Güldalı COŞKUN

Güldalı COŞKUN

Mail: yazarlar54@teknikelektrik.com

CANIM ÖYLE İSTİYOR!

Seçimi Sayın Ekrem İmamoğlu kazandı. Tercih bu yönde olduysa, tebrik eder, İstanbul halkına hayırlı olmasını dileriz.


İstanbul seçmeni, proje ve yatırımlara mı oy verdi yoksa burada tercihleri belirleyen başka faktörler mi vardı?


Binali Bey’in projeleriyle sadece İstanbul’a değil ülkeye kattıklarını biliyoruz. Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı döneminden itibaren, onunla yol ve çalışma arkadaşı olan Binali Bey gerek donanımı gerekse alışıldık siyasetçi profilinin dışındaki kişiliği ile İstanbul için ciddi bir kazanım olacaktı.


Gençlerin apolitik oluşu ve ergen söylemlerle çok kolay manipüle edilir olması, uzun yıllardır iktidarda olan AK Parti ve kadroları için çok hesap edilemedi gibi. Hizmet ve projeler ortadaydı ve “Yaptıklarımız, yapacaklarımızın da teminatıdır.” gibi bir yaklaşım maalesef karşılık bulmadı. Gençler, geçmişi bilmiyor diye düşünmek de bu seçim yenilgisini açıklamaya yetmiyor.


Bambaşka saikler söz konusuydu. Sosyolojik ve psikolojik birçok faktör vardı. Ayrıca seçimin iptali ve yenilenmesinin de tepki oylarına neden olduğu görülüyor.


Belediyelerde geçmiş yıllara nazaran, insana değer veren anlayışın kalmadığı, kibir ve adam kayırmacılığın olduğu yönündeki şikayetler de yine seçim yenilgisinin sebeplerinden olamaz. Elbette bunlar çok önemli ve bu yüzden oyunu AK Parti’ye vermeyenler de vardır. Ancak oy verdikleri partilerin yönettiği belediyeler ne daha şeffaf ne de daha başarılı.


İzmir gibi bir şehrin durumu ortada. Ayrıca İmamoğlu’nun dört yıl başkanlık yaptığı Beylikdüzü ilçesinde verdiği sözleri tutmadığı, yeni bir proje yapmadığı gibi, eskileri de kendi projesi gibi tanıttığı söyleniyor.


Yani bir seçim vardı ama bu seçim, İstanbul’a daha çok hizmet edecek ve yeni sorunlarına da çözüm üretecek kişi ya da kadroların seçiminden çok, “Canım öyle istiyor!” tadında bir psikolojinin etkisinde geçti.

Mantık ve aklın devre dışı kaldığı, ergen direnişinin yanında asıl faktörün Erdoğan nefreti olduğu gün gibi ortada.


Nitekim seçilen aday da seçim öncesi olduğu gibi lafla peynir gemisi yürütmeye devam ediyor. Dolaşıyor, geziyor, çeşitli şehirlerde mitingler yapıyor, Atatürk istismarı zaten olmazsa olmaz bir şekilde, bol el kol hareketleri eşliğinde, milleti oyalamaya başladı bile.


Ve tabii ki, “kasa boş” ve “İBB, iflasın eşiğinde” söylemleri de yürürlükte. Darbe ve krizlerden bitap düşmüş bir dönemde Erdoğan, İstanbul’u kazandığında, derhal kolları sıvayıp dev sorunlarla mücadeleye başlamıştı. Bu farkı biz görüyoruz da “körleşme” hastalığına yakalananlardan elbette bunu görmelerini beklemiyoruz.


Öte yandan bir de Suriyeliler meselesi var ki, bu tek başına bir yazı konusu. AK Parti seçmeninden bir bölümünün de bu yüzden oy vermemesi can sıkıcı bir durum.


Anne ve babası AK Parti seçmeni olan gençlerin, bu partiye oy vermemesi de üzerinde durulması gereken bir konu.

MAK Danışmanlık Araştırma Kuruluşu, “Türkiye’de toplumun dine ve dini değerlere bakışı” adlı bir araştırma yaptı.


30 büyükşehir, 23 il ve 154 ilçede, 5400 kişiyle yüz yüze görüşme yöntemiyle yapılmış araştırmada hayli ilginç sonuçlar var.

Kısaca dindarlar ile sekülerlerin dini değerlere bakış farkının neredeyse kapanmasıyla ortaya çıkan sosyolojinin, siyasetin temel konularından biri olacağını, bu seçim sonuçlarından da yola çıkarak söyleyebiliriz.


Dini cemaatlerin bile AK Parti’ye oy vermediği bir İstanbul seçimi üzerine konuşulacak çok şey var…


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar