Güldalı COŞKUN

Güldalı COŞKUN

Mail: yazarlar54@teknikelektrik.com

15 Temmuz Kadınları

Havaalanının, darbeciler tarafından işgal edildiğini duyunca; “Anne ben gidiyorum, vatan elden gidiyor” deyip, Esenler’den, Atatürk Havaalanı’na doğru yürümeye başladı. Ancak, Dörtyol civarında, halkın üzerine sürülen bir tankın altında kalarak can verdi; üç çocuk annesi Türkan Türkmen Tekin.

 

Bir ay önce ortaokulu bitirenAdeviye Gül İsmailoğlu, yoğun bakımdan çıktıktan sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyordu:

 “İlk bu olayı TV’de gördüğümde şok oldum böyle bir şeye hiçbirimiz izin veremezdik çıkıp onlara engel olmak istedim asla ülkemi yem edemezdim. R. Tayyip Erdoğan ‘sokaklara çıkın’ çağrısı sonrası, ‘ben çıkıyorum’ dedim. Annem, babam ve ablamla çıktık. Valiliğe gitmeyi planlamıştık fakat Saraçhane’ye barikat kurdukları için gidemedik. Yürümek istedik, asker engel olmak istedi. Asker, 1-2 el havaya ateş açtıktan sonra ön taraftakilerin ayaklarına sıkmaya başladı. Fakat buna rağmen halk artınca hepimizi taramaya başladılar. Biz, onlar bizim askerimizdir bizi vuramazlar diye düşünüyorduk ama vursalar da şehit olmak, gazi olmak istiyorduk. O açtıkları ateş sırasında vuruldum. Vurulduğum an şok oldum inanamadım, kolumdan girip sırtımdan çıkması beni çok etkiledi ama içim rahattı çünkü gazi ya da şehit olacaktım, ilk, plastik mermi olduğunu düşündüm ama değilmiş.”

Dört yıl ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra Ankara’da belediyenin gençlik merkezinde çalışmaya başlayan Derya Ovacıklı, Akıncı nizamiyesinin önünde darbeci askerlere engel olmaya çalışırken vurulmuştu.

Bir bacağının parçalanmasına neden o geceyi anlatırken son derece vakurdu:

“…saat 03.23 civarında karargâhın içinden gelen bir başka grup, onlar TSK mensubu değildi, o grupça ne yazık ki katliama tabi tutulduk, yani tarandık. Ben ilk ‘vur’ emrini duydum. ‘Mavi gömlekliye ateş edin, hedef alın’ emrini duydum. Mavi gömlekli genç bir arkadaşımızdı, hemen benim yanımdaydı üzerine atladım. İlk kurşunu sağ baldırımdan yedim ve yere yığıldım. O kişi altımdan sürünerek çıktı. Arkadan gelenler yüzleri maskeli birer gruptu ve değişimli taradılar öndekiler taradı, sonra değişip, arkadakiler tekrar taradı. Yığıldıktan sonra caniler ateş etmeye devam ettikleri gibi ‘başınızı kaldırırsanız öldürürüz’ dediler. Arka gruptakilere de ‘yaralılara yardım etmeye gelmeyin’ dediler. O anda yanıma gelen o caniye, o suikastçiye, başımı kaldırıp sadece ‘yaralıyım’ dedim ve medet ummadım. Hiçbir Türk vatandaşı, Türk kadını hiçbir zaman bir caniden medet ummaz. ‘Yaralıyım’ dedim ona rağmen ayağıma namluyu dayadı ve tetiğe bastı. O anda sağ bacağımın dizimden aşağısı parçalanmış. Dolaşırlarken de yaşayıp yaşamadığımızı kontrol etmek için namlunun ucuyla aramızda dolaşıp kontrollerini yaptılar. Ben ikinci kurşundan sonra şoka girip şuurumu kaybettim.Şükürler olsun ki millet iradesinin karşısında hiçbir iradenin duramayacağını Türk milleti, şanlı tarihindeki gibi tekrar gösterdi. Milletimizin bu girişiminde bir damla kanımız aktıysa bu bizim için şereftir.”

 “Sokağa çıkın” sözüyle, abdestini alıp, eşiyle birlikte Beştepe’ye giden 62 yaşındaki Mine Özer de başına gelenleri anlatırken, ferasetini de ortaya koyuyordu:

 

“…yürüdük, bir tankın önünde buldum kendimi. Asker çocuğu görüyorum. Önündeyim tankın. Küçük bir çocuktu. Gözlerinin içine bakarak ben senin annenim, teyzenim, biz seni seviyorum diyerek ona sevecen bir şekilde yaklaşmaya çalıştım. Üç tank vardı. Biz öndeki 2 tankla muhatap olduk. Biz orada dururken bir emir duyduk ‘niye ateş etmiyorsun, bu şerefsizlere ateş etsene lan’diye. O anda ateş edildi yere düştüm. Beni oradan birileri çekti aldılar. Aynı şekilde yine meydanlara çıkarım. Ben Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdim. Ama Recep Tayyip Erdoğan değil, Kılıçdaroğlu iktidarda olsaydı ben yine meydanlara dökülürdüm çünkü amacım vatanımı savunmaktı, torunlarıma ertesi gün kalkabilecekleri bir ülke teslim etmekti görevimiz.”

 

Ankara Kazan’da eşini kaybeden ve 17 yaşındaki oğluyla yaralanan Türkan Güder; yine Boğaz Köprüsünde, adı tespit edilemeyen (Safiye Bayat değil) başka bir genç hanımın, askere meydan okuması; 75 yaşında, eline sopa alarak, “yine olsa, yine çıkarım” diyen Fikriye Temel gibi, o gece tarih yazmış nice kadınlarımız var.

 

Kameralara yansıyan Safiye Bayat’ın görüntüleri, en ünlü yönetmenleri kıskandıracak kadar, muhteşemdi. Daha sonra, vurulmuş ve hastaneye kaldırılmıştı. 34 yaşında ve 2 çocuk annesi olan Bayat, Ahmet Altan’ın sayısız kadın kahramanlarından hiç birine benzemiyordu.

Fakat, en vurucu olan; Kağıthane’de yaşayan çarşaflı 51 yaşındaki Şerife Boz’un, başı açık 61 yaşındaki komşusu Sema Hanımı, çocuklarını ve mahallenin gençlerini, kamyona doldurup, ertesi gün demokrasi nöbetine gitmeseydi.

Yeni Türkiye’nin panoraması bu fotoğraftı işte.Şehitlerimize rahmet ve saygıyla

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar