15 Temmuz’ dan sonra yaşadığımız acı ve öfke patlamasıyla “Cadı avıysa cadı avı, avlayın hepsini” dedik.. Dedik demesine de gelinen noktada darbe kalkışmasının henüz ikinci aydönümünde cadının kendisi avlanmaya çıkmış gibi bir durum tüm kesimlerde iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı.
Mevzuyu hiçbir zemine oturtamamanın getirdiği sancı dayanılacak gibi değil.
Bu aşağılık terör örgütü’nün üyelerini yakalama ve yargılama aşamasındaki karışıklıklar kafaları allak bullak etmiş durumda;
Saha okadar karışık ki herkes masum, herkes suçlu..
FETÖ’ nün ruhani “genel müdürü” Allah, Kuran, Muhammed’le gelmiş olabilir ama efendilerinin İslamla uzaktan yakından alâkası olmadığı aşikâr.
Tüm darbelerin kazananları kim ise oraya bakmak lazım. Yasalarla, yasaklarla, ikna odalarıyla, “laik’iz, mecburuz” dairesinde yaptıklarıyla hizaya sokamadıklarının üzerine George’u salacak değillerdi elbette. Fethullah ismi bizdendi. O’nu başımıza bela ettiler..Şimdi de “yine” fatura imam hatiplere, cemaatlere, mütedeyyin insanlara kesilmeye çalışılıyor.. Sanki onca insan 15 Temmuz da Kemâlistler zeytinyağı gibi suyun yüzüne çıksın diye öldü...
Toplumun tamamına tehlikenin boyutunu izah edemeyişimizdeki temel sorun; Hiçbir terör örgütü ile fiili bir bağlantısı olmayıp, kesintisiz Erdoğan nefretleri tüm bu kirli örgütlere kanunlarla girilemeyen/müdahale edilemeyen bir zemin oluşturanların varlığı...On yıllardır bu ülkede yaşatılan tüm travmalardan en güçlü çıkanlar hep bunlar oluyor. Çoğu “Atatürk” ismini dokunulmazlık zırhı olarak üzerlerine geçirmiş olan bu bukalemunlar, Erdoğan FETÖ, PKK, DHKP-C ya da DAEŞ tarafından öldürülse kilisede mum yakacak kadar bu milletle barışıktır ancak...
Ak Parti iktidarına karşı demokrasi nutuklarıyla oluşturdukları bu müdahale edilemez tampon bölgelerde cadı süpürgesiyle cirit atıyor..
Erdoğan olayı görmekte gecikmedi elbette. “At izi it izine karıştı” diyerek endişelerini dile getirdi...
Bakınız her biri 1 dolar değerindeki FETÖ’ nün robotları aylardır “Yakında herşey tersine dönecek” , “Çok yakında diktatörden bunların hesabı sorulacak” derken bizler; “ Bunlar neye güvenerek bukadar rahatlar?” diye birbirimize sorup duruyorduk... Ve bunlar onca kavga ve hengâmenin içinde dahi ağızlarından darbe olacağını bildiklerine dair “büyük sırlarını” kaçırmadılar. Af buyurun “su koyvermediler” yani. Çünkü öylesine adanmışlar ki düştükleri sefil durum, omuzlarından sökülen yıldızlar, makam koltuklarından alınıp demir parmaklıklar arasına tıkılmaları, kariyerlerinin bitmiş olması bile pekçoğunu kendine getiremiyor.
Üst aklın kuklası olan bazı darbecilerin kendisi dahi vatana ve bu millete ihanetlerinin farkında değil..İfadelerinde ortaya çıkan sonuç; bazılarının kendilerinin asıl vatansever olduklarını sanmaları...”Siz öldürünce kahraman, biz öldürünce neden hain oluyormuşuz?” sorusunu sormaları bu küresel örgütün büyüsüne nasıl kapıldıklarının ispatı aslında. Vatan savunması yapan askerleri PKK’ ya peşkeş çekmeyi, Kuzey Suriye’de bir terör koridoru oluşturulmasına göz yummayı, milletin iradesine ket vurup cebren ve hile ile yön tayin etmeyi, tankların önüne bedenleriyle siper olan masum ve silahsız halka kurşun sıkmayı vatanseverlik sanan bu “AHMAK” ları uyandırmak pek mümkün görünmüyor.
Devletin yapması gereken asıl iş; cadıya inanıp elmayı ısıranlardan önce cadının kendisini ve etrafında toplanan tüm büyücüleri kazana atıp yok etmektir..
Millet iradesine darbe yapma gücü ellerinden kayıp gidince demokrasi ipine sarılanlar, bir fırsatını bulsa o iple ilk önce Erdoğan’ı asarlar.
YA ONA BİRŞEY OLURSA
Dünyaca ünlü ABD’li ekonomist Arthur Laffer Türkiye’ye geldi.
Ünlü ekonomist yaptığı açıklamalarda Türkiye ekonomisinin çok iyi durumda olduğunu belirterek, ‘’Kötü ekonomi görmek istiyorsanız ABD’ye gelin. Sizlere şöyle bir teklifim var: Obama’yı alın, Erdoğan’ı verin” diyor.
Uyanık adammış..
Biz, elimizde 1 tane var diye Erdoğan’a gözümüz gibi bakıyoruz, O bize Obamayla takas öneriyor ;)
İŞİN SIRRI
Sağlık imamı, polis imamı, TSK imamı, ilçe imamı, il imamı, bölge imami, Türkiye İmamı, Kâinat İmamı.....FETÖ piramidinin ana hatları...
Peki devletlerde de hiyerarşi (Başkan/Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan, vekil, vali, kaymakam, muhtar vs...) olmasına rağmen bu örgütün ve bunun gibi oluşumların başarısı nedir? Neden bizdeki hiyerarşi düzeni sağlama noktasında sıkıntı yaşıyor ?
Aslında cevap basit:
Demokrasi yok..
Onlara göre demokrasi; onların tapındığı lider.........Ders alınası bir durum.............!
ÜRETENLERİ UNUTMAYIN
Fındık üretiminde dünyadaki talebin yarıdan fazlasını karşılayan Türkiye’de üreticinin kaderi yine büyük tüccarların şantajlarına ve insafına terk edilmiş durumda.. Ülkeye milyarlarca lira döviz girdisi sağlayan bir ürünün takibini yapamamak ve vatandaşına sahip çıkamamak bu devletin ayıbıdır...
Facebook Yorum
Yorum Yazın