Güldalı COŞKUN

Güldalı COŞKUN

Mail: yazarlar54@teknikelektrik.com

Aman Ha Tartışmayın !

Başkanlık sistemi yeniden gündemdeki yerini aldı; yerini alan, istemezükçülerle beraber. Malum; ilk tepki CHP ve HDP’den geldi. Köşelerde de, “tartışılamazmış, ne gerek varmış, mevcut durum korunmalıymış” deyip, geliniyor sadede.


Mesele; Erdoğan’ın kendi “tek adam” lığını güçlendirmekmiş!


Mesele, sistemin ülkeye katacağı kazanımlar değil, Erdoğan ve onun sarayıymış!


Mevcut Anayasa’da tüm özgürlükler varmış da, takmayan yine Erdoğan’mış!


Bu yüzden, dünyanın en demokratik Anayasa’sını yapsak bile boşunaymış! Bu minvaldeki yazıların faydası olmadığından, bir siyaset bilimcinin köşesine yol aldım.


Fakat maalesef, yine Erdoğan takıntısından başka bir bilgiye rastlamadım. En kötüsü de kendi algılarını, gerçekmiş gibi sunmaları.


Örneğin; “….bu şartlar altında ‘Başkanlık sistemini tartışalım’ demek, aklımızla alay etmekten başka bir şey değil. Zaten Cumhurbaşkanı önderliğinde iktidar partisinin, Türkiye ufkunun tek adam liderliğinde otoriter bir rejim inşasından ibaret olduğu iyice netleşti. 15 Temmuz darbe teşebbüsü ise, demokrasinin öneminin anlaşılmasından ziyade, otoriter rejim tahkimatı için meşruiyet kaynağı olarak dolaşıma girdi” diye yazmış hocamız!


Bu zatların üstü mü açık kalıyor nedir anlamadım. Bir türlü, “diktatör, otoriter rejim, tek adam” kâbuslarından kurtulamıyorlar. Yıllardır, böyle yazıp da “diktatörlükte” yaşamını ikame edecek ve siyasal bilgiler dersi vereceksin.. He canım he!


Paranoyaları gerçek olsa, değil böyle yazmak ya, içinde “diktatör” geçen bir cümle kurabilecekler miydi! Neyse, bunların asıl derdi başka. Bal gibi biliyor müstemleke takımı, neyin ne olduğunu. Hazmedemedikleri, alıştıkları düzeni değiştirme cesaretini gösterenin, bir “öteki” olması.


Biz bu tartışmayı olması gereken yere taşıyalım.  Öncelikle, cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle oluşan çift başlılığı ortadan kaldırmak gerektiği âşikar. Parlamenter sistemin, bu ülkeye dar geldiği ve sistemin tıkandığı da görülüyor. Parlamenter sistemde yürütmenin başı cumhurbaşkanıdır ve onu feshetme yetkisine de sahiptir. Dolayısıyla, bunu bildikleri halde Erdoğan’ın yetkilerini kullanmasını tarafsızlık olarak algılanması, ucuz siyasetten başka bir şey değil. Asıl sorun, şimdiye kadar Özal dışındaki birçok Cumhurbaşkanı’nın memur zihniyetiyle, bas mühürü al maaşı yöntemini benimsemesiydi.


Başkanlık sisteminin en temel özelliği, yasama ve yürütmenin net bir biçimde ayrışmasıdır. Parlamenter sistemde, en çok oyu alan parti vekillerinden yürütme oluşturulur ve yasamada da oy kullanma hakları devam eder. Oysa Başkanlık sisteminde böyle olmadığı gibi Başkan, meclisi feshedemez. Yasama çok daha özgürdür ve milleti temsil eder. İstikrar bakımından da yine tercih edilen bir sistemdir.


Başkanlıkta; yürütmenin politikalarından bir kişi sorumludur; denetimi ve hesap verilmesi açısından daha demokratiktir.  Ayrıca karar alma sürecinin hızlı olması da bizim gibi zaman kaybetmiş ülkeler için avantajdır.


Başkanlık Sisteminin, otoriter bir rejime evrilme ihtimali, elbette tartışılmalı. Hali hazırda, tek adam rejiminde olduğumuzu iddia edenlerin aksine, son 14 yıldır aynı partinin yönetimine rağmen, daha demokrat bir Türkiye’ye kavuştuğumuza göre, bundan daha kötüsü olmayacaktır desek, bu teselli işe yarar mı bilemeyiz. Ancak, çok çalışan ve iyi projelerle halkın karşısına çıkanların daima şansı olacağı açık. Bu noktada, öfke objesi haline getirilen bir parti ve onun kurucusuyla uğraşmak yerine, sistem ne olursa olsun, muhaliflere yönelik “neden daha iyisini sunmuyorsunuz” diye uğraşmak, yazmak, çizmek yerinde olmaz mı!


İster Parlamenter, ister Başkanlık sistemi olsun, sorun, alternatif üretemeyenlerdir. Bilinçaltında bu olduğundan, sistemden çok kişiyi tartışmak ülkede sinerji kaybına neden oluyor. Evet, 

Erdoğan otoriter bir kişiliğe sahip. Bu kişilik genellikle iyi bir yöneticinin özelliğidir. Kişiliğin otoriter olması, sistemin otoriterleşmesi anlamını asla taşımaz.

(Otoriter ve disiplinli bir liderle, ülke kazanımlarının daha fazla olduğunu, seksen yılın karşısına son on yılı koyarak anlayabiliriz. Kaldı ki; kimse ölümsüz değil. Bu ülkede terör örgütü sözcüleri bile pervasızca siyasetçi gibi davranma özgürlüğüne sahipken, sorunlara çözüm üretemeyen proaktif insanların olmamasının günahını, bunu başaranlardan çıkarmanın en basit tanımı hasetlik olmuyor mu!)


Başkanlık sistemi, yerel yönetimlerin güçlenmesi açısından da elverişlidir. ABD’deki gibi valilerin seçimle işbaşına gelmesi, etnik ve kültürel sorunların çözümünde de yeni bakış açıları sunabilir. Sistemin dünyadaki uygulamaları, avantaj ve dezavantajlarıyla masaya yatırılması ve mevcut sistemle kıyaslanması, hepimizin yararına olacaktır.


Başkanlık Sistemini, artı ve eksileriyle entelektüel düzeyde tartışmanın yararını, günlük demagoji ve polemiğe indirgemenin vebali, siyasilerden çok aydınların boynunadır.


Yerinizi bilin artık; başka ülkemiz yok!


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar