Derbiye dair yazmaya, Ercan Taner ustanın, “ilk isabetli şut 30. dakikada geldi” cümlesiyle başladım. Seyircisiz bir derbi ne kadar keyif verebilirdi ki zaten. Virüs kıskacındaki Avrupa’da UEFA’ya bağlı ülkelerin tüm ligleri ertelenmişken, biz de oynamasak olmaz mıydı; elbette olurdu... Bu arada; “maçları oynatma kararının toplum psikolojisine olumlu bir katkı yapacağı da düşünüldü” deniyor. Gerçi futbolun bizim toplumumuzun psikolojisine olumlu katkı yaptığı, ANCA milli takım maç kazandığında (o da her zaman değil) oluyor ya neyse....
Beşiktaş’ın kaliteli oyuncuları yaşlı, gençleri ise kalitesiz...
Hal böyle olunca ister derbi, ister sıradan maç olsun, ortaya koyabilecekleri şeyler sınırlı...
Hele puan tablosunda da bu kadar geri düşmüşken.
O nedenle derbide Galatasaray’ın ne yapacağı merak konusuydu...
Fatih Terim, Emre ve Ömer’i kulübeye çekince, bana göre işin şekli de belli oldu...
İki takım da birinci bölgelerinde garanti paslar yaparken, öne çıktıklarında akılları hep geriye dönmekteydi...
Korkarak oynadılar.
Elneny ve Atiba orta alanda Beşiktaş’ın ayakta kalmasını sağlarken, Seri ve Lemina kendi standartlarının altında kaldılar..
Sergen Yalçın bugüne kadar oyuncularını iyi motive etti ama eldeki malzeme bu... Gelecek sezon için siyah-beyazlı takımda ciddi bir operasyon şart.. Dünkü sonuçla Beşiktaş’ın şampiyonluk şansı matematiksel var ama bu şans artık mucizelere kaldı. Bu sonuçla belki de en iyi sonuç lig üçüncülüğü olur. Sergen Hoca artık genç futbolculara yer verip, bu oyunculardan kimin kalıp kalmayacağını belirlemeli. Siyah-beyazlı kulübün yönetimi ve teknik kadrosu önümüzdeki 3-4 aylık süreç çok iyi değerlendirilmeli..
Beşiktaş, Sergen Yalçın’la 6 maçta oyun üstünlüğünü elinde tutmuştu. Yalnız bu maçta Beşiktaş gibi oynamalıydı. Anadolu takımı gibi yalnızca kontra düşünen, plansız bir görüntüyle yer almamalıydı.
Sergen Yalçın takımın hedefini daha iyi belirlemeliydi. Beşiktaş’a yalnızca galibiyetin yarayacağı bir maçta takımını iyi hazırlamadığı da ortaya çıktı.
Beşiktaş bu beraberlikle şampiyonluk şansını milyonda bire indirmiştir. Yalnız kontratak ve zaman zaman da geçiş oyunuyla oynamayı düşünen Beşiktaş’ta Ljajic’in oyuna girmesi geç oldu.
Beşiktaş’ın genel olarak en büyük sıkıntısı, son vuruşlardaki kalite eksikliğiydi. Bu maçta da hücum aksiyonlarının yetersizliği çok net gözüktü.
Neredeyse pozisyona bile giremedikleri bir 90 dakika oynadılar. .
Beşiktaş’sa N’koudou ile bulduğu bir pozisyon dışında sahada pek yoktu. Galatasaray Sivas’tan sonra galip gelebileceği bir maçı daha puan kaybıyla geçmesine rağmen iddiasını sürdürüyor.
Gecenin sorusu
Futbol önemsiz şeylerin en önemlisi tamam da sağlık önemli şeylerin en önemlisi değil mi?
Maçın starı
Ağır zeminde bir stoper veya kaleci ön plana çıkacaktı. Marcao sahanın en iyi stoperiydi, Muslera her zamanki klasında, Karius ise son bir aydaki seviyesinin üstünde performans sergiledi.
Maçın olayı
Maçın oynanması.
Kısa mesaj
Söz konusu hayatsa koronavirüse karşı futbolcular ve teknik direktörlerin de izole olmak, önlem almak en doğal hakları.
Facebook Yorum
Yorum Yazın