Ram, İtaat ve Demokrasi

Demokrasi bir kurallar rejimidir aynı zamanda. Demokrasi demek istediğinizi fütursuzca yapma, başkalarını rahatsız etme ve amme düzenini bozmak demek değildir. Demokratik nizamda yasama yürütme ve yargı erkleri vardır. Bunların hepsi birbirinden ayrı işler.

Hani ilkokulda bize öğretiyorlardı ya! Bizim özgürlüğümüzün bittiği yerde başkasının ki; başkasının bittiği yerde ise bizim özgürlüklerimiz başlar. Yani ben istediğimi yaparım kimse bana karışamaz demek nobranca, cahilce ve bedevice bir tutumdur. Hiyerarşinin olmadığı yerde anarşi olur.

Yine demokrasilerde egemenliğin millete ait olduğu kabul edilir ve bu egemenlik seçilmiş vekillerce oluşturulan meclislerce kullanılır. Yani demokrasilerde meclisler teşrii makamlarıdır. Yasa çıkarırlar ve bu yasalara da ülkenin vatandaşları uyar ona göre yaşarlar. Bu vatandaşlar’’egemenlik nasıl olsa biz milletin; bu kanunlarda bizim adımıza Meclis’te yapılıyor o halde biz istediğimiz gibi yaşarız. Trafikte kırmızıda geçeriz ceza ödemeyiz, mahkeme kararlarını tanımayız, banka faizleri %15 olsa da kabul etmeyiz, para çekeriz %5 ila geri öderiz ‘’ diyemezsiniz.
 
Ya da misal Cumartesi-Pazar Covid-19 tedbirleri çerçevesinde saat 20.00’den sonra sokağa çıkma yasağını yürütmenin başı Sayın Cumhurbaşkanımız yasakladıktan sonra birileri çıkıp ‘’biz milletiz, biz asiliz Cumhurbaşkanı yasak koyamaz bize! Sokağa dökülürüz’’ diyemez. ‘’Ama biz milletiz. Biz sorgulayan bir nesiliz... Biz Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yönetilmeyiz, otoriteye itaat etmeyiz’’ falan diyemezsiniz.

Derseniz ne olur? O demokrasi ile idare olunan Cumhuriyetin kolluk kuvvetleri size müdahale eder. Bu da hiç anti demokratik bir uygulama olmaz. Alındığı yer olan Batı’da bunun tatbik ediliş şekillerine de bakabilirsiniz. Her kafanıza eseni yapmanız her nefsinize hoş geleni yerine getirmek istemeniz mümkün değildir.

Fransa’nın başkenti Paris’te Charles de Gaulle havaalanında güvenliği sadece polis değil aynı zamanda askerlerde sağlar. Havaalanının gümrük pasaport işlemlerinin yapıldığı salonuna girer girmez uzun namlulu silahlı askerlerle karşı karşıya kalırsınız. Bir Fransız vatandaşı; efendim askerin ne işi var havaalanında diyemez. Önünü kesip arama yaptığında,’’sen kimsin ya ben milletim; sen benim için varsın burada. Benim vergilerimle sen burada maaş alıp vazife yapıyorsun’’ diyemez. Derse çok sert tepki görür. Ya da sokak eylemleri demokratik hakkımızdır deyip sarı yelekleri ile ateş yakıp yasak olan yerlerde yürürse yine sert tepki görür. Coplanır, gaz yer, yerlerde sürünür ve Paris hapishanelerinin soğuk zindanlarına girer...

E peki nerede kaldı Fransa’nın özgürlüğün beşiği demokrasinin iyi uygulandığı bir ülke oluşu? Hayır! Cumhuriyet ve demokrasinin başıbozukluk rejimi olduğunu kim söyledi size? Siz ABD’de yüksek yargı üyelerinin Başkan tarafından atandığını nasıl bilemezsiniz? ‘’Efendim ABD başkanı Trump Cumhuriyetçi partinin mensubudur. Onun seçtiği hâkimleri savcıları biz tanımayız’’ diyen bir ABD vatandaşı ya da gazeteci ne muamele görür? Biliyor musunuz?
 
Peki, nedir demokrasi o halde? Demokrasi bir kurallar manzumesidir. Bu kuralların mutlaka işlemesi gerekir. Bu kurallara ancak itaat edilirse hiyerarşik düzen devam eder. Yani tebaanın, vatandaşın; devletin kurallarına uyduğu, itaat ettiği, kısaca farsça ifadesi ile ‘’ram’’ olduğunda DEVLET devam eder. Tebaa yani vatandaş yani halkımız DEVLET’e tabi olmaz ise anarşi olur ve terör örgütleri, mafya, eşkıya ya da askeri cunta oluşumları ülke de cirit atar. Tıpkı eski Türkiye de olduğu gibi. O yüzden Ram ve İtaat milli iradeye onun seçtiği meşru yöneticilere şarttır. Düzen böyle işler.