© Teknik Elektrik 2017-2024

MHP'den net tavır: CHP ve HDP için bile evet denir

MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman ile Yeni Anayasa değişiminin Türkiye'ye getireceği büyük değişimi konuştuk.

MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, Yeni anayasa değişiminin halkın yaşamını nasıl kolaylaştıracağı noktasında önemli tespitlerde bulundu. Büyükataman, Türkiye'de geçmişte yaşanan krizlerin ve çıkmazların bu değişimi zorunlu kıldığı belirtti.

İşte MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman'ın Haber7'ye özel yaptığı açıklamaları

“Türkiye’nin yeni bir toplum sözleşmesine ihtiyacı vardır”

Yeni anayasa ve sistem değişikliği yaşanıyor. Bu ne anlam ifade ediyor?

-Anayasa tartışmaları ülkemizde yeni değildir. Ancak son yaşadığımız ve muhtemel bir devlet krizine dönüşebilecek süreci kamuoyunda bilinen adıyla 367 krizi başta olmak üzere, 2007 referandumu ve 2010 referandumunun neticeleriyle beraber değerlendirmek gerekmektedir.

Tartışmaların doruk noktasına çıktığı 2007 yılında yaşananlar toplumsal hafızada tazeliğini korumaktadır. Bilindiği gibi 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde yaşanan ve kamuoyunda “367 krizi” olarak bilinen hukuk garabeti, CHP’nin müracaatı üzerine Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararla tescillenmiş ve bunun üzerine gerçekleştirilen Anayasa Referandumu ile cumhurbaşkanının halk tarafından doğrudan seçilmesi kabul edilmiştir.

“15 Temmuz sonrasında Türkiye’nin çözmesi gereken bir problem olarak ortaya çıkmıştır”

2010 Anayasa referandumu ve cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle oluşan fiilî durumun yarattığı yönetim anlayışı, 15 Temmuz sonrasında Türkiye’nin çözmesi gereken bir problem olarak ortaya çıkmıştır.

Bu gerçekten hareket eden Sayın Genel Başkanımız, Anayasa ve yasa ihlalleriyle kangren hâline gelen yönetim sorunlarının ortadan kaldırılması amacıyla hükümete halkın hakemliğine dayanan bir çıkış yolu sunmuştur.

Bu çerçevede iktidar partisi ile MHP arasında varılan mutabakat sonucu Türkiye’de hükümet modelini yeni bir zemine oturtan Anayasa Değişikliği Paketi hazırlanmıştır.

Mevcut defakto durum, Türkiye’yi giderek büyüyen bir siyasi istikrarsızlık tehlikesine sürükleyecektir. Yeni darbelere davetiye çıkaran, yeni krizleri tetikleyen kronik bir politik atmosfer husule gelecektir. Türkiye’de erkleri paylaşan kurumların da anayasal ve yasal fonksiyonlarını icra etmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak “Türkiye’nin yeni bir toplum sözleşmesine ihtiyacı vardır ve sorumluluk hepimizin sırtındadır.” dedik ve harekete geçtik.

Anayasa değişikliği ile MHP’nin yapmak istediği çok açık ve nettir. Devletin bekasını güvenceye almak ve güçlendirmek, devletimizi tehditlere açık hale getiren fiili açmazları ve sistem krizini sonlandırmak amaçlanmaktadır.

“Bu değişiklik tek adam rejimi getirmeyecektir”

Bu değişiklik tek adam rejimi getirmeyecektir. Parlamento zayıflamayacak aksine güçlenecektir. Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu ilkesi kaldırılıp hesap verebilir bir konuma getirilecektir.

Geçmişteki ekonomik ve siyasi krizler bu değişikliği zorunlu mu kıldı?

Elbette ki öyle. Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra ülkenin hızla istikrar kazanması, gereksiz gerginlik ve tartışmaların ülke gündeminden çıkarılması için önemli bir adım atılmıştır. Milletimizin karşı karşıya kaldığı pek çok sorunun üstesinden gelinebilmesi için ülkemizin içerisine sürüklenmiş olduğu yönetim karmaşasına son vermek elzem hale gelmiştir. Terörle mücadeleye, ekonomik kalkınmaya, fakirliğin önlenmesine odaklanılabilmesi için bu suni tartışmaların ülke gündeminden çıkarılması gerekiyordu. MHP ülkesi ve milleti için inisiyatif almış ve harekete geçmiştir.

“Cumhurbaşkanının sorumluluk alanını genişletmiş”

En genel çerçevesiyle Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’de neyi değiştiriyor?

*Yasama yetkisi münhasıran TBMM’ye ait olacaktır. Hükümetin kanun tasarıları ile yasamaya hâkim olması engellenmekte, Yasama ve yürütme birbirinden tamamen ayrılmakta ve katı güçler ayrılığı tesis edilmektedir.

*Yürütmedeki iki başlı yapı kaldırılmakta ve tüm yürütme yetkileri Cumhurbaşkanı ve kabinesine verilmektedir.

*Cumhurbaşkanının kararnameleri, kanun hükmü ve gücünde olmayacak, kanunla düzenlenen konulara dokunamayacak, TBMM aynı konuda kanun çıkardığında hükümsüz kalacak ve Anayasa Mahkemesinin denetimine tâbi tutulacaktır.

*Cumhurbaşkanının fiilî ve hukukî sorumsuzluğu sona ermekte, sadece “vatana ihanet” değil her suç bakımından cezaî ve siyasî sorumluluk getirilmektedir.

*Yüce Divan’a sevk kararının alınması kolaylaştırılmakta, Yasamanın yürütmeyi denetleme gücü artırılmaktadır.

Yasama ve yürütmenin ayrılmasıyla beraber, her vatandaşın iki ayrı seçimde birer oy kullanma hakkı sağlanmaktadır.

*TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimleri aynı günde yapılacak, Cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesine karar verirse kendi görevi de sona erecektir.

Yürütme ve yasama organının belirlenmesi için yapılacak seçimler beş yılda bir ve aynı günde yapılacaktır.

Hükümeti oluşturan parti ile yasamada çoğunluğu elde tutan partinin aynı olması zorunluluğu ortadan kaldırılmaktadır.

Yargının bağımsız olduğu gibi tarafsız olması da anayasal hükme bağlanmaktadır.

*13 üyesi olacak Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 7 üyesinin TBMM tarafından seçilmesi düzenlenmektedir.

*Cumhurbaşkanının (varsa) partisiyle ilişkisinin kesileceği hükmü kaldırılmakta, seçilme yaşı 18’e inmekte ve TBMM üye sayısı 600’e çıkmaktadır.

“Söz ve yetki Türk milletinindir”

Anayasa’da değişiklik, halkın yaşamına nasıl yansıyacak? Ek maddelerinde halkın yaşamını kolaylaştıracak hangi maddeler var?

Anayasa değişikliğindeki maksat yürürlükteki hükümet etme sistemini tıkayan, kırılmasına ve dağılmasına neden olabilecek engelleri aşmaktır.

Egemen olan millet, bizzat kendi kader ve geleceği hakkında karar verecektir. Toplumdaki değişim dinamiklerini fark eden siyaset aklının devlete kişilik kazandıran hukuki çerçeveyi belirlemesi doğal, hatta zorunludur. Kaldı ki bunun nihai onay mercii Türk milletidir. Çareyi vesayet odaklarında, yabancı güçlerin emellerinde değil, millette gördük. Söz ve yetki Türk milletinindir.

Sahip olduğumuz siyaset aklı; dağınıklığı birleştiren gücü, meseleyi kavrayan özü, nefsin azgınlığını durduran kudreti temsil etmektedir.

Bizde devlet kavramı, hukuk kitaplarının, siyasal sözlüklerin, ansiklopedilerin tariflerinden daha ileri düzeydedir. Devlet; huzurun, mutluluğun, birlikte hayat ve varlık tanımının adı, şanı, unvanı ve iftihar kaynağıdır.

Devletin ayağa düşürülmemesi, milletin arada kaynayıp gitmemesi, vatanın hür ve bağımsız olarak devamı için müdahale gerekiyordu. Yüksek hedefleri benimsedik. Siyasi ahlak ve uzlaşmayla millete giden yolları araladık. Çarpık niyetlere karşı bütünleşip netleştik.

Amacımız devleti milletle buluşturmaktır. Amacımız arıza sinyalleri veren, tehlike alarmı çalan, güvenlik duvarları yarılan sistemi bir üst fazda yeniden kurmak, yeniden inşa etmektir.

Yasama, yürütme, yargı yeni sistemde nasıl şekillenecek?

Biz dün; kuvvetler ayrılığı olmalı, yasama, yürütme ve yargıya müdahale edilmemeli, yargıdaki dosyalar sonuçlandırılmalı diyorduk. Düzenlemeyle yasamanın yürütme üzerindeki denetim mekanizmaları korunmaktadır. Kuvvetler ayrılığı korunmakta, devlet içerisine yerleşmiş vesayet odakları temizlenmektedir. Tıpkı yıllar önce başbuğ Alparslan Türkeş’in 9 Işık’ta belirttiği gibi, kuvvetli ve hızlı icra için yürütmedeki çift başlılık sona erdirilmektedir. Yürütme artık yasamanın içinden çıkmayacak ve mevcut parlamenter sistemin bütün partileri orada temsil edilmeye devam edecektir. Yürütmenin başı olacak Cumhurbaşkanı, milletin en az yüzde ellisinin oyunu almak zorunda olacak, bu durum millet egemenliğini pekiştireceği gibi millete rağmen politikalar yürütülemeyecektir.

Mevcut Anayasamızda, genel olarak “hükümetin kurulamaması” hallerinde sadece Cumhurbaşkanına tanınan “seçimleri yenileme yetkisi”, nihai teklif metni ile TBMM’ye de tanınmıştır. Ayrıca gerek Cumhurbaşkanı gerekse TBMM bu yetkiyi kullandığında Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinin birlikte yenilenmesi sağlanmıştır. “Giyotin formülü” olarak da ifade edilen bu yöntem ile yasama ve yürütme arasında oluşabilecek muhtemel bir krizde bunlardan herhangi birinin seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde kendi varlığına da son vereceği gerçeği karşısında bu yetkinin istismar edilmesinin engellenmesi hedeflenmiştir.

Yasama organının yürütmeyi denetleyebilmesi demokrasi, hukukun üstünlüğü ve güçler arasındaki fren ve denge mekanizması açısından zarurîdir. MHP, Anayasanın “Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bilgi Edinme ve Denetim Yolları” başlıklı 98’inci maddesinde meclis araştırmasına ilaveten genel görüşme, soru ve meclis soruşturmasının da anayasada yer almasını sağlamıştır.

Dahası, mevcut anayasada yazılı soru önergelerinin belli bir süre içinde cevaplanması öngörülmezken MHP, yazılı soruların 15 gün içinde cevaplanması şartını getirerek bu denetim yolunun etkinliğini şimdikinden de ileri bir noktaya taşımıştır.

“TBMM’nin denetim gücünü artıyor”

Yeni Anayasa’da Cumhurbaşkanının yetkileri neler olacak?

Mevcut anayasanın 105. maddesine göre, Cumhurbaşkanının göreviyle ilgili tek taraflı olmayan kararlarının sorumluluğu Başbakan ve ilgili bakan tarafından üstlenilmekteydi. Tek başına imzaladığı kararlar ve emirler ise yargı denetiminden muaf tutulmaktaydı. Cumhurbaşkanının cezaî sorumluluğu ise sadece vatana ihanetten dolayı ve TBMM üye tamsayısının üçte birinin teklifi üzerine en az dörtte üçünün (413 milletvekili) kararıyla söz konusu olabilmekteydi. Dahası, vatana ihanet suçunu düzenleyen Hıyânet-i Vataniye Kanunu 12.04.1991’de yürürlükten kaldırılmış olduğundan, fiilen bu suçun cezaî yaptırımının olup olmadığı da tartışmalıdır. Kısacası, geniş yetkilerle donatılan, halk tarafından seçilen ve yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı hukuken ve fiilen sorgulanamamaktadır.

MHP yeni hükümet sisteminde Cumhurbaşkanının yetkileri gibi sorumluluğunun da olması gerektiğini savunmuş ve bu görüşünü de kabul ettirerek önemli bir değişikliğe imza atmıştır. MHP’nin müdahalesiyle, cezaî sorumluluk üzerindeki “vatana ihanet” sınırlandırması kaldırılarak Cumhurbaşkanının her suç bakımından sorumlu olması sağlanmıştır.

Cumhurbaşkanının cezaî sorumluluğu gibi kritik bir konuda AK Parti önerilerinin tamamını Yasama organının gücü ve denetimin kuvvetlendirilmesi adına değiştiren MHP, AK Parti’nin önerisinde hiç olmayan bir düzenlemeyi de metne dâhil etmiştir. Buna göre, Cumhurbaşkanı hakkında bir soruşturma başlatılması hâlinde, Cumhurbaşkanının seçim kararı alması engellenmiştir. Bu düzenleme Yasama organını korumaya yönelik önemli bir değişikliktir.

AK Parti’nin metninde olmayan fakat MHP tarafından metne eklenen bir diğer önemli hüküm ise Cumhurbaşkanının Yüce Divan’da suçlu bulunması hâlinde görevinin sona ereceğine ilişkindir. Kısacası MHP;

*Cumhurbaşkanının sorumluluk alanını genişletmiş

*Suçlandırma sürecini daha düşük yeter sayılarına bağlayarak TBMM’nin denetim gücünü artırmış

*Yargılamanın sonuçlandırılmadan kapatılmasına izin vermemiş
Suçlu bulunan Cumhurbaşkanının görevinin sona ereceğini hükme bağlamıştır.

*Bu müdahalelerin, yürütmenin aşırılıklarının engellenmesi ve hukukun üstünlüğünün tesisi adına kritik olduğu tartışmasızdır. Hatta mevcut anayasadakine nazaran daha geniş bir alanda daha kolay işletilebilecek bu denetim mekanizması, yasama-yürütme dengesi açısından yeni anayasanın getirdiği en önemli kazanımlardan birisidir.

Yeni sistemde meclisin durumu ne olacak?

Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir.

“CHP ve HDP milletin menfaati olan her şeye karşı”

Yeni sisteme ana muhalefetin bakışını konuşmak istiyorum. MHP değişimden yana, CHP-HDP ise değişim istemiyor. CHP-HDP neden yeni anayasaya muhalif?

Öncelikle CHP ve HDP adeta birbirinin ruh ikizi olan iki siyasi parti ve bunlar bu milletin menfaatine olan her şeye karşı. Hukukta bir söz vardır “mefhum-u muhalifinden istihraç suretiyle tefsir” sadece bu iki partiye bakarak bile bu teklife evet denilebilir.

Dünün açılımcısı, hatta çözüm sürecinin en büyük destekçisi CHP; bugün sözde şahin politikası takip etmektedir.

CHP; Öcalan’la Öcalancı, çözümcü ile çözümcü, 15 Temmuz’dan sonra da güya üniterci olmuştur. Yarın ne olacağı ise belli değildir.

Gelişmeler merhum Necip Fazıl’ın 1956’da CHP için söylediği sözün ne kadar doğru olduğunu ve CHP’nin 60 yıldır bir arpa boyu yol alamadığını göstermektedir. Şöyle diyordu merhum Necip Fazıl; “Bugün bizdeki muhalefet, iktidarı düşürme şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır.” 

CHP ve HDP’nin karşı olma sebepleri

Cumhuriyetin, demokrasinin, hak, hukuk ve adaletin yılmaz savunucusu olan MHP’nin imzasını taşıyan bu anayasa ve sistemde;

*Cumhuriyetimizin temel ilkeleriyle çatışma yoktur!
*İlk dört maddeyi değiştirmeye yönelik girişimler yoktur!
*Anayasaya uymayan yöneticilerin sorumsuz kalması yoktur!
*Keyfi yönetime cevaz verecek bir düzensizlik yoktur!
*Yönetenlerin işledikleri suçlardan cezasız kalması yoktur!  
*Millî devleti parçalayan özerklik/federasyon yoktur!
*Türkçeden başka bir dile resmiyet kazandırılması yoktur!
*Türkçeden başka bir dilde eğitim yoktur!
*Türk’ün anayasasından “Türk”ün adını çıkarma girişimi yoktur!
*Türk milletinin içinden ayrı bir “millet” inşâsı girişimi yoktur!
*Terör örgütüyle pazarlık, teröriste af, teröre taviz yoktur!
*Terörist başı bebek katiline özgürlük yoktur!
*Paralel devlet yapılanmasına yer yoktur!

Bu nedenlerle HDP-CHP ikilisi bu değişikliğe karşıdır.

Bundan sonra süreç nasıl işler?

Kanun Teklifi TBMM’de kabul edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı da kendisine sunulduğunda derhal onaylayacağını ifade etmiştir. Cumhurbaşkanının onayından sonra halkın hakemliğine müracaat edilecektir. Ben milletimizin bunu onaylayarak konuyu gündemden artık kaldıracağını düşünüyorum. Ancak aziz Türk milletinin kararı her ne olursa olsun başımızın tacıdır.

Haber7.com

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER