 
Bazı erkekler hanımını boşamak ister, ama bunu mertçe ve delikanlıca yapmaz. Tabirimi hoş görün lütfen, kalleşçe boşamak veya hile ile boşamak ister. Araplarda olan bu adet şimdilerde terk edilmiş gibi gözüküyor ise de değişik versiyonları ile yine birileri tarafından yapılabilir. Yani bir kimse eşine sen anamın sırtı gibisin deyip kendisine cinsel manada yaklaşmazdı. Buna eskiden “zıhar” denilirdi. Bugün için bu deyimi çoğaltabiliriz. Şöyle ki; erkek hanımına “sen bana anamın sırtı gibisin” yerine “sen bana, kızım gibisin, torunum gibisin, annen gibi veya nenem gibisin” deyimlerini bununla kendisine nikahlanması haram olan2 birini kast ederek söylerse buna da zıhar diyebiliriz. Bununla beraber hanımına kocalık vazifesini yapmaz, her türlü eksiliğini gösterme gayretine girerlerdi. Günümüzde yine aynı şekilde başka senaryolarla eşlerini ihmal etmeye, onları boşanmaya zorlamak veya eziyet etmek için bu tür yollara başvurulduğu vakidir. Mesela bir kimse gizli veya aşikar hanımına küsüp kendisini cinsel manada ihmal eder ve ona maddi manevi kocalık vazifesini yapmaz, ta ki eşini bu durumdan bıkacak seviyeye gelsin. Allah erkeğe böyle davranamayacağını, bununla büyük bir günaha gireceğini belirtiyor.

“Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”2
 
“Kim (köle azat etme imkânı) bulamazsa, eşine dokunmadan önce art arda iki ay oruç tutmalıdır. Kimin de buna gücü yetmezse altmış fakiri doyurmalıdır. Bunlar, Allah’a ve Rasûlüne hakkıyla iman edesiniz diyedir. İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kâfirler için elem dolu bir azap vardır.”3

Zıhar gibi ağır bir suçu işleyip geri dönüş yapma imkanını kefaret vermesine bağlayan Allah ne yücedir. Zıharda ısrar edecek olan hakiki manada iman etmemiş sayılacak, kafir sayılacak. Ayette “Bunlar, Allah’a ve Rasûlüne hakkıyla iman edesiniz diyedir. İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kâfirler için elem dolu bir azap vardır”4. Buna rağmen bunda ısrar edip dönüş yapmayan bir kimse hanımından boşanmış olur ve ömür boyu hanımını askıda bırakma zulmünü de yapmamış olur.5
 
“İyilik etmemek, takvaya sarılmamak, insanlar arasını ıslah etmemek yolundaki yeminlerinize Allah’ı siper yapmayın. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”6
    
Bazı kimseler yaptıkları bir iyilikten sonra, iyiliğin karşılığını göremiyor veya iyiliğine mukabil nankörlükle karşılaşınca, bundan sonra hiç kimseye iyilik yapmayacağına dair Allah adına yemin ederler. Bu hal özellikle küsen veya kavga eden karı koca ilişkisinde veya akraba ilişkisinde çok yaşanan bir durumdur. Bu ayet, bu tip durumlarda şayet böyle bir olay olmuşsa dahi Allaha edilen yemini bahane ederek insanlara yardım etmemekten veya insanların arasını düzeltmemek için bahane üretmekten bizi men ediyor7.  Peki ya gerçekten yemin eden birisi ne yapması lazım? Hemen ettiği yemini bozup, kefaretini verip, insanların arasını düzeltmesi lazım gelir8. Buradan şunu da anlamamız gerekiyor; çok gerekmedikçe, olur olmaz şeylere yemin etmekten sakınmamız lazım9. Özellikle insanlara faydalı olacak eylemleri yapmamak için yemin etmememizi, edersek bile yemin kefaretini verip iyi ve hayırlı işlere vesile olmamızı Cenab-ı Allah emrediyor.
 
“Allah, sizi kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz. Fakat sizi kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar. Allah, çok bağışlayandır, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)”10

İnsanlar ahlak ve karakter yapısı itibari ile farklı farklıdır. Kimisi olgun, ciddi, az konuşurken, kimisi de geveze, boşboğaz, olur olmaz konuşur veya çok şakacıdır. İkinci tiplemedeki insanlar konuşurken içlerinde bir kasıt olmaksızın yemin ederek konuşurlar. Mesela hanımına derki; “Hanım! Vallahi şunu yaparsan boş olursun veya annenlere gidersen doksan dokuz talakla boşsun.” derse ve buna benzeri sözleri ister hanımına yalnızken, ister bir başka kimselerin yanında, boşanma kastıyla söylenmediği müddetçe ve hatta yemin etse dahi boşanmış sayılmaz. Yani şaka olsun diye veya şamata olsun diye çok çirkin sözler söylemiştir.
 
İbn Abbas (ra) anlatıyor: "Kim hanımını (kendine) haram kılarsa, bu, (boşanma ifade eden) bir şey değildir, bu söz bir yemindir, yemin kefaretinde bulunur. Nitekim ayet-i kerime'de Cenab-ı Hak; "Allah'ın Resulünde sizin için güzel örnek vardır. (Ahzab 21) buyurmuştur."11
    
Amr İbnu Şuayb -an ebihi an ceddihi-(ra) anlatıyor: "Allah’ın Nebisi (sav) buyurdular ki: "Boşama, azadlık, satış malik olunan şeyler için caizdir. Kim günah bir şey üzerine yemin ederse ona yemin yoktur. Kim sıla-ı rahmi keseceğim diye yemin ederse, ona da yemin yoktur. Nezir de kendisiyle Allah'ın rızası taleb edilen şeyler üzerine yapılır."12
 
Ayeti tekrar okuduğumuzda “Allah, sizi kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz” diyor. Lakin bir kimse şaka dahi veya gevezelik olsun gibi yemin sözlerini sarf ederse ve bundaki kastı, niyeti ne ise Allah kalpleri bilen olmasından dolayı bundan kişiyi sorumlu tutar. Herkesin danışma mercii vicdanıdır. Kimse Allah’ı kandırmaya, aldatmaya veya tuzak kurmaya kalkmasın. Bunun dışında insanlar hata yapabilir ve bir an dalgınlığa gelebilir. Tevbe edip kendisini Allah’a affettirmesini bilecek ve sığınacaktır. Ayetin sonunda ne güzel ifade edilmiştir; “Allah, çok bağışlayandır, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)”

“Eşlerine yaklaşmamağa yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde) dönerlerse, şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”13

“Eğer (yemin edenler yeminlerinden dönmeyip kadınlarını) boşamaya karar verirlerse (ayrılırlar). Biliniz ki, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”14
 
Yukarıdaki peş peşe gelen iki ayeti birlikte ele alalım. “Eşlerine yaklaşmamağa yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır.”  Mesela hanımından uzaklaşmak niyetiyle Almanya’ya iş bahanesiyle giden bir kimse, orada yıllarca kalır ve eşini ihmal ederse durum yine aynı olacaktır. Düşünün ki bir adam iki evlidir ve eşlerinin bir tanesine küstü ve yanlış davrandı, işte yukarıdaki ayetin kuralı gereği bu durumu dört ay uzatabilir. Yukarıda izah etmeye çalıştığımız zıhar olayı da ayrılmaya ısrar edenlerde böyledir.15
 
Hanımına yaklaşmamak üzere yemin eden bir kimseye Allah (c.c.) bu tavrını en fazla dört ay uzatabileceğini söylüyor. Ondan sonrası ya barışır beraber olurlar, ya da boşanıp ayrılırlar. Barışıp beraber yaşamaya ve bu evliliği sürdürmeye karar verirseler yemin kefaretini vererek, Allaha sığınıp yaptıklarından af dileyeceklerdir. “Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Normal yemin kefareti, zıhardan daha hafif olup yerine getirilmesi emrediliyor.

“Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin kefareti, ailenize yedirdiğinizin orta hallisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun kefareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin kefareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah, size ayetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.”16
 
“Allah, yeminlerinizin (keffaretle) çözülmesini size farz kıldı. Allah, sizin mevlanız (sahibiniz, yardımcınız)dır. O, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”17

Şayet zıhar yapılarak veya boş bulunulan bir anda yemin edilirse bunun mutlaka çözümlenmesini, bu mağduriyetinin giderilmesi (cezası verilerek) gerektiğini erkeklerin üzerine namaz ve oruç gibi farz kılındığını ayet söylüyor. Allah gerçekten her şeyi bilen, her şeyi yerli yerine oturtan, hüküm yani kanun koyan ve hükmünde de isabet edendir.

“Ey iman edenler! Mü’min kadınları nikâhlayıp, sonra onlara dokunmadan (cinsel ilişkide bulunmadan) kendilerini boşadığınızda, onlar üzerinde sizin sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Bu durumda onlara mut’a (onların hoşnut olacakları bir mal)  verin ve kendilerini güzel bir şekilde salın.”18
 
Maalesef günümüzde sıkça rastlanan şu olay sürekli gündemdedir; bir şekilde nişanlanıp evliliğe adım atacak eşler, sözüm ona haram işlememek adına imam nikahını önceden kıyıp, birbirilerini daha iyi tanımak adına flört etme isteğindeler. Özellikle genç çiftler ve ebeveynleri bu hataya çok düşüyorlar. Ve bu minval üzere geçici heveslerini alıp iş ciddiye, alış verişe gelince sorunlar, tartışmalar başlayıveriyor. Tez canlı davranan gençler sorunları çözmek yerine kaçmayı yani boşamayı tercih ediyorlar. Bu durumda genellikle mağdur olanın kız tarafı olduğunu ve bunların mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini anlıyoruz. Onlara mümkünse razı olacağı bir mal verilmesi ile birlikte güzel sözlerle özür dilenilmesi gerektiğini anlamakla birlikte erkeklerin cinsel birliktelik olmamışsa hanımlarına sayacakları bir bekleme süresi olmadığını görüyoruz. Yani eşini boşar boşamaz eğer bir talip çıkarsa evlenilebileceğini ayetten çıkarıyoruz.

“İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün (iddet) beklerler. Sürelerini bitirince artık kendileri için meşru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”19
 
Daha önce iddeti kocaya saydırtan20 ve yine cinsel birleşiminde bulunmayan kocasına saydırtmayan21 Allah, bu defa kocası vefat eden bir hanımın kendisine iddeti yani bekleme süresini saydırtıyor. İşte kadının kocası vefat ettiğinden dolayı yanında olmayan kadın tek başına yani kendi kendinedir. Kadın belki ailesinin yanında çocuklarının yanındadır. Ama iş iddete gelince Cenabı Allah, sayma işini kadının ne çocuklarına ne ailesine ne de kayınvalidelerine veriyor. Allah iddeti sayma işini kadının kendisine veriyor. Yani kocasız olduğu anda veriyor. Bekleme sürelerini bitirince kadın meşru olarak örfe ve İslam’a uygun bir biçimde evlenebilir. Ya hamile iseler hamilelikleri bitene kadar bekler ve iddetleri doğum yapmaları ile sona erer.22
 
“(Vefat iddeti bekleyen) Kadınlara kendileri ile evlenmek istediğinizi üstü kapalı olarak anlatmanızda veya bu isteğinizi içinizde saklamanızda sizin için bir günah yoktur. Allah biliyor ki, siz onlara (bunu er geç mutlaka) söyleyeceksiniz. Meşru sözler söylemeniz dışında sakın onlarla gizliden gizliye buluşma yönünde sözleşmeyin. Bekleme müddeti bitinceye kadar da nikâh yapmaya kalkışmayın. Şunu da bilin ki, Allah içinizden geçeni hakkıyla bilir. Onun için Allah’a karşı gelmekten sakının ve yine şunu da bilin ki Allah gerçekten çok bağışlayandır, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)”23
 
Bu ayet yeniden evlenmeyle ilgili olarak bize çok önemli bir detay veriyor. Şu ana kadar saydığımız talak çeşitlerini göz önünde bulundurursak her boşama çeşidinde hanım kocasının evinden çıktığı an veya kocası vefat edipte kadının kendi kendine kaldığı yani tek başına sayacağı iddet müddeti içerisinde evlilik görüşmesi yapmasında bir günah yoktur. Meşru bir şekilde örfe uygun olarak konuşulması veya aile büyüklerinin bunu gündem etmesinde bir günah veya bir ayıp yoktur. Ama bunu yapacak olan kadınların boşama çeşidinin iddet müddeti boyunca gizliden gizliye buluşup görüşmesi sözleşmesini Rabbimiz yasaklıyor. Bununla birlikte iddet müddeti bitmeden hiç kimse ile yeni bir nikah yapılmasını Allah (c.c.) istemiyor. Hak Teala (c.c.) bunları adeta kendisinin bir kırmızı çizgisi olarak görüyor.

“Onun için Allah’a karşı gelmekten sakının” diyor. Allah’ın kitabındaki usulde hep şunu gördük. Tehdit içeren cümlenin veya ayetin arkasından hemen Allah’ın rahmetinin yüceliği bağışlaması ayrı bir güzelliktir. Ne olursa olsun yanlış yapılabileceğini ama kişinin kendisini Allah’a af ettirtmesini bilmesi için Rabbim sürekli hatırlatıyor. Ve ayet şunu diyerek biter “ve yine şunu da bilin ki Allah gerçekten çok bağışlayandır, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)”

1Mücadele 58/2 - 2Nisa 4/22-24 - 3Mucadele 58/3 - 4Mucadele 58/4 - 5Bknz. Boşanmak için -
 Bakara 2/226,227 ayetlerin izahları - 6Bakara 2/224 - 7Tahrim 66/2 - 8Maide 5/89 - 9Münafikun 63/2
10Bakara 2/225 - 11Buhari, Talak 8, Tefsir, Tahrim 1; -  Müslim, Talak 19, (1473); Nesai,  Talak 16, (6, 151)
12Ebu Davud, Talak 7, (2190, 2191, 2192); - Tirmizi, Talak 6, (1181) - 13Bakara 2/226 - 14Bakara 2/227
15Mücadele 58/2-4 - 16Maide 5/89 - 17Tahrim 66/2 - 18Ahzab 33/49 - 19Bakara 2/234 - 20Talak 65/1
21Ahzab 33/49 - 22Talak 65/4 -  23Bakara 2/235

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar