Güldalı COŞKUN

Güldalı COŞKUN

Mail: yazarlar54@teknikelektrik.com

İTTİFAKLAR

31 Mart 2019’da yapılacak olan yerel seçimlere hazırlanıyoruz. Partiler adaylarını açıklıyor, bazı seçim bölgelerinde de ittifaklar yapılıyor.

AK Parti ve MHP, İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok ilde ittifaklarını açıkladılar. 

CHP, HDP, SP, İYİ Parti ise ittifak ettikleri halde bunu açıkça dile getirmediler. 

CHP’nin aday profili de kimi yerde daha çok sağ seçmene hitap edebilecek adaylardan, kimi yerlerde ise HDP’ye yakın olan kişilerden tercih edildi.

Bu durum CHP içinde çeşitli istifalara neden olmakta, benzer durum İYİ Parti’de de yaşanmakta. Ayrıca partiler arası trafik, ilginç transferler de medyanın ilgi odağı olmakta.

Yılların ülkücüsü Yaşar Okuyan’ın CHP’ye geçmesi de bu ilgi çekici durumlardan biriydi.

CHP, İYİ Parti arasındaki ittifak bir yana asıl HDP’nin bunlarla birlikte hareket etmesi, üzerinde hayli durulacak bir mesele. 

Aynı şekilde SP’nin de CHP ile ittifakı dikkat çekici…

Öte yandan ittifak etmenin demokrasi açısından oldukça yararlı olduğu kanısındayız. Zira ideolojilerin sivri yanlarını törpüleyip daha insanı temel alan politikalarda buluşmak ve ortaklaşmak, ülke adına bir kazanımdır.

Peki bizde olan tam olarak bu mudur?

Her iki taraftaki ittifakları ve partilerin varlık nedenleri, dünya görüşleri ve çizgileri açısından ele aldığımızda, yaşadığımız tam olarak nedir?

1922 yılında Atatürk tarafından kurulan ve altı ok ile çerçevesi çizilen CHP, 1950 yılına kadar ülkeyi tek başına yönetirken, çok partili sisteme geçişte de hayli direnmiş, 1946 seçimlerinde hile yaparak (açık oy-gizli tasnif yöntemi), bunu daha da geciktirmişti.

CHP kendisini devletin tek sahibi, rejimin bekçisi olarak tanımlarken; adındaki “halk” kelimesinin aksine, halk karşıtı politikalar izlemiş, kendisinin tarif ettiği “makbul vatandaş” dışındakileri yok saymıştır.

Çok partili sisteme geçildiğinde ise çizdikleri çerçevenin dışına çıkan herhangi bir parti veya oluşumun, halkta karşılık bulması karşısında, örtülü veya açık darbecileri destekleyerek statükonun yanında durmuştur.

Her darbe ile rakiplerini yok ettiğini düşünürken, onların arkasındaki halk desteğini daima yok saydı. Zira onun için önemli olan devletin Kemalist ideolojisi idi. Kendisinin de varlık nedeniydi ve yıllar geçmesine rağmen en ufak bir değişim gösteremiyordu.

Kürtleri ve İslamcıları rejim karşısında en büyük tehdit olarak gördüğü için, en ufak açılımı taviz ve Cumhuriyetin niteliklerine ters düşme olarak görüyordu.

Yaşadığımız PKK teröründe, 50 bin insanın kaybı ve maddi manevi zararlarımızın arkasında, bu zihniyetin payı çok büyük.

Fakat geldiğimiz noktada PKK’nın tüm bunları aslında kullanarak Kürtleri istismar ettiği de açıkça görülüyor artık. Terörün hak aramada bir yöntem olmayacağı bir dönemde ve her talebin özgürce ifadesi, siyaset serbestisi gibi haklara kavuşulmuş olmasına rağmen, bundan rahatsız oldukları ortada ise bunun nedenleri üzerine durulması gerekir.

PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile CHP ittifakı ideolojik, kültürel, siyasi ve sosyal ve tarihi açıdan oldukça dikkat çekici değil mi bu durumda?

Öte yandan, MHP ile de koalisyon yapacaklarını söyledikleri 2015 Seçimleri ve şimdi İYİ Parti ile raks! Bunlar eşyanın tabiatına aykırı. Tıpkı SP’nin CHP ile ittifakı gibi.

CHP, diğer partilere yaşam hakkı tanımayan bir ideoloji partisi.

Ya artık CHP Kemalist değil ya da hepsi Kemalist.

Hayrolsun!



Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar