Güldalı COŞKUN

Güldalı COŞKUN

Mail: yazarlar54@teknikelektrik.com

Musibet ve Muhalefet

Siyaset üstü konular vardır. Doğal afetler ve terör saldırıları gibi. Bu musibetler karşısında milletçe birlik olmak ve dayanışmak zorundayız. Kimi maddi, kimi manevi olarak elinden geleni yapmalı ve acılar üzerinden siyaset yapılmasına izin vermemeliyiz.

Siyaset önemli elbette ama bunu her durumda testere gibi kullanmak, üzerinde oturduğumuz dalı fark etmeden kesmek olmuyor mu?

Bir süredir iklim değişiklikleri nedeniyle, dünyada ve ülkemizde ya sel baskınlarına neden olan sert yağışlar ya da kuraklık nedeniyle orman yangınlarıyla karşı karşıyayız. Bu hem yerel hem de küresel bir sorun maalesef.

Bu sorunu çözmezsek, çocuklarımıza korkunç bir dünya bırakacağız. Zor günlerdeki sorunlarla baş edebilmemiz için, iktidar kadar muhalefete de önemli görevler düşmekte. Muhalefetimizin artık ergenlikten çıkıp, yetişkin bir birey gibi sorunları kavrayarak çözüm önerileri getirmesini çok isterdim. 

Fakat bunu yapmıyor. Zira yaşadığımız her musibette muhalefetin tek bir amacı var. İktidardan ne pahasına olursa olsun kurtulmak. Bunun yolu yordamı belli. O yol asla, felaketlerden ve insanların acılarından faydalanmak, yalan ve iftiralarla halkı manipüle etmek olmamalı.

Acil durum halinden çıktıktan sonra, samimi şekilde kriz yönetimindeki eksikleri, hataları, halkın yardımına doğru ve etkin bir biçimde koşulup koşulmadığını, olanlar ve olması gerekenleri dile getirmek, muhalefete değer katar, halkta da güven duygusu uyandırır.

Kusursuz, eksiksiz bir iktidar yok. Böyle bir iktidar dünyanın hiçbir yerinde yok. Bırakın ülkenin tümünü, oy veren kitlesinin tamamının bile beklentisini karşılayan bir iktidar yok, olamaz da.

Yani ne kadar çok muhalefet edecek mevzu, argüman veya beklenti vardır; değil mi? O halde; insanı artık tiksindirecek kadar paçozlaşmış muhalefet biçiminin izahı ne?

Felaket bölgesindeki insanların morale ihtiyacı varken, sırf iktidar yıpransın diye, “HES barajı patlamış!” “İktidar yardımlara engel oluyor!”, “Çok fazla ölü var; her yer ceset dolu, saklıyorlar!” gibi yalanları yaymanın insani tarafı nerede? İnsanlarda çaresizlik duygusu yaratıp, bundan beslenmenin kötü ruhunu taşımak çok yorucu değil mi? 

Üstelik yaydıkları yalanlar çürütülse bile aynı şekilde ısrar etmeleri ve pişkince bu tutumu sürdürmelerine ne demeli! O zaman anlaşılıyor ki gerçekler veya ülke yararı onların çok ilgi alanında değil. Ülke yıkılsın, insanlar ölsün, ekonomi çöksün önemli değil; yeter ki Erdoğan gitsin! 

Bu denli şirazesi kaymış bir muhalefet ile sağlıklı bir siyasi ortamın oluşması nasıl mümkün olabilir ki? Kendi adıma seçeneksiz bir iktidar istemiyorum. Oy verirken ülkenin temel problemlerini çok iyi bilen ve bunları çözme yetisine sahip çeşitli seçenekler olmasını kim istemez ki? 

Ne yazık ki, ana muhalefetin çizgisi, diğer irili ufaklı muhalefeti de etkiliyor ve aynı yıkıcı tarz, gerçek sorunları konuşmamıza engel oluyor. 

CHP artık müzedeki yerini almadan ülkemizde bir normalleşmeden söz etmek mucize gibi. Sağlıklı bir siyasi yelpazenin oluşumuna da engel oluyor. Çünkü kendisini siyaset üstü gören bir zihniyetle yaşıyor. Sanki bir tarikatmış gibi kendisini kabul ettirdiği kitlesi de “siyasi başarısına” bakarak oy kullanmıyor. 

Peki, neye bakıyor, ölçü nedir?

Lütfen artık bu soruyu kendilerine sorsunlar. Aklı başında bir muhalefete gerçekten çok ihtiyacımız var.
 

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar