Ekim ayında ECB’den gelen parasal genişlemenin uzatılacağına dair haberler, istihdam piyasası ve büyümeye dair zayıflayan veriler ile ABD tarafında FED’in faiz artırımını geciktireceğine yönelik beklentiler fiyatlanmaya başlanmış ve gelişen piyasalarda iyimserlik hakim olmuştu. Türkiye maalesef seçim belirsizliği nedeniyle bu fırsatı kullanamadı. Beklentilerin çok üzerinde (271bin) gelen ABD tarım dışı istihdam verisi ise tüm beklentileri bozarak piyasaların FED’in bu yıl bitmeden bir faiz artırımına geçeceğini tekrar fiyatlamasına neden oldu. Gelişen ülke piyasaları yeniden baskı altına girerken, ABD 10 yıllık tahvili yükselişine devam ediyor. 16 Aralık’ta faiz kararını açıklayacak FED’den faiz artırım beklentilerinin de %55’ten %70’e çıktığını görüyoruz. Bu durum ister istemez tansiyonu artırıyor. Türkiye’de de faizlerin yükselmesi riskini artırıyor.
İçeride ise politik tarafta seçimler bitmiş ve tek parti hükümeti kurulacak olsa da, kısa vadede piyasalar için en kritik konu olan kabinenin oluşturulması, kurmayların belirlenmesi ve Ekonomi ve Maliye Bakanlığı’na ilişkin isimlerin kimler olacağı yakından takip edilecek. Özetle içeride de gündem belirsizlikleri barındırıyor.
Burada önemli olan konu FED faiz artırımına Türkiye hangi faiz seviyelerinde yakalanacak, 15-16’larda mı? Yoksa 10-11’lerdemi?. Bunu yaşayarak göreceğiz. TCMB’nin FED öncesi siyasi belirsizliğin bittiğini bahane ederek faiz indirimi yapması, reel sektöre de bir rahatlama getirebilir. Bunun yanında Global emtea fiyatlarındaki ciddi düşüşe rağmen kurların yüksek kalması reel sektörün ucuz ithalat yapmasını da olumsuz etkilemektedir. Bu durum enflasyonun düşürülmesine de engel oluşturuyor.
Global piyasalarda spekülatörlerin ciddi dalgalanma fırsatlarını iyi değerlendireceğini unutmadan nakit akışınızda gerek kur gerekse faiz riskinizi çok iyi yönetmemiz gerekiyor. Yoksa tüm kazançlar bu zararları kapamaya gidebilir.
Saygılarımla,
Facebook Yorum
Yorum Yazın