Güldalı COŞKUN

Güldalı COŞKUN

Mail: yazarlar54@teknikelektrik.com

Endişeli Modernler

Demokrasilerde seçim sonuçları, hükümet ve muhalefeti belirler. Muhalefet, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Seçmen aslında muhalefete der ki; “Seni bir süre izleyeceğim, bakalım bana ne alternatifler sunuyor, ihtiyaçlarımı çözmede ne kadar istekli görünüyorsun?”


Vatandaş iktidar vazifesi verdiği partiye de, “Çözüm önerilerini ve sunumlarını beğendim. Evet, iş senin ancak bir alternatifin olduğunu bil!” der.


Muhalefet, iktidarın denetleyicisi gibidir bir bakıma; yeni bir seçim dönemine kadar. İktidar ve muhalefetin ortak özelliği ise ülkenin yararı için çalışmak ve bunun için de rekabet etmek.


Muhalefet, iktidarın yanlışlarını sadece eleştirmekle kalmaz, bir takım öneriler de sunar. Bunlar karşılık bulmadığında da halka söyler ve kendi program ve projelerini yeni iktidar talebi için hazırlar.


Amaç nedir; sorumluluk duygusuyla daha güzel bir ülke içi çalışmak.


Peki bizde böyle mi!? Maalesef hayır. Bizde muhalefet, iktidarı yermek ve çalışmasına engel olmak için var. Muhalefet etmenin birincil amacı daha iyi bir gelecek değil, iktidarla kavga edip, kuru gürültüyle göz boyayarak, hiç bir şey üretmeden iktidar olmak.


Son 15 yıldır siyaset fenomeni bir parti iktidarda ve oylarını arttırmaya da devam ediyor. Muhalefet ise hiç bir şey yapmadan kemik oyları ve haybeden maaşlarıyla, bu gidişattan mutlu görünüyor. Tersi durumda, ya liderini ya da muhalefet tarzını değiştirmesi gerekmez miydi?


Ha tabii durumdan memnun olan meşhur çekirdek yapı da var. Çocukça nedenlerle sittin sene muhalefette de kalsa, malum partiyi desteklerler. O kibirli ve özgüvenli görüntünün arkasında aslında öyle bir özgüven eksikliği var ki, üretemeyip, ortaya farklı ve yeni bir şeyler koyamayışlarını örtmek için, artık yaşamayan tarihi bir liderin arkasına saklanıyorlar.


Bir tartışma programında hukukçu bir muhalefet vekili, “Atatürk, şimdi hayatta olsa… ‘nerdee o günler!’…” diye bir cümle kuruverdi. Durum bu, seviye bu.  Muhalefet tarzına gelince de sürekli niyet okuma klasiği. “Kötüdür o, kötü!”

2010 referandumundaki tartışmaları arşivlerden çıkarın, şimdikiyle yer değiştirin; kesinlikle seyirci farkı anlamayacaktır. Tüm argümanlar aynı, tüm suçlamalar aynı ve yine aynı niyet okumalar.

Bu kez MHP, 2010’daki muhalefet biçimini terk etmiş, kendi inançları doğrultusunda bir takım pazarlıklarla, “evet” diyeceği bir 18 maddelik öneriye destek olmuştur. Kuşkusuz, bu MHP’nin bir başarısıdır. CHP ve HDP’de 2010’daki çizgide kalarak, klasik işlevsiz ve faydasız muhalifliklerini sürdürdüler.


Bugün, 2010’da boykot ettiği bir takım değişiklikler sayesinde HDP kapatılmamıştır. Evet ya, partiler kapatılıyordu bir zamanlar. Ne var ki “sizin diktatör”, şimdi de askeri mahkemeleri kaldırıyor ve buna CHP ve HDP çok üzülüyor!


18 maddelik yeni tasarıda, savaşın hedefi bürokratik oligarşidir. CHP ve HDP’nin asıl karşı çıktığı da budur. Her iki yapı da bu oligarşiden beslenmekteydi.  Bir konuda haklılar; “tek adam”ın yaptığı atamalara çomak sokamayacaklar! Evet; çok iyi biliyorlar ki, “tek adam” onların arka bahçesinin kökünü kazıyacak. Bizim “endişeli demokratlar” da onların ekmeğine yağ sürecek yorumlardan kaçınmıyorlar. Güya “demokratız biz” havasında!


Sanki; devletin hücrelerine kadar yerleşmiş bir yapı yok. Sanki her tarafı sarmış vesayet odakları yok ve sanki muhalefetiyle, STK ve meslek odalarıyla demokrasiden ölmek üzere kurumlarımız var da “tek adam mahvedecek.”


Bir de “evet”çileri aptal olmakla suçlamıyorlar mı! Masal kahramanları gibi, düş gezginleri aydınlarımız var. İyi ki, % 50 cahil de, yıllardır bekledikleri liderleriyle, ne kadar vesayet odağı varsa canhıraş mücadele ediyorlar.

Söke söke, muhalefete de,  vesayetçilere de ve romantik aydınlara da, gerçek demokrasinin nasıl kurulduğunu öğretiyorlar.


Demokrasi, gökten yağmıyor. “Laylaylom,  haydin şimdi demokratçılık oynayalım demekle de olmuyor.” Direnen bir zihniyet var. Başta mecliste, yargıda, üniversitelerde ve birçok kurumda. Bu oligarşik çeteler, en küçük işlerde bile sorun çıkarıyor ve iktidarın iş yapmasına engel oluyorlar. Bir köprü için bile 1,5 yıl bir kurumdan imza beklenebiliyor.


İktidarın, muktedir olmaması için ellerinden geleni yapıyorlar(dı). Böylece CHP, hiç çalışmadan hem muhalefette hem de gizli iktidar olmayı başarıyor(du).

Bu yüzden, ucu onlara dokunan en ufak şeyde, kıyameti koparıyorlardı. Yıkılıyor kaleleri bir bir. Yıkan kim!? “Tek Adam”!


Koroya yeni katılan endişeliler!


Hadi onların müzmin takıntısını anladık da size ne oluyor anlamadım. Gelebileceği en yüksek makama gelmiş biri, 2 dönem sürer keyfini çeker gider. Yıllardır, diktatörlükle suçlanırken, bunca darbe girişimine karşı durmuş içeride ve dışarıda hedefe oturtulmuş bir kişi, neden böyle bir şeye kalkışsın ki!


Acaba, daha güzel yarınlar için olabilir mi! Referans için; son 15 yıl yetmez mi!


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar