© Teknik Elektrik 2017-2024

Dünya Adasında Son Savaş Aleksandr Dugin

Yaşayan önemli Rus jeopolitikçilerinden Aleksandr Dugin, Atlantikçiliği bir deniz medeniyeti şeklinde değerlendirir ve bir kara medeniyeti olarak gördüğü Avrasyacılığın karşısına yerleştirir. Savunduğu Avrasyacılık, sadece kendi ülkesinin değil, Batı ittifakına karşı çıkan tüm güçlerin stratejisidir. Mekân felsefesine dayanan bu görüşünü, entelektüel ve siyasi birikimiyle desteklemesi onun sürekli gündemde kalmasını da beraberinde getiriyor.


Aleksandr Dugin Dünya Adasında Son Savaş, adlı kitabında jeopolitik idrakten merkez bölgeye, Ekim Devrimi’nden Yalta Dünyası’na, Varşova Paktı’ndan tek kutuplu dünyaya, Atlantik ekseninden Avrasya jeopolitiğine kadar önemli pek çok meseleyi analiz çerçevesine dâhil ediyor. Batı’nın hegemonya tekelini ve değerlerinin evrenselliğini reddeden Dugin, ülkesinin kurmaya çalıştığı çok kutuplu dünyayı kavramayı da mümkün kılıyor.


Rusya’nın tasavvurunu tasrih eden Dünya Adasında Son Savaş, bir yandan Rus jeopolitiğinin tarihsel panoramasını çizerken diğer yandan bu tarihselliği günümüzdeki sorunlar ve ortaya çıkan yeni fırsatlar çerçevesinde ele alıyor.


Jeopolitik araştırmalarına ilgi arttıkça, dünyanın jeostratejik hakimiyet alanlarından biri olan Avrasya üzerinden tek kutuplu dünyayı aşmaya yönelik arayışların çok değişik düzlemlerde ortaya çıkmakla kalmayıp, birtakım somut adımlarının da atıldığını daha iyi fark ediyoruz.


Türkiye’de çıkan her yeni eserim Seçkin Türk ve Rus Münevver tabakası arasındaki diyaloğun yeni bir safhasının oluşturmaktadır. Türk düşünürler, ordu mensupları, stratejistler ve uzmanlar 90’lı yılların sonlarından itibaren Rusya jeopolitik düşüncesi ve Avrasyacılık ile ilgilenmeye başlamışlardı. Türkiye’de bu ilgi benim de Rus jeopolitiği ve Moskova-Ankara ekseni gibi kitaplarla dâhil olduğu Rus jeopolitik uzmanlarının eserlerinin neşredilmesine vesile teşkil etmiştir.


Dünya Adası’nda son savaş adını taşıyan bu eser, Rus jeopolitiği kitabının daha kapsamlı bir halidir. Söz konusu eser Rus jeopolitiğinin oluşumunun tarihi yönlerini oldukça etraflı ve teferruatlı bir şekilde ele almakla, konunun uzmanlarına hitap etmektedir. Yayınlanan bu bölüm ise daha umuma Şamil olmak üzere modern Rusya’nın jeopolitik stratejisini ve Türk okuyucularının daha önceden yararlanmış oldukları eserlerimde ele alınıp incelenen bir önermeyi ihtiva etmektedir.


Türkiye her ne kadar Müslüman bir devlet olsa da, Arap ve İran kültüründen farklıdır. Türkiye kendine özgü geniş bir saha olup içinde birkaç farklı tarihi geleneği barındırmaktadır. İlk Türk Kağanlığı, Göktürk Kağanlığı, İslam Hilafeti ve Bizans İmparatorluğu ile Turan Türk devletlerindir. Müdürüm kültürlerin kesişmesi ile tarihi Türkiye teşekkür etmiştir. bu sebeple biraz İslam biraz Avrasya biraz da Avrupa kültürünü barındıran Türkiye çok kutupluluk bağlamında önemli bir rol oynamaktadır. Bu da Ankara’nın önünde büyük fırsat yaratmakta ve Sünnî İslâm bileşeni ile İslâm dünyasının ana kutuplarından biri olmasına izin vermektedir. Bununla beraber Türkiye Rusya işbirliği Türkiye’ye hem batı hem de İslam ülkeleri nezdinde konumunu sağlamlaştırma ya katkı sağlamaktadır. Nitekim Suriye buhranı Türkiye’nin Rusya ile birlikte hareket ettikleri takdirde, her iki ülkenin neler yapabileceğini göstermiştir. Binaenaleyh çok kutuplu dünya, Türkiye için bir fırsattır. Rusya’nın jeopolitik tasavvurunun tasrih eden bu eserin, Türkçe tercüme ve neşri bu sene bile oldukça mühimdir. Bu tasavvurun kavramak özellikle münasebetlerimizin muhkemleşmesi ve stratejik bir ortaklığa dönüşmesi hususunda son derece önemlidir.


İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER