Güldalı COŞKUN

Güldalı COŞKUN

Mail: yazarlar54@teknikelektrik.com

ANNELER

Sabah saatinde, “Hakkınızı helal edin!” diye mesaj atan Hurşit Külter’in ailesi, Şırnak Emniyetine giderek, oğullarının gözaltında olup olmadığını sorar.


Yetkililer böyle bir gözaltı olmadığını söylese de kimseyi inandıramazlar. PKK sitelerinde, Külter’in gözaltına alınıp, işkence ile öldürülmüş olabileceğine dair haber ve mesaj hareketliliği başlar.


Mecliste soru önergeleri verilir; İçişleri Bakanlığı, gözaltı olmadığını söylese de HDP’liler, sahte görüntüler eşliğinde yalanlarını sürdürürler.

Nasılsa bir inandırıcı tarafı olacaktı!


Doksanlı yıllarda, evlatları gözaltında kaybolduğu iddiasıyla, her hafta Galatasaray’da eylem yapan anneler, bir süredir ara vermişlerdi. Çünkü onları dinleyen ve elini uzatan yeni bir devlet anlayışı ile tanışmış, bizzat Erdoğan ve eşi, annelerle görüşmüş ve acılarını paylaşmıştı. Akabinde de çözüm süreci ve açılımlar başlamış ve çok önemli eşikler peyderpey aşılır olmuştu.


Aslında devletin elinde, bu annelerin önemli bir kısmının evlatlarının yine örgüt içi infazlara kurban gittiğine dair itiraflar ve bilgiler vardı. Yine de o karanlık yıllarda devlet içindeki çetelerle örgütler arasındaki kirli ilişkiler de biliniyordu.


Asit kuyusuna atılan cesetlerin, halkta yaratacağı travma nasıl aşılacaktı ki! Şimdi sağduyu sahibi çoğu Kürt, birçok faili meçhulün aslında örgüt işi olduğunu söylüyor. Bu konuda cesaret edip, isim verecek açıkça yazanlar da var artık.

PKK ve sol örgütler, kitleleri manipüle etmek için kendilerinin açtığı yaraları kullanmakta çok başarılılar. Gece kurtla, sürüye saldırıp, sabah çobanla göz yaşı dökecek kadar da ahlaksız ve vicdansızdırlar.


Külter’e dönecek olursak, sonradan da anlaşıldığı gibi sergiledikleri bu tiyatro ile, bölge halkının travmalarını kaşıyıp ajite ederek, yine kendilerine kurban olacak Kürt gençlerini ayartacaklardı. Bir taşla birkaç kuş vurup, Cumartesi Annelerini de kullanmaya başladılar.


Suriye’de mafya faaliyetleri için bir kantonun tam sırasıydı. Özgürce siyaset yapmalarının önünün açılmasının da çok önemi yoktu. Tercihini hendek ve çukur kazmakta kullanan HDP belediyeleri ve buna destek olan vekilleri, iç savaşa oynadılar. Kendi çocukları yurt dışında iken, yoksul Kürt çocukları, onlar mafya faaliyetlerini sürdürebilsin diye ölüme sürüldü. Başarılı bir algı yönetimiyle, halkla alay edercesine, bugün bu sorunun varlık nedeni olan zihniyetin temsilcileri ile kol kola geziyorlar. Hayır çözüm için değil. Tam tersi çözeni götürmek için.


PKK ile etkin mücadele, güçlü bir dış desteğe rağmen başarıyla sürerken, PKK’nın şehir yapılanması ve sözcüsü HDP, örgüte eleman sağlamak için çeşitli belediyeleri kullanmaya devam ediyor.


Devletin son yıllarca bölge halkına karşı olumlu tavırları ve yarattığı güvenin etkisiyle, Kürt anneler, çocuklarını bu örgüte kaptırmamak için mücadeleye başladı.


İlk eylem 2014 yılında, yaşları 15 ile 17 olan çocuklarının dağa kaçırılması nedeniyle 14 annenin Diyarbakır Belediyesi önündeki eylemiydi. Kışanak, bu ailelere yardımcı olmadığı gibi, zabıtalar ya da örgüt üyelerince tartaklatıp, inkâra kalkıştı.


Demirtaş, “Kaçırılmadı, gönüllü gittiler!” deyince, anlı şanlı demokratlar ve barış havarisi kesilenlerden tek karşı ses duyulmadı. Pişkinliğin resmini çizmeye HDP doymadı ama sonunda hak galebe çalmaya başladı.


Ve 41 anne, yakaladı onları ensesinden!


“Kaç tane genç toprağın altında. Diyarbakır’da genç bırakmadınız; ya cezaevinde ya toprağın altındalar. ‘‘Başlarım sizin Kürdistan davanıza.” diyerek…


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar