Öncelikle Avrupa Ampute Futbol Şampiyonası’nda üst üste ikinci şampiyonluğu elde ederek büyük bir başarı hikâyesi yazan Ampute Futbol Millî Takımımızı canı gönülden tebrik ediyorum. Bizlere ve tüm dünyaya “Asıl engellerin bedenlerde değil zihinlerde olduğunu” ikinci kez gösterdiler. Bu güzel adamların kıymetini bilelim. Tazminat olarak savurduğumuz bu paraları ve çok daha fazlasını ve mümkün olan her türlü desteğimizi azimleriyle, başarılarıyla adeta her biri ayrı bir ekol olan bu inanmış insanlara sunalım. Zaferlerini ülke çapında büyük organizasyonlarla kutlayıp daha ilerisi için onları da teşvik edelim, başarılarının hakkını verelim. Milli şuurun pekişmesi için bu aslanların her maçını, başta A Milli Takımına ve her yaştan genç oyuncularımıza ders niteliğinde, defalarca izletmemiz gerektiğini düşünüyorum.
***
Gelelim Fenerbahçe’mize…
Geldiği günden bu yanan iyi bir performans sağlayan takımdaki sorunlu tiplerinde gözünün yaşına bakmayan Pereira, Başakşehir maçınca belki de hiç yapmadığı bir kadro ile çıktı. Böyle bir kadroyla başlayarak ilk 45 dakikanı ve ardından da 3 puan kaybına neden oldu.
Hem Fenerbahçe hem de diğer kulüplerimiz için oldukça kullanışlı ve sahipsiz bir günah keçisi var! Hem de Modası hiç geçmeyen bir mazeret, “Futbolcularımız Yorgundu!”
Oyuncular “Avrupa Yorgunu, Kupa Yorgunu, O yorgunu… Bu yorgunu…” Neyin yorgunluğu bu kardeşim. Aynı fikstürler tüm dünya kulüpleri için geçerli. Alman, İngiliz, Fıransız vs. kulüplerinde oynayanlar (ki bizdeki kulüplere göre adamların antrenmanları bile final maçları gibi) onlar yorulmuyor da ne oluyor da bizimkileri elleri ayakları tutmuyor. Aman çok yoruldular dinlensinler, aman öyle, aman böyle… Artık bırakın bu saçmalığı. Böyle mazeret olmaz.
İşte Pereira’da yorgun oldukları için Mesut’u, Valencia’yı, Rossi’yi ve Mert Hakan’ı kulübede oturtup, Meyer ve Berisha’yı forma verdi. Kaldı ki bu adamlar 90dk boyunca forma giymediler de. Ve nasıl olduysa ilk yarı kulübede oturarak bir anda dinlenmiş oldular ve ikinci yarıda ancak sahaya çıkabildiler. Hiç bahane aramayın bu tamamen teknik bir hata. Takımda bu tür revizyonlara değişimlere karşı değiliz tabi ki, futbolcular arasında rekabetin sağlanması mücadelenin artması için oldukça önemli. Ancak hocamız keşke bu değişimleri maça başlarken değil de maçı garantiye aldıktan sonra yapmalıydı. Çünkü kadromuzda topu ayağına aldığında rakibini şaşkına döndürecek ve yetenekleri ile maçı çevirebilecek tek bir adam yok. Sadece Fenerbahçe de değil ülke futbolunda da şu anda böyle bir isim yok. Durum böyleyken maçı sağlama almadan en azından 1 puan dahi olsa koparmadan bu tür değişimlerin bir anda yapılması, tekrarlıyorum; bana göre teknik bir hata. Ve bu bol keseden kaybedilen puanları sezon sonunda nasıl mumla aradığımızı da herkes çok iyi biliyor.
Devre arasında yapılan değişimlerle, 2’nci yarının Başakşehir’in sahasına yığılması beni haklı çıkarıyor. Her ne kadar defansı aşıp golü bulamasak da ve üstüne ikinci golü yemiş olsak da. 2’ci devredeki kadro ilk yarıda ve gidişata göre 1’inci devredeki kadromuz da ikinci yarıda olsaydı sonuç farklı olabilirdi. Tabi bunlar varsayımlar artık. Çünkü karşınızda Aykut Kocaman gibi rakibini iyi okuyan, savunması ile rakibini bunaltan bir hoca var.
Aykut hocanın ve takımının da hakkını vermek lazım.
Facebook Yorum
Yorum Yazın