Ligdeki çekilmez ve kötü futbolun 3 büyük temsilcilerinden biri olan Fenerbahçe uzun bir aradan sonra iki maçı üst üste kazanarak bizleri şaşırtmaya devam ediyor. Diğer büyük kulüpler gibi aldığı her yenilgiyi oynadığı kötü futbola değil de kötü talihe, hakeme vs. türlü bahanelere bağlamaktan artık kendileri de bıkmış olacak ki bari değişiklik olsun diye son iki maçlarını kazandılar.
Gerçi Hatayspor’da önemli eksikliklerin olması ve en önemlisi de takımda mücadele eden gençlerin katkısı bu galibiyetin en büyük sebebi.
Yönetim istifa seslerini kısmak için mi, taraftar veya sosyal medya baskısı mı, İsmail Kartal cesareti mi bilinmez ama Fenerbahçe maça ilk defa gençleriyle çıktı.
Hatayspor karşısında iki genç oyuncumuz Çağtay Kurukalıp, Arda Güler oyundaydı. Yenilgiye alışmış ve yönetime sesini duyuramayan taraftarlar olarak bu maçtan da bir beklentimiz yoktu esasen. Nasılsa maçtan umudumuz yok en azından ilk 11 de başlayan gençlerimizi izler ve öyle keyifleriniz diyorduk.
Çünkü gençlerden birini bile kazanmanın maçı kazanmaktan değerli olduğunu düşünürken gençler hem oyundan keyif verdiler hem de maçı almayı bildiler.
Ayrıca tribündeki taraftarın o gençlere verdiği destekle, saha içindeki formalı beyefendilerin ve yönetimdeki beylerin yuhalanmasının da önüne geçildi.
Bıktık artık her maç sonunda “yönetim istifa” diye haykırmaktan. Yönetimin artık bir seçeneği daha var. İstifa seslerine kulaklarını tıkadıklarına göre bu birinci seçeneği geçelim. İkinci seçenek sahada formasının hakkını veren, takım yenilse bile mücadeleyi bırakmayan, şans buldukça büyüyecek olan gençlerimiz. Çünkü taraftar bu gençlerin arkasında durur.
Takım yenilse bile böyle akıllı yetenekli gençler sahada oldukça tribünlerden de ‘Çıt’ çıkmaz. Tabi öyle bir iki maç bu çocuklara yüklenip sonrasında Muhammed Gümüşkaya örneğinde ki gibi bu çocukları sağa sola savurmadan, arkalarında durmak kaydıyla.
Gençlerden korkmayın. Gelecek bu gençlerde. Başarının da paranın da reçetesi iyi yetiştirilip dünya kulüplerine gönderilecek olan bu gençlerde.
Yabancılara su gibi para harcayıp kendi gençlerine güvenmeyen, tüm alt yapısı ile futbolcu fabrikası olmaları gerekirken borç batağında yüzen tüm kulüplerimiz bu gençlerin haklarını teslim etmedikçe de hem futbol hem de ekonomik olarak ıslah olmazlar. Daha önce bunun ilgili defalarca yazdık yine yazıyoruz. Bunları bilmek için öyle alim olmaya falan da gerek yok. Biraz iyi niyetli ve hizmet derdinde olan her kişinin görebileceği ve rahatlıkla uygulayabileceği gerçekler bunlar.
Facebook Yorum
Yorum Yazın