© Teknik Elektrik 2017-2024

KUDÜS

KUDÜS ŞEHİRLERİN ÇİÇEĞİ FİLİSTİNİN BAŞKENTİ Vahye dayanan tüm semavi dinlerde kutsal sayılan şehir

MESİCİD-İ AKSÂ’NIN TARİHİ

Kudüs Tarihi

Kudüs şehri ilk olarak Ofil Tepesinin Silvan Köyüne bakan kısmında kuruldu, tepede bir su pınarı vardı ve insanlar su ihtiyaçlarını oradan karşılıyorlardı. Daha sonra bu tepeden Bizita Dağına ve Moriya tümseğine yerleştiler.

Kudüs tarihteki en eski şehirlerdendir. Tarihçiler Kudüs’ün inşa ediliş tarihi için kesin bir şey söylememektedirler. Mescid-i Haram’dan 40 yıl sonra kurulmuştur. Tarihi kaynaklara göre Kudüs şehri kurulduğunda çölden ibaretti, ne vadi ne de dağlara rastlanıyordu. Milattan 3000 yıl önce, Şehre ilk hicreti Arap Kenâniler yaptı. Bu göçler Arap yarımadasının kuzeyine gerçekleşmiştir. Daha sonra Ürdün nehrinin batısına yerleşmişlerdir. Kudüs şehri göçler sonucunda genişledi ve Akdeniz’e kadar uzandı. Bölgenin adını Kenan yeri (Nehirden Denize kadar olan bölgede) koydular. Kenan bölgesin de Kenâniler bir şehir kurup adını Urşelim koydular, şehir merkezi haline getirdiler, vatan ve toprak sahibi oldular, bundan dolayı şehrin adı Yebus oldu. Bu bölgeye saldırılarda bulunan Mısırlıların ve Sina çölündeki kaybolan İbrani kabilelerin saldırılarına karşı çıktılar ve o bölgeye sahip oldular. Kenâniler yıllar boyunca bu bölgeye olan saldırılara da karşı çıktılar.                                          

Hz. Ömer’in Kudüs’ü Fethi

 Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in İsrâ hadisesi gerçekleştiğinde, İslam fetihleri devri başladı. Bu hadisede Kâbe ve Mescid-i Aksa’nın aralarında manevi olarak bağlantı kuruldu. İslam Ordusu Ubeyde Bin Cerrah önderliğinde şehri kuşattılar. Patrik Safronyus şehrin anahtarını Hz.Ömer’in kendisine vermek istedi ve Hz.Ömer şehre geldi. Maddi olarak bağlantı Hz.Ömer (r.a)’ın şehre gelmesiyle gerçekleşti (636). Şehri aldıktan sonra bir emaname (güven fermanı) yazıldı ve Hz Ömer (r.a) şehrin ismini İlya’dan Kudüs’e çevirdi.

Fetih Öncesi Kudüs

M.Ö.16.asırda Kudüs şehri Mısırlı firavunlar tarafından ele geçirildi. Bedevi kabileleri (habiru) Mısırlılara, kralı Ahnatun döneminde saldırıda bulundular ve Mısır kralı Abdihiba onlara karşı çıkamadı ve şehir bedevilerin hâkimiyetinde kaldı. Mısır kontrolüne 1.Sitiy döneminde girdi. (M.Ö 1301-1317) Büyük İskender Filistin’i ele geçirdiğinde Kudüs şehrine sahip oldu. Büyük İskender öldükten sonra yerine gelen halifeleri hâkimiyeti devam ettirdiler. Aynı yıllarda Batilamas Filistin’i ele geçirdi ve Mısır topraklarındaki hâkimiyetine kattı. (M.Ö 323). M.Ö 198 Tarihinde Kudüs Şehrini Suriye’de bulunan Sikolos Nikatur önderliğindeki Sulukilere tabi oldu. Şehir halkı Yunan medeniyetinden etkilendi. M.Ö.63 yılında Roma imparatorluğu kumandanı Bumuci Kudüs’ü ele geçirerek Kudüs’ü Roma imparatorluğu sınırlarına kattı. Kudüs sonra Doğu Roma (Bizans) ve Batı Roma İmparatorluğu olmak üzere 2 kısma ayrıldı. Filistin de doğu tarafın da (Bizans’ta) kaldı. Şehir iktisadi ve ticari olarak 200 yıl boyunca refaha içinde kaldı. Kutsal mekânlara hac mevsimlerinde gelen ziyaretçilerden maddi anlamda çok faydalanıldı. Bu istikrar Kudüs şehrinde fazla devam etmedi. 2. Farisi kral Suriye’yi işgal etti ve bu işgal Kudüs’e kadar uzadı. Kiliseleri, mabetleri ve mukaddes yerleri yerle bir ettiler. Bölgede kalan Yahudiler Hristiyanlardan intikam almak için Farisilere katıldılar ve böylece Bizanslılar şehri kaybetmiş oldular. Bu durum uzun sürmedi ve Bizans imparatoru Filistin’i miladi 628 yılında işgal edip Farisileri şehirden kovdu. Ve Bizans şehre tekrar haç koydu. Genel olarak tarihe baktığımızda Filistin bölgesinde ve özellikle Kudüs şehrinde Yahudilerin bölgede bulunduğu zaman çok kısadır.

Fetih Sonrası Kudüs

Hz.Ömer (r.a) devrinden sonra Emeviler şehri kontrol altına aldılar ve çok önem verdiler. 661 ile 750 yılları arasında hüküm sürdüler. Abbasiler 750 ile 878 yılları arasında Kudüs şehrine hâkim oldular. Abbasiler, Fatimiler ve Karmatiler arasında olan askeri darbelerden dolayı şehirde istikrarsızlık yaşandı. 1071 tarihinde Selçuklular şehre hâkim oldu. Daha sonra Fatimilerle yaptıkları çatışmalardan dolayı haçlılar 88 yıl Kudüs’ü işgal ettiler. Toloni, İhsidi ve Fatimiler (Mısırlılar) zamanında Kudüs ve Filistin Mısıra tabi oldu.

Kudüs’te Selahaddin Eyyubi Dönemi

1187 yılında Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü Hittin Savaşında haçlıların elinden geri almayı başardı. Kudüs halkına en iyi şekilde muamele yaptı. Kübbetü’s Sahra’nın üstündeki haç işaretini kaldırttı. Şehrin restore, mimari ve yenilenmesine çok önem verdi. Mübarek Mescid-i Aksa’ya Nureddin Zenki’nin hazırlamış olduğu minberi hediye etti. Bu minberin işlemesi İslam şaheserlerindendir. Selahattin Eyyübi’nin vefatından sonra Fransızlar kral Federik zamanında Kudüs’ü tekrar ele geçirdiler. İngilizlerin elinde 11 yıl boyunca kaldı. 1244 yılında Salih Kral Necmettin Eyyüp tarafından tekrar Müslümanlar tarafından geri alındı. 1243 ile 1244 yılları arasında Moğollar saldırıda bulundular ve şehri aldılar. Fakat Memluküler 1259 yılında Ayn Calut savaşında Seyfettin Kutz ve Zahir Bibars önderliğinde Moğolları yendiler. Ve 1517 yılına kadar Filistin Kudüs dâhil Mısır ve Şam’a hâkim olan Memluklerin hâkimiyetinde kaldı.

Kudüs Coğrafyası

Kudüs şehri Filistin’in orta bölgesinde bulunmaktadır. Şehir Doğu ve Batı olarak iki kısımdan oluşur. Şehrin asıl kısmı Doğu Kudüs (eski Kudüs) tür. Eski Kudüs şehrinin kurulduğu yer dağlık bir bölgeden oluşuyordu. Mescidi Aksa ve Kubbetüs Sahra Moriya Dağında (seçilmiş dağ)kurulmuştur. Dağın yüksekliği 770 metredir. Bölgede Akar Dağı ve Kıyamet Kilisesi bulunmaktadır. Bölgedeki Nabarita Dağı, Sahira Kapısı’na yakın bir bölgededir. Güney ise batıda Sihyon Dağı (Hz.Davud Dağı) vardır. Kudüs şehrinin konumu Akdeniz’in doğusunda sıralı dağları takip ederek hafif batı yönüne meyillidir. Akdeniz’den yüksekliği 750, Ölüdeniz den ise 1150 metredir. Coğrafi olarak Kudüs şehri stratejik bir konuma sahiptir ve önemi büyüktür. Bunun nedeni Kudüs şehrinin bölgeden yüksek olan bir tümseğin üzerinde bulunması ve dağların tepesinde kurulmasındandır. Eski zamanlarda Kudüs şehri çöldü. Şehir doğu, batı ve güneyden vadilerle çevrili idi. Bölge kuzey ve kuzey batı tarafından açıktı. Kudüs şehri Doğudaki Ürdün Vadisinden başlayan batıdaki Akdeniz’e dökülen akarsuların bol olduğu bir bölgededir. Kudüs merkezi konumundan dolayı pek çok bölgeye ulaşım olarak ve ticari olarak aracı olmaktadır.

35. meridyenin ve 13. paralelin doğusunda, 31. meridyen ve 52. meridyenin kuzeyindedir. Akdeniz’e 52 km, Ölü Deniz’e 22km ve Kızıl Deniz’e 250 km uzaklıktadır. Ürdün’ün başkenti Amman’a 88 km, Lübnan’ın başkenti Beyrut’a 388km, Suriye’nin başkenti Şam‘a ise 290 km uzaklıktadır.

Şehrin yüzölçümü ise 19331 km²dir. Surlarla çevrili kare biçimindedir, SURLAR 40 adım yüksekliktedir, surların üstünde 34 adet gözetleme kulesi mevcuttur. Bu surun 7 tane giriş kapısı bulunmaktadır

1- Halil Kapısı

2- Cedid Kapısı

3- Amud Kapısı

4- Sahire Kapısı

5- Megaribe Kapısı

6- Esbat Kapısı

7- Hz.Davud Kapısı     

Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman surları 1542 yılında inşa ettirdi ve bu tarihten günümüze kadar surlar sağlam bir şekilde yapısını korumuştur. 19. asrın sonrasından 20. asrın başlarına kadar nüfus çoğalmasından dolayı eski Kudüs bölgesinde yer kalmadı ve halk surların dışına çıkarak yeni semtler inşa etmeye başladı bu bölgelere yeni Kudüs denmeye başlandı, yerleşimler kuzey batı ve güneye doğru yayılmıştır. Arap Müslümanların yaşadığı bölgelerde Yahudi yerleşim birimleri oluşturulmasından dolayı belediyenin yaptığı işler orada yaşayan Yahudilerin menfaatineydi, batı bölgesinde sınırların uzaması kilometrelerce oldu. Güneyde ise birkaç 100 metre oldu.

Kudüs ve diğer Arap ve Müslüman köylerinin birleşmesi engellendi ve aralarına sınır konuldu. Örneğin: Attur, Şâfat, Der Yesin, Lefte, Silvan, El Aysuviye, Ayn Karim, El Malihe, Beyt Safafa... Bu köyler Kudüs’ün bir mahallesi derecesinde yakın olmasına rağmen 1921’e kadar Kudüs’ün sınırları dışında kalmıştır.

1921 yılında belediye tarafından Kudüs şehrinin sınırlarını yeniden çizildi. Bu yeni sınırlara da Kudüs’e doğu kısmından 400 metre kadar ilave edildi. Şehrin Kuzey kısmından ise Sahira Kapısı, Ceviz ve Şeyh Cerrah Mahalleleri Kudüs’e ilave edildi. Fakat Kudüs’ün güney kısmında değişiklik yapılmadı ve şehrin sınırı surlara kadar sabit kaldı. Şehrin Batı kısmı Doğu kısmından birkaç kat büyük olmasına rağmen batı kısmında daha çok ilave oldu. Nedeni ise Yahudilerin çoğunlukla Kudüs’ün batı kısmanda yaşamasıydı. Şehrin Batı kısmında bazı Arap Müslüman toplulukları yaşıyordu bunlar Katamun, Buka, Faka, Tahta, Talibiyye, Variyye, Şeyh Bedir ve Memenullah topluluklarıydı.

Belediyenin 2. büyük sınır çizimi ise 1946 -1948 yılları arasında oldu. 1946 yılında başlandı. 1921 batı kısmında yapılan ilavenin daha büyüğü gerçekleşti, büyütmek adına doğu taraftan Silvan köyü ve güney taraftan Ceviz Vadisi Kudüs’e ilave edildi. Yüz ölçümü bu yıllar arasında 20199 dönüme ulaştı, inşa edilen alan 1918 de 4130 dönümden 1948 de 7230 dönüme çıkarıldı.

1947 ve 1949 yılları arasında uluslararası bölünme fikri ortaya çıktı. Bu bölme fikri yeni değildi daha önceden vardı. Bil heyetin bir öneri sundu ve bu öneride Kudüs, Beyt lehem, el düd, Ramle, yafa şehirlerinin Arap ve Yahudi devletlerinin dışında kalmasını, bu iki ülkenin aralarında serbest ve güvenli bir bölge olmasını önermekteydi. Bu öneride geçen maddeler şunlardır;

1. Kudüs şehri bağımsız olacak

2. Arap ve Yahudi şehirleri arasında olacak

3. Uluslararası sisteme bağlı kalacak

4. Birleşik Milletler tarafından yönetimi yapılacak

5. Birleşik devletler tarafından bir meclis kurulup, bu bölgenin yönetimi sağlanacaktı

Bu kararlar Kudüs’ün sınırlarını çizdi ve batıda Ayn Karim ve Mota; kuzeyde Safat; doğuda: Ebu-Dis; güneyde Beytullahim iki ülkenin sınırlarının dışında kalacaktı.   1948 yılında çıkan savaşlar Kudüs’ün bölünmesini hızlandırdı. 13.07.1951 Arap Kudüs Belediyesinin ilk defa seçimleri yapıldı ve Kudüs şehrini genişletmek için büyük çaba sarf edildi, Kudüs’te halkın çoğaltılması için buna ihtiyaç duyuldu.

01.04.1952 de Arap Kudüs Belediyesinin Kudüs’ü genişletmek adına sunduğu öneri ilk defa onaylandı, Bu öneride şu mıntıkalar Kudüs şehrine ilave edildi: Silvan Köyü, Raasul Amud, El-Savvane, Ardul Semmar ve Şahvat Köyünün güney kısmı, böylelikle bu ilave edilen kısım 4.5 km oldu.Bu alanın 3 kilometresine anca bina inşa edildi Zeytin Dağının tepesinde, Meşarif Dağının batısında ve güneyinde ev inşa etme yasağı kanunu kendil tarafından çıkartıldı. Bu yasaktan dolayı 12.02.1957 tarihinde belediye meclisi sınırları genişletmek için proje hazırladı. Bu yasaktan dolayı Kudüs belediye meclisi 22.06.1958 tarihinde belediye sınırının kalendiya havaalanına kadar (500 mt) uzatmak için bu projeyi sundu ve bu karar 1959‘a kadar neticeye varamadı. 1963 seçimlerinden sonra 1964 yılında 75 km’lik bir genişletme projesi önerildi. 1967 de savaştan dolayı proje durduruldu ve başarısız oldu. Fakat batı Kudüs’ün genişletilme projesine devam edildi, batı kısmı ve güney batısı genişletildi, ve yeni Yahudi yerleşim birimleri oluşturuldu bunlar: Kriatoyofi, Kriyatnahiym, İyr Nahanim Ayn Karim Köyleri Beyt Safafa Yasin, Lefta ve El Maliha. Batı Kudüs’ün yüzölçümü 38 km² ulaşmıştır.İsrail Doğu Kudüs’ü 1967 yılında savaşın çıkmasından sonra işgal etti. 28.06.1967 tarihinde Siyonistlerin hedefleri büyük bir alanı kapsamak ve Arap Müslümanları azınlık durumuna düşürmekti. Belediye sınırları genişlettiler, toplam 28 köy ve şehir İsrail Kudüs belediyesine bağlandı. Arap Müslümanlar, İsrail tarafından o bölgelerden çıkartıldı. Bunu sonucunda İsrail Kudüs belediyesinin sınırları 6,5 km²’den 70,5km²’ye ulaştı. Batı ve Doğu Kudüs’ün yüz ölçümü toplam 48,5 km² oldu.

1995 yılında Kudüs’ün yüzölçümü tekrar batı yönüne genişletildi, Günümüzde Kudüs’ün yüz ölçümü toplam 123 km² dir. (Kudüs’te ayda Al-Disi Babul-Khilil bölgesinde bu bölge sıtratajik bir bölge olarak biliniyor bu bölge ağlama duvarına giden tek yolu dur. Bu yol Yahudilerin gündelik yerleşimcilerin uğrak yerleridir. Bu binada 28 den  fazla aile yaşar. Bu evler çok küçüktür. Babu’l – halil’de bulunan tek Müslüman  ev burasıdır.  Bu sebebden dolayı çoğukez saldırılara  neden oluyor. Amaçları Müslümanları evlerinden uzaklaştırıp buralara kendilerinin yerleşmesidir.

 ***

Tüm semavi dinlerinin şehridir. Bunun başta gelen sebebi ise Allah insanları doğru yola yönlendirdiği Peygamberleri’ bir çoğunun  bu şehirlerde yaşamış olması. Veya en azından hayatlarının birçoğunu bu şehirde geçirmiş olmaları. Mescidi Aksa Müslümanların ilk kıblesi ikici haremi şerifi ve Müslümanların  ziyaret etmekle emronulduğu birincisi Mescid-i Harâm (Kâbe), ikincisi Mescid-i Nebevî, üçüncüsü ise Mescid-i Aksâ’dır.üçüncü Mescidi.  Kudüsü’n dar sokakları taş basamakları ve her başka bir maniyle özgürlük üzerine yazılmış taş duvarları sizi içine hapsediyor.

Eski kentin yllarında yürürken yolları hıristiyanları, Yahudileri ve onların  görmek istemediği bu toprakların gerçeksahipleri  Müslümanları görürsünüz. 

Kudüs; Bastığınız her taşın baktığınız her sokağın hikayesini düşündüren şehir.

Camilerin, sinegogların,  kiliselerin iç içe girdiği sabahın erken saatlerinde  ezan seslerine çan sesleri ve burak meydanın yakarmalarının karıştığı şehir.

Kudüs; imanın, azmin, ibadetin ve Allah Aşkının odağı olmuş belkide dünyada hiçbir şehir  insanlık için  hiçbir şehir Kudüs kadar ehemmiyet arz etmemiştir. Üç semavi dinin müntesiplerince kutsal kabul edilen Kudüs eşsiz bir mücevher gibi tarih boyumnca insanlığın ilgi ve iştihakını cezbetmiş, büyük istilaları üstüne çekmiş ve  bu kutsal şehrin insanları sürekli felakete maruz kalmıştır.

Mescidi aksnın ilk ismi Beyt-i Makdis yani (kutsal ev anlamına gelir) Mescidi Aksa yer yüzünde Mescidi Haram’dan sonra 40 yıl sonra inşa edilmiştir. Hicretin 16. Ayına kadar Müslümanların kıblesi olarak kalmıştır. Müslümanların ilk kıblesi olarak kalan kıblesi olak kalmıştır. Müsümanların ilk kıblesi olan mescidi aksanın ilk şekli tarihi kayıtlara göre Hz. Süleyman  tarafından inşa edilmiş ancak  tarih boyunca çeşitli deyişimlere uğramıştır. 1967’den beri müslümanlara fiili saldırada  bulunuyorlar ve küdüs 48 yıldan buya drenişi sürdürüyor.


İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER