İnce İnce Narince!

Seçim vaatleri, oldukça cezbedici…


Dinlerken aklıma, “Bas bas paraları Leyla’ya!” şarkısı geliyor.

Yok mu arttıran diye bağırıyoruz biz “koyunlar(!)”.


Öyle ya, kolay etkileniriz vaatlerden! Hem ne de olsa hafızamız balık! 


Geçmişi unuttuk!


E, az zaman olmadı, ülke kurulalı; 16 yıl. Dile kolay!


Biz öyle başka ülkelerdeki gibi, uçuk seçim vaatleri mi gördük canım!


Çift anahtarlar, evler ve arabalar falan-filan vereceğiz demişler, 16 yıl önce bilmem hangi ülkede!


Şimdi ise borçlarımız silinecek, kartlarımız ödenecekmiş. Yarın, AVM’deyim!


İş bulana kadar tüm işsizlere 500 lira, emeklilere asgari ücret veya 1500’er yüz lira ikramiye…


Asıl ganimet, sarayı satınca olacakmış! Zengin olduk ya, haberimiz yok!..

Yatırımlar mı; aman canım ne uğraşacaklar, dondurup durdurmak varken.


Bu arada herkes 3 dil öğrenecekmiş! Bak buna bayıldım. Ülke yeni kurulduğundan, daha yolun başındayız, ne üçü canım 5 de yetmez 7 tane ver ver ver, ver Allah’ım ver!


“Son günlerde sıkça Zübük, geliyor aklıma!” diyor bir güzel insan. Aziz Nesin, halt etmiş; onun Zübük’ü bile masum kalır bunlardan.


Makineler isyanda, çark konusunda ünlü Fizikçi, süper modeller geliştirmiş. Bir İnce mitingiydi; vatandaşın birine, uygulamalı kinetik enerji dersi verirken tarihe geçtiler. Neyse ki, ivmesi düşükmüş, az hasarla atlattı garibim!


Olsundu; bir tarihe şahitlik etmek gibisi var mı?!


“Benim adım Cemil, ben yaparım!” diyen bir komşumuz vardı hani ekranlardan!

Gelip duruyor bu ara akılcağızıma!

Ne alaka oysa!


Çok ilginç vaatler var çok!


Çözüm Süreci’ni baltalamak için yapmadığınız kalmasın; önemli eşiklerin aşıldığı, en kıymetlisi de bir zihniyet değişiminin başarıldığı, kadim bir sorunun çözümünü dola diline, itibarsızlaştır beyaz kefenle yola çıkanları, sonra da asli faaliyetine dönüş yapan “hendekteki su tabancalı arkadaşların!” ile can ciğer kuzu sarması olun.


Kardeşmişsiniz siz ya, mirası mı bölüşemediniz?!


Bravo şimdi, hep böyle dost kalın!


Ancak, asıl sorununuzu çözmeniz lazım. Ciddi bir sorundu AK Parti’nin paradigmayı delmesi. Evet ciddi. Bu sorunu çözmenin en iyi yolu da birlikte el ele tutuşup, ‘olmasaydı olamayacakları’ sistemi korumaktı!


Öyleyse, canını yediğimin ülkesindeki “Demokrasi Güçleri” birleşmeliydi. Hem, emir büyük yerden! 


Demokrat, silahlı, ölü sever, aydın, insan hakkına saygılı dünyanın en çevreci, en adil, en Bayık katilinden!


Erdoğan gitmeli kardeşim! Tehlikeli bir adam!


Ne güzel yuvarlanıyordu iş yapmadan, kağıt üzerinde bol kepçeden atanlar!


Demokrasi, özgürlük, hak, hukuk, adalet, eşitlik…  Yakışıklı kelimeler Allah için!


Meğer, bu şapşiklerin kapışması da tiyatroymuş!


 Birlikte “sallamaca”oynamışlar!

Bak ya, “yansıtma” yapılmış; darbeye tiyatro derken!


“Demokrasi Güçleri’nden” olan kimileri de baş örtüsü için, gereksiz zorlamışlar patronu; mahcuplarmış bu günlerde!


Te Allah sizin!


Ne güzeldi hayat! Bu Erdoğan yok mu bu Erdoğan! Dokunulmazlara dokundu. Bütün büyü bozuldu!


Malzeme bırakmadı adamlara, makyajları döküldü. Çirkin yüzler meydanda.


Yan gelip yatarken, ne güzeldi hayat!

Keyfini bozdu milletin!


Neyse, çok üstüne gitmeyelim, yeni tazelendi abdestler. Namaza yetişse bari, ince ince narince!