Yazı Arşivi

Yazı Arşivi

Mail: arsiv@teknikelektrik.com

HALİÇİN KIYISINDA....

Puslu bir camın ardından bakıyorum hayata….

Parmaklarım, ne çizdiğinin farkında olmadan camda şekiller çiziyor.
Kafamda binbir düşünce…
Kışın kapıya dayandığı, hatta dayanmaktan öte; aralayıp, içeri girdiği yağmurlu günlerden birindeyim.Yolun ışıkları, geçen arabaların ışıklarına karışıp, Haliç üzerine yansımalar yaparken şükrediyorum her şeye.Yaklaşık iki haftadır her köşesinde mutlulukla gülümsediğim evimi seviyorum.Yaslandığım camın ardında diğer evlerimi görüyorum geçmişime uzanıp. Her evin kokusu farklı deseler de inanıyorum ki insan kendi kokusunu kendi ruhunu taşıyor evlere. Değişken ruhum ince bir yerinden yakalayıp hayatı, katılıyor evlerin içindeki hayatlara.
 
Haliç üzerine düşen bir ışık yakalıyorum, çocukluğumun o uzaklardaki evi oluyor bir anda. Çocukluğum, ilk yaşadığım evim, ailem…Babamın kendi elleriyle her tuğlasını ördüğü, dört gözlü yere yakın, gece konmayan ama gecekondu ayarında, içinde sonsuz hayaller kurduğum yer. Evimizin tek katlı yol kenarında olmasıyla bir ayağımız hep yolda, sokakta olurdu. Sokaklarda biz çocuklar, kapı önlerine atılmış minderlerde annelerimiz. Ben acıkmadığım sürece eve girmezdim. O küçücük odalarına sığdığımız fakir evinde gece yatağa girince sonsuz pembe hayallerim başlardı. Kışın hamsinin sık sık piştiği mutfağımızda sıcak soba başında uyumak en keyiflisiydi. Karadeniz ikliminden bolca yağan yağmur keyfimizi kaçırırdı.
 
Bir sabah biz masal kahramanı üç kardeş, annemin çaput yorganının altında soğuktan sarılmış yatıyoruz. Çaput yorgan dersin ki insan ölüsü altına giren kaldırıp çıkamıyor. Öyle ısınmışım kendimi çeşme başında görüyorum rüyamda. Gerçekte evin damından akan yağmur suyu yüzüme damladıkça, uykuda çeşmeden akan su zannediyorum. Tam bu sırada annemin sesi kendime getiriyor beni ’’kalkın kalkın uyyy ıslandı yatak yorgan, nedir bu damdan çektiğim’’.

Diğer bir ışığı yakalıyorum Haliç’te şimdi yol oluyor o da benim için İstanbul’a uzayan yeni bir eve, evliliğime uzayan yol.Türk filmlerinin siyah beyaz dönemlerinde geçen hayalini kurduğum o toz pembe Beyoğlu ve semte yerleşmemle bu hayallerimin yıkılması . Dıştan iyi görünen yeşil bir apartmanın önündeyiz. Girişte perdeleri güzel bir daire...”Hoş benden önce bu eve gelin gelen ablama mektup yazarken, adres kısmına kat bir yazmıyor muyduk, bu daire onların olmalı , perdeleri de güzelmiş’’ diyorum çocukça, içten içe sevinerek. Apartmana giriyoruz. Tahmin ettiğim dairenin kapısı geçilip, aşağı iniliyor bir kat daha,’’olsun burası da iyi ‘’demeye kalmadan orada da mola verilmeden bir kat daha iniliyor. Başlıyor bende korkular ‘’Allahım ben nereye düştüm, yoksa karanlık mağara mı burası ‘’diyorum. Eve gelin gelişim tam hayal kırıklığı diye düşünürken içerden görünen muhteşem manzaraya şaşırıyorum. Hatta balkonun yüksek oluşu yüreğime su serpiyor. O gün orada başlayan hayatım bir oda içerisinde, kalabalıklar arasında yeni toz pembe hayallere pencere açıyor. Gece herkes uyuduğunda, Haliç’in ışıkları geleceğimin feneri oluyor. O kalabalıkta kargaşada arada kaynayıp giderken iki çocuğumla birlikte ben de varım diyorum hayata adeta.
 
Dışarıyı gören salon penceresi yarınlarımın umudu oluyor aldığım her nefesle. Çok önceleri küçük evlere sığan yürekler, zaman geçince sığmaz oluyor bir yerlere ve küçük ailemle çıkıyorum başka eve bir üst kata.
 
Karşımda duran Haliç geniş terasla daha da büyüyor bir anda. Küçük ailemle kurduğum dünya evcilik oynatıyor bana şimdi. Artık biliyorum bir şeyler değişiyor, ben değişiyorum hayallerim azalıyor, mücadelelerim başlayarak kalan hayallerimin önünü kesiyor. İki çocuk bir eş kalıyoruz bir yıl orada.
 
Sonra başka bir ev... Dar sokağı bile olmayan ama içine ruhumu katmaya çalışıp yinede katamadığım. Sevmiyorum o evi, bir şey var biliyorum ve sevemiyorum. Tam yerleşme aşamasında olur ya güzelleşince çok severim derken uzaktaki kardeşimin kocasının ölüm haberiyle ürküyor ve soğuyorum o evden sanki bu ev kötü haberin kaynağıymış gibi. İkinci bir ölüm haberi daha artık bize başka evin kapısını açıyor.
Dönüp Haliç’e tepeden bakacağımız eve geliyoruz..Manzaram göz kamaştırırken, hayatım gitgide karanlığa gömülüyor, hayallerim kalmıyor. Bu koşturmaca arasında çocuklar büyüyor, biz büyükler kavgalarımızla hayatı onlara zindan ederken. O zaman anlıyorum ruhumu yitirip evlere katacağım bir şey kalmadığını.
 
Dışardan birilerinin daha iyi yaşam daha kaliteli yaşam diyerek ittiği Mecidiyeköy çok şeyi değiştiriyor hayatımda. Yeni evin güzel, yerin kaliteli olması başta huzur veriyor gibi görünse de ilerleyen zamanlar, iyice uzaklaşmama sebep oluyor, ben olma kavramını idrak edemeden biz olmaya zorlandığım adamla. Kendi yaralı yanıma çocuklar iyi geliyor. Derken; uçmak istiyorlar kendi evlerine, kendi evliliklerine.Ve kalıyoruz iki kopuk insan olarak, ruhunu yitiren evde. Her akşam ayaklarımın geri geri gittiği evde, bir akşam cesaretimi toplayarak ‘’bitsin artık ‘’ sözüyle sonlandırıyorum bizliği.

Artık yolda tek başımayım. Geri kavuştuğum, yaralarını sardığım ruhumla başka yeni bir evde.Tam bir yıl içine yüzlerce hayal koyduğum evimin her köşense ruhumu yerleştiriyorum, benim işte benim diyerek. Burada buluyorum kaybettiğim gençliğimi, eski benliğimi. Daha bir güvenle bakıyorum hayata, daha dik ve daha umutlu.  Şikayetim olmadan, her anından haz alarak... Yaşadığım evden çıkma vakti geliyor çünkü hayallerimin ortasındayım şimdi.
Elimle bilmeden şekiller çizdiğim buharlı camın arkasından bakıyorum hayata, hayatıma. Yine Haliç’deyim. Artık bana ait olan yepyeni evimde. İki haftadır kendi dünyamda, benimle, kendimle. Her akşam ellerimle yorulana kadar güzel bir şeyler katmaya çalışıyorum her köşesine. Hep dilemiştim “Allahım bana yıldızları görebileceğim bir ev nasip et” diye... Yıldızlara yakınım şimdi. Elimle tutacak kadar yakın ve önümde uçsuz bucaksız gece ışıklarıyla deniz.
Hayatın yolunda düşe kalka ilerlerken her yol önümdeki engelleri kaldırmış edilen dualarla. Ben kendi yolumu seçerken çizmişim resmini farkında olmadan. Şimdi gün gelmiş o resimde yerimi almışım.Camın arkasında kendi yansımama bakarken,  Haliç’in kıyısında……

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar